Tüketici en çok cep telefonu ve kredi kartlarından şikâyetçi

A -
A +

Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER), 2007 yılında yurt geneli kendilerine yapılan 234 bin 3 yüz 83 şikâyeti değerlendirdi. Buna göre en çok şikâyet cep telefonları, kredi kartları, meslek odaları, sağlık sektöründeki kapıdan satış ve özel sektör sağlık hizmetleri oldu. ÇETKODER'den yapılan açıklamada, artık ayıplı mal döneminin bittiği, tüketicinin mutlaka duyarlı olması gerektiği belirtildi. "Toplam 234 bin 3 yüz 83 şikâyet söz konusudur. Buna göre birinci sırayı kredi kartları 38 bin 216 şikâyetle, ikinci sırayı 30 bin 289'la cep telefonu alırken; bunları meslek odaları 18 bin 5 yüz şikâyetle, özel sağlık kuruluşu hizmetleri 15 bin yüz 13 şikâyetle, ekmek hijyeni hususu 14 bin 398 şikâyetle, ekmek zammı 13 bin 4 yüz 50 şikâyetle takip etmiştir. Tüketici bilinci giderek artmaktadır. İnsanlarımız artık yasalardan doğan haklarını aramaktadırlar. 4077 sayılı kanundan habersiz olan vatandaşlarımız bilgilendikçe, tüketicilerimizin hak arama işlemi artış göstermektedir. Vatandaşlar bilmeli ki, artık onları koruyan bir yasaları var. Ve bununla ilgili Sanayi Ticaret Bakanlığının tüketici masaları, tüketici hakem heyetleri ve sonunda da tüketici mahkemeleri mevcut. Çekinmesinler haklarını arasınlar. Artık ayıplı mal, kusurlu mal devri kapanmıştır. Ayrıca hileli mal satışı, sahte indirimli satış devri bitmiştir. Satılan mal geri alınmaz devri de bitmiştir. Herkes ürettiği ve sattığı maldan sorumludur. Ancak vatandaşlarımız bilsin ki, bu dediklerimizi yani hak aramayı ve talep etmeyi gerektirecek bilgi ve belge ellerinde olmalı. Bunun en başlıcası, şikâyet ettiği mal veya hizmetin bedelini ödediğini gösterir fişi veya faturayı saklamalılar. Kısacası bedelini ödediği her işin fişini faturasını almalılar. Almazlar ise hak iddiasında bulunmaları mümkün değil. Tüketicilerimiz çok dikkatli olsunlar." - Emine Ö. >> Mimar Sinan Üniversitesi'nin kütüphane uygulaması Mimar Sinan Üniversitesi'nin Sinema-Film arşivinin ününü duymayan kalmamıştır. Bu arşivin kullanılamadığını, artık cümle sinema-tv öğrencileri ya da bu işlere meraklı araştırmacılar biliyoruz. Mimar Sinan Üniversitesi'nde başka bir uygulamayı hayretle öğrendim. Bir tez kopyası almak için okulun kütüphanesine girmek istedim. Ancak kapıdaki güvenlik görevlileri içeri girmemin yasak olduğunu soylediler. Genel Sekreterlik elbette önemli bir toplantıda olduğundan, kendileriyle görüşme talebim olumsuz karşılandı. Kütüphaneye ulaşamadım, kapının önünden aradığım kütüphane gorevlisi, eğer kütüphaneye ulaşırsam, bana yardımcı olabileceğini söyledi. Kapıdaki güvenlik görevlileriyle konuşurken ve asil görevlilerle konuşamazken, derin bir nefes alarak, içeri misafir olarak da alınmadığım okulun giriş kapısından uzaklaştım. Öğleden sonra Genel Sekreterlikteki hanım sağolsun, bana o merakla bekledigim bilgiyi verdi. Mimar Sinan Üniversitesi Kütüphanesinden faydalanmak isteyen bir kişi: 1- Almak istediği hizmeti bir dilekçe ile Genel Sekreterliğe bildirecek. 2- Genel Sekreterlik dilekçeyi olumlu onaylarsa, hizmetin verilmesinde bir problem olmadığını dilekçe sahibine bildirerek, bir randevu verecek. 3- Randevusunu alan şanslı dilekçe sahibi, giderek hizmeti yerinde alacak. Bir üniversite, bilgiye ulaşmayı bu derece zorlaştırırsa biz öğrenciler ne yapalım? >> Uyanın artık! Yeter! Bu kadar saf olmayın. Bu kadar dikkatsiz davranarak milletin ekmeğine yağ sürmeyin artık. Neden mi bahsediyorum? Tabii ki güzel memleketimin internet kullanıcılarından. Sevgili arkadaşlarım. 1. Bir yere üye olduğunuz için fidan dikilmez! 2. Bir yerde oy kullandığınız için Türkiye'de bir kanun teklifi yasalaşmaz! 3. Bir maili 10 kişiye gönderirseniz dileğiniz yerine gelmez! 4. Bir maili ne kadar çok kişiye gönderirseniz o maili microsoft veya aol gibi büyük firmalar takip edip o kadar para yardımı falan yapmaz! 5. Evet bunu da gördük: Microsoft servetini falan dağıtmıyor arkadaşlar! 6. Gerçekte yardım bekleyen yanan bir çocuk yok. Varsa da aynı çocuk geçen sene zaten bir kez yanmıştı! 