Türkiye ‘ayak bağları'ndan bir an önce kurtulmalıdır

A -
A +

Ülkemizin kalkınması, gelişmesi için engel teşkil eden "ayak bağları" bir an önce çözülmelidir. Mayınlı tuzak gibi zaman zaman devreye sokulan bu problemler, yıllardır çözüm bekliyor. Ne zaman iyi bir adım atılsa, ya da bazı güçlerin çıkarları doğrultusunda hareket etmemiz istense, bu mayınlardan biri veya birkaçı harekete geçiriliyor. Hepinizin bildiği gibi bunlar Kıbrıs, terör, rejim tartışmaları, ekonomik krizler... Önümüze konmuş tuzakla yıllarca oyalanıyor, ülkemizin enerjisini boşa harcıyoruz. Biri bitince bir diğeri önümüze geliyor. Bunlarla vakit geçiren hükümetler, insanlarımızın iş, aş ve diğer meselelerine yeterince eğilemiyor. Bu tuzakların sayısını süratle azaltmalıyız. Hepsinden hemen kurtulmamız mümkün değilse bile, birkaç tanesini yok etmemiz zor değil. Hükümetin ekonomi ve terörde aldığı mesafe ümit vericidir. Dünyadaki global krize rağmen ekonomimiz fazla sallantı geçirmiyor. Felaket tellallarının bütün çığırtkanlıklarına rağmen, enflasyon, ocak ayı ihracat rakamları, yabancı yatırımcıların ilgisi hepimizi sevindirecek durumdadır. Elbette her şey güllük gülistanlık değil, zor durumda bulunan kişiler, şirketler de var. Ama her geçen gün krizi biraz daha geride bıraktığımızı söyleyebiliriz. Terörle mücadelede alınan mesafeyi kim küçümseyebilir? Bütün dünyanın desteğini almışken bu problemi de çözmek zor olmayacak. Kısa sürede ekonomik ve sosyal takviyeleri de devreye sokabilirsek bu tuzaktan kurtulabiliriz. Bizi en çok uğraştıran, aslında çözümü çok kolay olabilecek "rejim tartışmaları" ise hepimizin ayıbıdır. Türkiye artık tercihini demokrasiden yana yapmış, demokratik rejimi bütün kurumlarıyla içselleştirmiştir. Marjinal bazı grup ve kişilerin varlığı bu gerçeği değiştiremez. Buna rağmen hâlâ bu tartışmaların bulunması anlaşılır gibi değil. Özellikle üniversitelerin durumu en kolay çözülebilecek bir problemdir. Bütün dünyanın kabul ettiği, evrensel kurallar bizim için de geçerlidir. Bilhassa belli bir yaşa gelmiş gençlerimizin kıyafetlerine şekil verme kompleksimiz anlaşılır gibi değil. Dünyanın hiçbir ülkesinin üniversitelerinde uygulanmayan kıyafet yasağı saçmalığına hemen son vermek bu kadar mı sancılı olur. Üniversiteler özgürlük alanlarıdır. İsimlerinin önünde bütün akademik unvanlar sıralanmış bazı zatların, yasakları militanca savunmaları anlaşılır gibi değil. AK Parti ve MHP'nin öncülüğüyle bu sıkıntının da kısa sürede aşılacağı anlaşılıyor. Zaten bunu çözmek isteyen partilerin arkasındaki seçmen desteği yüzde seksene yaklaşmaktadır. Ülkemizi bu gereksiz problemlerle daha fazla oyalamak, vatan ve millet sevgisiyle bağdaşmamaktadır. Sağlıktaki durum Sağlık Bakanlığı'na; Televizyonda defalarca sağlıkta devrim yapıldığı, özel hastanelerde bile emeklilere, çalışanlara bakılacağı, ücret ödemeyeceği, fark alınmayacağı söylendi. Annem Şükran Yedier 1933 doğumlu, devletten emekli olan, Emekli Sandığı Sağlık Karnesine sahip bir vatandaş. Yüksek tansiyon-şeker-kalp rahatsızlığı bulunmakta. Baş ağrısı şikayetiyle ilgili olarak, geçen hafta Ankara'daki birçok devlet ve üniversite hastanesine müracaatta bulundu, nöroloji muayenesi için kendisine 20-30 gün sonrasına randevu verildi. Annemin rahatsızlığının şiddeti sebebiyle, yakınımızdaki Bayındır Hastanesinden (Söğütözü-Ankara) 01.02.2008 günü saat: 14:00'te Nöroloji muayenesi yapıldı. Muayene