Trafik kazalarına kafa yormak suç mu?

Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Denizli Şubesi Sekreteri Tevfik Karataş, derneğin amaçları doğrultusunda çalışarak, kazaların önlenmesine katkıda bulunmak istemiş. Başbakanlığın da 2004 yılını Trafik yılı ilan etmesini fırsat bilerek, 'Trafik Güvenliği Ödülü 2004' ödülü önerisini getirmiş. Bunun için de ilgili yerlere yazılar yazmış. Ama sonunda soluğu Buldan Savcılığı'nda almış... "Tek amacı, tamamen özgür bir ortamda trafik probleminin çözümüne gönül vermiş kişi ve kuruluşları bir araya getirerek iletişimi arttırmak ve ortak amaçlar doğrultusunda ne yapabileceğine hep beraber karar vermek olan İnternetteki Trafik grubuna Trafik Güvenliği Ödülü 2004 önerisini yazdım. Bu önerimi, aynı zamanda bilgilenmesi amacıyla da Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı'na, Ankara Trafik Vakfı'nın çıkardığı Trafik Dergisi'ne ve Trafikle ilgilenen başkalarına elektronik posta ile gönderdim. Başbakanlık genelgesine göre 2004 yılının 'Trafik Yılı' ilan edilmesi nedeniyle; trafik hususunda duyarlı bir yurttaş olarak katkıda bulunmak istedim..Trafik güvenliğinin sağlanması ve trafik kazalarının önlenmesi, ya da azaltılması amacıyla 'Trafik Güvenliği Ödülü 2004' düzenlenmesinin yararlı olacağını düşündüm. Bu yazım üzerine, İçişleri Bakanlığı, hakkımda 'vatandaşları yanlış yönlendirdiğim ve bakanlık görevlilerini gereksiz yere meşgul ettiğim' gerekçesi ile suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine, Denizli İli Buldan Emniyet Müdürlüğü'nde ifadem alınarak, Buldan Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edildim. Oysa, Başbakanlığın 2004 Yılının Trafik Yılı olarak ilan edilmesi hakkında 2003/47 sayılı genelgesinde; 'sorunun çözümü, konuyla görevli kurumların yanı sıra, diğer kamu kurum ve kuruluşları, basın-yayın organları ile özellikle sivil toplum örgütleri ve gönüllülerin katılımı ve katkı sağlamasıyla mümkün olabilecektir' denmektedir. Trafik güvenliği sağlanması ve trafik kazalarının önlenmesi, araştırma yapan bilim adamlarının teşvik edilmesi amacıyla düzenlenmesini önerdiğim Trafik Güvenliği Ödülü 2004 şartnamem nedeniyle hakkımda soruşturma açılmasını yadırgıyorum." Çocuklarımızın ruh sağlığı bozuldu! Milli Eğitim, YÖK ve Anadolu Üniversitesi yetkililerine; 2000 yılında, Üniversite Giriş Formlarında, 2 örgün, 2 yılı yaygın olmak üzere, Eskişehir Anadolu Üniversitesine bağlı İngilizce Öğretmenliği Bölümü birçok ilde açıldı. O yıl benim çocuğum da Ankara'da başladı. Ancak, üniversiteden hoca gelmedi, çeşitli okullardan gelen öğretmenlerle eğitim ve öğretim yapıldı. Yazılı sınavları ise Eskişehir Anadolu Üniversitesi'ne gönderildi, orada öğrencileri tanımayan öğretim görevlileri tarafından okundu. Acımasızca, 68-69 gibi notlarla çocuklar sınıfta bırakıldı. Hiçbir Eğitim Fakültesi'nde 70 barajı olmamasına rağmen, zaten çok zor şartlar altında eğitimlerini sürdüren çocuklara bu baraj uygulanarak, sanki mezun etmek istemediler. Öğrenciler gece-gündüz çalışmalarına rağmen bir yıl kaybettiler. 4 yılda 4. sınıfa geçebilen çok az sayıda öğrenci bulunduğunu öğrendim. Çocuğum bunu gurur meselesi yapıyor, psikolojisi bozuldu, canına kıyacağını ifade eder oldu... Bizler dar gelirli birer veliyiz; çocuğumuzun bir yıl sınıfta kalması bize 10 milyara maloluyor. Çocuklarımızı keyfi bir şekilde sınıfta bırakanlar bu durumu bilmiyor mu? Gezdiğimiz Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yeterli miktarda İngilizce öğretmeni bulunmadığını görmekteyiz; bu derse ilgisiz kişiler girmekte, verim alınamamaktadır. Bu kadar ihtiyaç varken, bu alana yıllarını vermiş çocuklarımıza olmadık zorlukların çıkarılmasını anlayamıyorum. Eğer çocuklarımız mezun edilmeyecekse açıklansın, sağlıklarıyla daha fazla oynanmasın. Lütfen bizim çocuklarımıza da Eğitim Fakültesinde okuyan öğrenciler gibi muamele edin ve aynı hakları tanıyın. İngilizce Öğretmenine bu kadar ihtiyaç varken, bizim çocuklarımızı zayi etmeyiniz... Bir veli