Gaziantepli sanayici ve tüccarlar, kriz söylentilerine ve felaket tellallarına inat gece-gündüz çalışıp üretiyor, dünyanın her tarafına ihracat yapıyor, ülkeye döviz kazandırıyor... Ama, inanmakta zorlandığımız bir problemleri de var ki, bir türlü aşamıyorlar. İhracatın ne kadar önemli olduğu, ülkeye döviz getirmenin ne denli hayati öneme haiz olduğu anlatılır; ihracatımızın artması, yeni pazarların bulunması için Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar da seferber olur. Yabancı sermayenin global kriz sebebiyle beklentiye geçtiği, cari açığımızın tepemizde bir kılıç gibi sallandığı da düşünülürse, ihracatın önemi daha da iyi anlaşılır... İşte böyle bir ortamda, akıllara ziyan şeyler oluyor... Gaziantepli halıcılar didinip çalışıyor, mallarını tanıtıyor, alıcıları da ayaklarına getiriyor. TIR'lar dolusu halıyı satıp yüklüyor, paralarını da peşin alıyor, TIR'lar Habur Gümrük Kapısına yöneliyor... İşte sıkıntı burada başlıyor... İşte halı tüccarının anlattığı: "Irak'tan müşteri geldi, 10 TIR yükü dolayında halı aldı, hepsinin de parasını peşin verdi. Irak'a gitti, günlerdir mallarının gitmesini bekliyor. TIR'larımız 10 gün dolayında Habur Sınır Kapısında bekletiliyor. Aynı gün Tacikistan'a Ukrayna'ya ve daha uzak ülkelere gönderdiğimiz TIR'larımız gidip dönüyor, bir adım ötemizdeki Kuzey Irak'a gidenler dönemiyor. 2000-2500 dolar olan nakliye fiyatları 5000 dolara tırmanıyor, buna rağmen oralara gidecek TIR bulmakta zorluk çekiyoruz. Bu şartlar altında o müşterileri nasıl tutalım? Ülkemize döviz kazandırmanın ne kötülüğü var? Kuzey Irak'a halı satmamızın ülkemize hangi zararı var? Bu engellemeleri yapanların ülke gerçeklerinden, ekmek derdine düşmüş, işini kaybetme korkusu yaşayan insanlarımızdan haberleri yok mu? Neden ülkemize ve insanlarımıza bu kötülüğü yapıyorlar?.." Halıcılar daha da uzatıyor... Bu ortamda ihracatı, ülkeye döviz kazandırılmasını engelleyenleri anlamak mümkün mü? Gümrükler'den Sorumlu Bakan Sayın Kürşad Tüzmen'den açıklama bekliyorlar. "Bilgisayarları eksikse alalım, elemanları yetmiyorsa takviye yapalım; başka bir sebep varsa Bakan Bey açıklasın. Bu ülkeye daha fazla zarar verimlesin" diyen vatandaş haksız mı? Sayın Bakan, lütfen vatandaşın yüreğine su serpin... Tüketiciye biraz daha saygı Ülkemizde tüketiciye olan saygı yok denecek kadar az. Bunu denetleyecek ve takip edecek, tüketicinin hak ve hukukunu koruyacak yeterli denetim elemanı yok. Dünyanın her yerinde Tüketiciyi koruyan yasalar vardır ama o yasaları tatbik edecek yeterli denetim elemanları da vardır. Bizde kanun çıkar, uygulamada güçlük çekeriz. Çok şükür 4077 sayılı bir yasamız var. Yine çok şükür ki, çok sayıda tüketici lehine kanun maddesi diğer yasalarda yer alıyor. Ancak bunu bilen, araştıran az olduğu gibi, bilip de yardım etmeyen var, yasayı uygulamak için hareket etmeyen de var. Devlette denetim sıkıntısı var. Trafik cezası kesmeyi maharet sanan bir anlayış var. Kabahatler kanunu çıkmış. Kime nasıl uygulanmış, kim uygulamış bileniniz var mı? Artık tüketiciyi aldatanlar ile kayıt dışı çalışanların devlet yakasına yapışmalı. Bunun için tüketiciden gelecek şikâyetleri beklemeden devlet gerekeni yapmalı. Bu sebeple tüketicinin ve rekabetin korunması kanunu ile kayıt dışı çalışanların vergi kaçırmasının önlenmesi hususunda yasal düzenlemeler şarttır. Ayrıca toptancı hal ve halk pazarlarının da bir an evvel elden geçmesi lazımdır. Özellikle halk pazarlarına çeki düzen verilmek zorundadır. Toptancı hallerine bakıyoruz. Fiyatın yükselmesi veya düşmesine sebep olmak için stokçuluk yapılıyor ya da tek elde toplanması sağlanıyor, yok ediliyor. Olan hep tüketiciye oluyor. Üretici ile tüketici arasında değişik komisyon ve aracıların artık kalkması lazımdır. Bilinmesi gereken en önemli iş ise, devlet sadece ceza vermez, işi de kolaylaştırır. Bir kuruma gidiyorsunuz. Sıraya geçin. Geçiyorsunuz.. Niye neden geçtiğiniz belli değil. Sıra size geliyor, olmadı, git önce şu işi yap gel! Böyle saçmalık olur mu? Devlet dairelerine, hangi iş için nasıl davranılacak, hangi sıraya nasıl girilecek, sonrasında ne gibi işlemler yapılacak bir açıklama şeklinde pano yapılıp halka duyurulması lazım. Bilmeyen vatandaş saatlerce eziyet çekiyor. Devlet dairesi tüketiciye eziyet dairesi olmaktan kurtarılmalı. Devlet vergisini alıyorsa, hizmetini adil, eşit, güler yüzlü yapmayı bilmeli. Bunun da denetimi artmalı. En temel tüketici hakkı olan devletten hizmet alma bu kadar zor olmamalı. Milletten vergi alıp, hizmeti sunarken can yakmak doğru bir iş değildir. Vergini alacaksın ama hizmeti de kusursuz hale getireceksin, şikayeti önleyeceksin. Mustafa Göktaş