Sayın Başbakan'ın dikkatine; Türkiye'nin, elektrik üretecek en büyük barajlarından biri olarak düşünülen Boyabat Barajı'nın proje çalışmaları 1953 yılında başlatılmış. Bütün Türkiye elektriğinin yüzde 10'unu karşılaması planlanan Boyabat Baraj Gölü; Sinop, Samsun ve Çorum illerinin bazı köylerini sular altında bırakacaktır. Yap-İşlet-Devret modeliyle bir özel şirkete ihale edilen barajın temeli Demirel'in Cumhurbaşkanlığı, Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde atılmış. Anlaşmaya göre, üretilecek enerji de devlet tarafından alınacak. Aradan yıllar geçtiği halde, baraj inşaatına çivi bile çakılmamış, hiçbir hükümet de bunun hesabını sormamış... 2007 yılı sonlarında baraj inşaatı bir başka şirket tarafından sahiplenmek istenince, önceki şirket Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) müracaat ederek, projeyi alelacele yeniden başlatmış. Fakat bu defa EPDK işi sıkı tutmuş, 54 aylık sürede barajın kesin olarak bitirilmesi şartıyla tekrar izin vermiş. Bu proje ve gecikme, vatandaşa pahalıya mal olmuş. Baraj suları altında kalacak olan Samsun/Vezirköprü Susuz Köyü Aşağı Susuz Mahallesi de, 1953 yılında başlayan projeden kötü etkilenmiş. Köyde baraj yapılacağı beklentisi sebebiyle, hiçbir yatırım yapılmamış. Üst üste iki yangın geçiren köy, büyük şehirlere yüzde 98 oranında göç vermiş. Köyde sadece yaşı 60-65 ve daha fazla olanlar kalmış. Genç nüfus kalmamış, kalan yaşlılar da sadece tarım ve hayvancılık yaparak geçimlerini sağlayabilmektedirler. İstimlak bedelleri de köylü vatandaşın ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar azdır. Ellerine 3-5 kuruş tutturularak köylerinden çıkarılacak vatandaşlara, köy kurmaları için henüz bir yer de gösterilmemiş. Lütfen vatandaşın mağdur olmaması için bizzat siz ilgilenin, bu işi çözün... Mağdur vatandaşlar adına İdris Kalker Biz yaşlılara bu eziyeti çektirmek uygun mu? Sayın Sağlık Bakanı'nın dikkatine; Biz emekliler yıllarca çalıştık, vergimizi verdik, primimizi yatırdık; emekliliği hak ettik ve emekli olduk. Yaşımız gereği bazı hastalıklarla boğuşur olduk. Bazı ilaçları sürekli kullanmak durumundayız. İlaçlarımız için rapor isteniyor. Sağlık kurumlarına gidip binbir meşakkatle raporumuzu alıyor, eczaneye gidiyoruz, bu defa da "farkı yok, ödenmiyor" gibi ifadelerle karşılaşıyoruz... Biz sigortamızı tam ödedik, bugünler için. Bugün bize yapılanlar vefa duygusuyla bağdaşır mı? Onca eziyet çektirecekseniz, rapor ve başka bahanelerle ilaçlarımız verilmeyecekse... Artık rapor, eczane görmek istemiyor, "farkı var ödemiyor" lafını duymak istemiyor, kendi halimle ölmek istiyorum.,.. Lütfen bu kararları tekrar gözden geçirin, biz yaşlıların eziyet çekmesine rıza göstermeyin... Emekli İbrahim Akan Almanca öğretmenleri atama bekliyor Bizler öğretmen adayı değil, öğretmeniz. Türkiye'de 96 branştan öğretmen ihtiyacı varken, sadece Almanca ve Fransızca Öğretmenliği branşlarında öğretmen fazlalığı bulunduğu söyleniyor. Yüzlerce normal lise Anadolu lisesine dönüştürülürken, Almanca ve Fransızca Öğretmenliklerine açılan kadro: 0 (sıfır). İkinci yabancı dil 9. sınıftan itibaren Talim Terbiye Kurulu kararı ve MEB olayıyla mecburi olurken, Almanca ve Fransızca Öğretmenliklerine kadro açılmıyor. İkinci yabancı dil 2011-2012 eğitim öğretim yılında İlköğretimde, yine Talim Terbiye Kurulu kararı ve MEB onayıyla mecburi olurken, bu yıl Almanca ve Fransızca Öğretmenliklerine kadro açılıp açılmayacağından emin bile olamıyoruz!! Bütün bu gelişmelere rağmen, MEB tarafından ısrarla "Almanca ve Fransızca Öğretmenine ihtiyacımız yok" denirken, bu yılki özür grubu alımlarında, kadrolu öğretmenlerden 930 adet Almanca Öğretmeni açığı gösteriliyor. Bu ne yaman çelişkidir?!. Peki Almanca öğretmenine ihtiyaç yok ise, neden küçük bir ilçede bile 2-3 tane Almanca öğretmeni ücretli olarak çalışmaktadır? O halde ikinci yabancı dil, karar alındığı gibi mecburi değil midir? Alınan kararlar kâğıt üzerinde mi kalmaktadır? İlk atamada yeni öğretmen almaktansa, yıllardır sınıf öğretmenliği yapanlar Almanca öğretmenliğine geçiyor. Onlardan boşalan yerlere de yeni sınıf öğretmenleri atanıyor. Yeter ki Almanca öğretmeni atanmasın da kim atanırsa atansın. Büyük ihtimalle zamanında herkesin sınıf öğretmeni olarak atanması da biz Almanca ve Fransızca öğretmenlerinin suçudur. Sanıyorum ki zamanında sınıf öğretmeni olarak atanan öğretmenlerin hepsi Almanca ve Fransızca öğretmeniydi. Çünkü başka hiçbir branşta öğretmen fazlalığımız var denip "0" kadro verilmiyor. Yıllardır süren bu çelişkiye bir dur denmeli, biz ikinci yabancı dil öğretmenlerinin mağduriyetine bir an evvel son verilmelidir. Almanca Öğretmenleri > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00