Bilindiği gibi, kurbağayı sıcak suyun içine atılınca zıplayıp, kaçmaya çalışır. Ama ılık suyun içine konup, su da yavaş yavaş ısınınca, kurbağa mayışıyor, suyun sıcaklığını fark edince iş işten geçiyor, haşlanıyor. Neye uğradığını anlamadan ölüyor. Bunu okuyunca kredi kartı mağdurları aklıma geldi. Kurbağanın yaşadığının aynısını insanlar da yaşıyor. Bir zamanlar, her köşebaşında, her banka kredi kartı dağıtıyordu. 18 yaşındaymışsın, küçükmüşsün, büyükmüşsün, işin var mı, yok mu imzayı at, al kredi kartını git. O zaman su ılıktı. Kredi kartı ile alışveriş yaptıkları zaman, su yavaş yavaş ısınır vaziyete geldi. Kredi kartının ay sonu hesap kesim tarihi geldiğinde, önceleri asgarisini ödedi. Ondan sonra başkalarından borç aldı. Su fokurdamaya başlayınca da iş işten geçti, insanlar kurbağa hikâyesinde olduğu gibi fırlayıp kaçamadı, herkesin aile düzeni bozuldu. Kimi tefecilere düştü borç para aldı, tefeciye ödeyemedi en sonunda intihar edenler bile oldu. Kimi insan işini, kimisi eşini, kimisi de aklını kaybetti. Aynı şey benim başıma da geldi. Bedava internet kullanmam için WINN verdiler (kablosuz internet). Ben de, ucuz ve kablo sıkıntısı olmadığı için, istediğim yerde kablosuz internet kullanırım diye aldım. İlk 2 ay 15-20 lira geldi, biz de heveslendik, su o zaman ılık idi. Meğerse adamlar suyun altını açmışlar da bizim haberimiz yokmuş. Aradan 2 ay geçti, 150, 150 gelmeye başladı. Biz o kadar da aşırı internet kullanmadık. İnternet kafelerde saati 1 lira, biz de onu hesap ederek, fazla kullanmadık ama telefon gibi fatura vermiyorlar. Ben, "nereyle konuşmuşum, bana fatura bilgilerimi verin" diyorum, "limiti aşmışsın" diyorlar. 24 ayda sözleşmeye imza attırdılar. Bu yazıyı yazmamdaki sebep, belki birileri okur da, sokaktaki "beleştir" adı altındaki cihazlara, kredi kartlarına ve taksitli telefon kampanyalarına aldanıp da, sakın suyun ılıklığına da benim gibi aldanmasınlar. Bedava dedikleri WINN, yani kablosuz internetin 5-6 sayfa tutan sözleşmesini çoğu kişi okumadan imza atıyor. Biz neye imza attığımızı bilmiyoruz. Kurbağa hikâyesinde olduğu gibi, su biraz olsun ılıkmış. Bunlar soğuk suya atıyorlar ama ey milleeet, bu gibi kampanyalara aldanmayın. Bunlar kazanın altını açmışlar. Ocakların hepsi yanıyor. Hemen mayışmayın. Su kaynamaya başlayınca, iş işten geçecek. Bedava dediğiniz kablosuz internete 24 aylığına sözleşme imzaladım 2 milyar lira para ödüyorum. İptal edin dedim, 24 aydan önce iptal edemezsiniz dediler. Adamın biri bir hırsız yakalamış babasına demiş ki "baba hırsız yakalandı", babası "getir oğlum" demiş. Adam da "gelmiyor" demiş. "Bırak gitsin", "gitmiyor" demiş. "Sen gel" demiş, "Beni de bırakmıyor" demiş. Doğancan Danyıldız Milletimize bu damgayı yapıştırmaya çalışanlar utanmalı Ne idik, ne olduk ve nerelere geldik? Biz ki ırk, din, dil ve renk ayırt etmeden asırlarca yaşadık ve yaşattık. Bize böyle parlak bir miras bırakan ecdadımızla ne kadar övünsek azdır. Çanakkale Savaşında da bunun birçok örneğine şahit olunmuş. Yaralı bir düşman askeri esir alınır. Esir alan askerimiz de yaralı, kendi yarasına bastığı otu "sen garipsin" diye esir aldığı düşman askerinin yarasına basar, ona moral vermeye çalışır. Ama ikisi de ölür... Çanakkale Şehitliğini gezenler bu ve buna benzer örneklerin izlerini yerinde görür. Birkaç yıl önce, İstanbul'da Ermeni kökenli gazeteci bir vatandaşımız öldürüldü. Tabii ki bu tür cinayetleri aklı başında hiç kimse tasvip edemez. Yakın geçmişte 50'ye yakın Dışişleri Bakanlığı mensubumuz, büyükelçimiz Ermeni terör örgütü tarafından şehit edildi. Son cinayet de aynı maksatla işlenmiş olabilir... Ermeni vatandaşımız gazeteci için yıllardır gösteriler yapılıyor; bunun küçük bir kısmı kadar dahi gösteri şehitlerimiz için yapılsa şık olmaz mıydı. Her gün insanımızı cani, Ermeni katili olarak göstermek, geçmişte işlenen onca cinayeti görmezden gelmek iyi niyetle bağdaşır mı? İnsan hakları savunucusu, havarisi kesilip her gün bu cinayetin gündemde kalması için mücadele verenlerin, en azından birkaç şehidimizin ismini de bilmeleri, anmaları gerekmez miydi? Tekrar belirteyim ki, bu son cinayeti tasvip etmiyoruz ama kendini bilmez bir kişinin yaptığı yüzünden, koskoca bir millete bu damganın yapıştırılmasını da hakkaniyet ve iyi niyet ölçüleriyle bağdaştırmıyorum. Yüzyıllarca her türlü özgürlükleri tanıyarak, hoşgörü göstererek o insanları hoş tutmuş bir milletin evlatlarına bu yapılmamalı. Üstelik yakın zamanda şehit edilmiş o kadar vatandaşımız varken... En azından, şehitlerimiz ve o cinayetleri işleyen Ermeni caniler de arada bir hatırlansa, daha adaletli bir davranış olmaz mı? Millet olarak bunu hak etmiyoruz... Gazanfer D.-KARS Yetkililer neden buna müsaade ediyor? Son günlerde, araba çizikleri için sözde "çizik kapatıcı kalem" satıyorlar, bundan ben de aldım, başka birçok kişi de almıştır. Maliyeti fazla olmayan, içinde bildiğimiz madeni yağ olan bu kalemleri, 60 TL gibi bir fiyatla satıyorlar. Neden Sanayi Bakanlığı böyle olaylara müsaade ediyor, anlamıyorum. Bu malzemeyi sorduğumuz kişiler, "işe yaramadı" diyor, çünkü içindeki yağ, ilk yıkamada geçiyor. Kerem Yüksek-GİRESUN > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00