Trenler ilgisizlikten mi dökülüyor?

A -
A +

Gebze-Haydarpaşa hattında çalışan trenlerle ilgili şikayeti birkaç defa dile getirmiştim. Camlar kırık, dışarıda esen soğuk rüzgar, yağış aynen içeriye giriyor... Bu trenlerle seyahat eden vatandaşlar da böyle bir ilgisizliği anlayamadıklarını belirtiyorlar. Bilhassa yaşlı ve hasta vatandaşlar bu durumdan mustarip. Üstelik ilgilenen de pek görünmüyor... Kırık camları değiştirmek, yeni cam taktırmak çok mu zor. Belli ki bazı sorumsuz kişilerin attıkları taşlarla bu camlar kırılıyor, ama kırılan camların yerine yenilerinin takılması da gerekmez mi? Anladık, trenleri yenileyemiyor, gerektiği gibi bakım yapamıyorsunuz; kırık camları değiştirmek de mi o kadar zor? Trenlere taş atan kişiler varsa, sizin de güvenlik görevlileriniz yok mu? Bu taşlar halkın can güvenliği için de tehlikeli değil mi? Tinerci korkusu, pislik, döküntü yetmezmiş gibi, vatandaş şimdi de atılan taşlar ve kırık camlarla mı başbaşa kalacak? Lütfen bu basit meseleyi daha fazla uzatıp, vatandaşı mağdur durumda bırakmayın, sorumluluğunuzun gereğini yapın... Yoğun bakıma böyle götürülmez! Sağlık Bakanlığı'na; Babam Kamil Taşkın iki ay önce, beynindeki urdan dolayı Bakırköy Devlet Hastanesi'nde ameliyat oldu. Doktorlar çok iyi ilgilendi, ameliyat da iyi geçti; hepsine teşekkür ederiz... Yalnız, ameliyat bittikten sonra, hasta yoğun bakıma götürülürken gördüklerimize inanamadık. Yoğun bakım odasına götürülmek için, bahçeden, sedye ile, kalabalık içinden geçirilen hasta, yolun bozukluğundan zangır zangır titriyordu. Beyin ameliyatı gibi kritik bir ameliyattan çıkmış bir hasta, steril olmayan böyle bir ortamdan, böyle sarsıntılarla, uzak mesafede bulunan yoğun bakım odasına götürülür mü? Babamı başarılı geçen ameliyattan birkaç gün sonra kaybettik. Bir türlü aklımdan çıkmıyor; acaba o sarsıntılar mı, ya da o ortamdan kapılan bir mikrop sebebiyle oluşan enfeksiyonla mı ölüm gerçekleşti? Kritik ameliyatların yapıldığı ameliyathane ile yoğun bakım odası bu kadar uzak mı olmalı, hasta bu şekilde mi götürülür; lütfen araştırılsın. Babamı kaybettik, ama eğer sebep bunlar ise, başka vatandaşın canı yanmasın... Kadir Taşkın - İSTANBUL Bu yardımlaşma hep sürsün Mübarek ramazan ayının gelmesiyle beraber, yardımlaşmalarda da olumlu gelişmelerin olduğu görülmektedir. İftar çadırları, yiyecek paketleri ve bundan sonra göreceğimiz zekat, fitreler maddi yönden sıkıntı çeken, yoksul vatandaşlarımız için can simidi gibi olmaktadır. Komşusu aç iken tok uyumamayı emreden dinimizin çok güzel bir vasfı da yardımseverliktir. Herkes elinden geldiği kadar muhtaç komşusuna yardımda bulunursa, sıkıntılı insanlar kalır mı? Ama işin bir de başka yönü var; ramazan ayı boyunca desteklediğimiz, yardımda bulunduğumuz, kolladığımız yoksul insanlar diğer 11 ayda ne yiyip, ne içiyor, hiç düşündük mü? Yüce dinimizin o güzel öğütlerini, emirlerini sadece ramazanda mı hatırlamamız lazım? Gelin bu güzel vasıfları devamlı hatırlayalım, gereğini yapalım. Hiç olmazsa ayda bir defa yakınımızdaki yoksulları sevindirmeye devam edelim. Elimizden geldiği, imkanımız el verdiği kadar, mutlaka birşeyler yapalım, o insanların gönlünü hoş tutalım... Ayla Öztürk - İSTANBUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.