7. Hastanede kan bekleyen öyle bir vatandaşımız yok! 8. Bu maili sana yollayana da yolla. Dostluğumuz pekişsin diyenlere sesleniyorum. Aynı maili göndermeyin. Başka şey yollayın kardeşim! 9. MSN listenize biri eklendiği takdirde ciddi problemlerle karşı karşıya kalma riskiniz, söz konusu hacker sizi kafaya takmışsa zaten yeterli düzeydedir. Korkmanıza gerek yok. 10. MSN paralı olmuyor. Logo mogo maviyken yeşile veya mora dönmüyor. Bir yere tıklamanız da gerekmiyor! 11. 1987'den beri dolaşan mail diye bir şey yoktur. O dönemde mail yoktu! 12. Klavyemizdeki "w, h, k, ğ" tuşları paralı olmayacak. Bunun için sitelere girip millete hit kazandırmayın! 13. Petrol rezervlerimizin üzerine amerika cıva döküp kuyuları kapatmış. Arkadaşlar cıva sıvı bir madendir. Tamam ağır ama sıvı! 14. Rus hackerler Türk hackerlara savaş falan açmadı. Açsa da ucu bize dokunmaz! 15. Sizi kimse telefonunuzu kontrol etmek için arayıp sizin kimlik bilgilerinize erişmek için kullanamaz. Faturasını falan da sizin hesabınıza böyle bir yöntemle geçiremez! Bunlar bize ulaşanlar. Ulaşıp da aklımıza gelmeyen daha niceleri... - Yunus Emre Güleç >> Aşkale'de neler oluyor? Erzurum'un Aşkale ilçesinde bulunan Askerî birliklerin başka yerlere kaldırılması, kükürt madeni ocaklarının kapanması, tarım ve hayvancılığın gittikçe cazibesini kaybetmesi, bankaların taşınmasıyla birlikte halk çaresiz kaldı. Aşkaleliler, "gençlerimiz işsiz, dul, yetim ve yoksullarımız çaresiz" diyerek kaymakamlık kapılarını zorluyor. Belediyemiz de zor durumda. Aşkalemizin adeta "aş"ı gitti, "kale"si kaldı. Bizler Erzurumlu Dadaşlarız, kuru ekmek yer, Allah'a şükrederiz. Buna rağmen, kötülük, kanunsuzluk aklımızın köşesinden geçmez. Ama çok zor durumda olduğumuzun da bilinmesini isteriz. Yetkililerden acil bir çözüm bekleriz. - Necip Yozgatlı >> Gerekeni bir an önce yapın, daha fazla insanımız ölmesin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na; Görev yaptığım Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden nöbet çıkışı, Diyanet İşleri Başkanlığı önünde gördüğüm manzara yine yüreğimi burktu. Bir aracın çarptığı yaya, olay yerinde ölmüş ve gelecek olan savcıyı bekliyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı önünde olan bu ölümlü kaza ne ilktir, bu gidişle ne de son olacak. Rahmetli olan şahıstan önce 15 kişi daha aynı yerde karşıdan karşıya geçerken hayatını kaybetmiştir. Halbuki 20 metre ötede alt geçit bulunmaktadır. Alt geçitten geçilse belki de bunlar olmayacak, insanlar ölmeyecek, aileler üzülmeyecek. Ankara Büyükşehir Beldiyemiz elindeki imkânları bir an önce kullanmalı, o yola duvar mı örülecek, ne yapılacaksa bir an önce yapmalıdır. Analar babalar çocuklar daha fazla üzülmesin. - Şenol Şahin (Sağlık-Sen Ankara 1 Nolu Şube Başkanı) >> 4/B'li personele becayiş hakkı tanıyın Sağlık Bakanlığı, personel alımlarında kadrolu personelden ziyade, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B Maddesine göre sözleşmeli personel almaktadır. Ankara'da, Sağlık Bakanlığı'na bağlı birimlerde 2276 kişi 4/B kadrosunda görev yapmaktadır. 4/B'li personelin Askerlik sonrası tekrar göreve dönüş, becayiş, Bakanlığın açtığı bazı kurslara katılamama vs. gibi sıkıntıları vardır. Bu problemlerden, maalesef askerlik sonrası tekrar göreve dönüş mahkemeler yoluyla çözümlenmektedir. Bu personele becayiş hakkının verilmesine Sağlık Bakanlığı da sıcak bakmasına ve bu konuda mevzuat değişikliğine gitmesine rağmen, bir önceki Başbakanlık Müsteşarı 4/B'li personelin bu hakkını engellemiştir. Sağlık Bakanlığı 4/B'li personelin becayiş hakkını vermek istemekte, fakat Başbakanlık vermemektedir. Bakanlık tarafından hazırlanan Bakanlar Kurulu Karar Taslağı Başbakanlık'ta beklemektedir. Sağlık Bakanlığı personelinden sadece 4/B'li vekil ebe ve vekil hemşirelerin böyle bir hakkı yoktur. Bu resmen adaletsizliktir. Bu adaletsizliğe son verin ve 4/B'li personele becayiş hakkını tanıyın. - İsmi mahfuz

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.