öncesi 74 YTL fark olduğu söylendi ve bir kağıt tarafıma imzalattırıldı. Annemin sağlık durumunu mecburen dikkate almam gerektiği için; hastaneyi gerim-gerim germe şansım yoktu! Denileni yaptık, annem muayene oldu, ilacı söylendi, 74 YTL'yi "koçlar gibi" ödedik, faturamızı aldık! Ortada bir yanlış ve yurttaşın zararına olan bir gerçek var! Neden böyle oluyor? >> Alpaslan Yalçın Hakem heyeti kararları herkesi bağlar Hakem heyeti kararlarından hoşlanmayan bazı kimseler, son günlerde, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararlarının bağlayıcı olmadığı gibi suç nitelikli açıklamalar yapmadadır. Bu açıklamalar, doğruluk payı olmayan talihsiz beyanlardır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 22. maddesi, "Değeri 804 YTL'nin altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar tarafları bağlar. Bu kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı 15 gün içinde tüketici mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak, talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Tüketici sorunları hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir" hükmüne yer vermektedir. Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri'nin kararları temyiz edilip, tüketici mahkemesi tarafından iptal edilmediği sürece kesindir. Tüketicinin yasal haklarını kullanmasından rahatsız olanlar, basın açıklamalarında talihsiz açıklamalar yapmaktadırlar. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı derhal ilgililer hakkında yasal müeyyide uygulamalıdır. >> Ali İhsan Nazlı (Tüketiciler Birliği Kütahya Şube Başkanı) Davutpaşa gerçeği Bizler, Zonguldak'ta Acılık Sanayi Sitesi çalışanları ve iş yeri sahipleriyiz. 2 seneden beri TTK boru kaynak ve boyama işi yapılırken, etrafa zehir saçılıyor, zararlı kokudan genzimiz yanıyor. İl Sağlık Müdürlüğü'ne, Valiliğe, Belediye'ye, Çevre İl Müdürlüğü'ne telefonla şikayette bulunmamıza rağmen ilgilenen olmuyor. Şikayet yazılı olmazsa bakmazlarmış. Yazılı olarak şikayette bulunanların başına neler geldiğini de bilmeyen yok... Canınızdan bile olursunuz... Davutpaşa ve benzeri yerlerde yaşanan problemlerin asıl sebebi bu çarpık zihniyettir... >> İsmi mahfuz-ZONGULDAK Meslek Yüksek Okulu mezunları askerlik müjdesini bekliyor Ben 24 yaşında bir gencim.. Giresun'da doğdum. Ailem 14 sene önce Giresun'dan Ankara'ya göç etmiş. Ankara'da ailemin yanında kalıyorum ve bir Bilgisayar Satış Mağazasının Teknik Servis Bölümünde çalışıyorum.. Daha evlenmedim. Evlenmek için para biriktiriyorum... 6 ay önce iş buldum, düşük maaş da almıyorum. Ama şimdilik idare eder... Ankara'daki bir Meslek Lisesinden, ardından da Niksar Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Teknolojileri ve Programları Bölümü'nden mezun oldum... Askerlik hizmetimi yapmadım. Tecil hakkımı kullanıyorum. 15 ay süre ile askere gitsem, öğrendiğim bilgileri büyük oranda unutacağım. Benim yerime, askerliğini kısa dönem olarak yapmış fakülte mezunu birini işe alacaklar. Askerden döndüğümde, yani 15 ay sonra aynı işe girmek için başvuru yaptığımda, büyük ihtimal elemana ihtiyaçları olmadığını söyleyecekler... Ayrıca, ben iş yerimden aldığım maaşla ailemin geçimine büyük oranda katkıda da bulunuyorum şu anda.. Ailemin maddi durumu çok iyi değil çünkü.. Kesinlikle askerden kaçmak isteyen, askerlik yapmak istemeyen biri değilim... Bu vatan için askerliğimi seve seve yaparım. Hiç okuma-yazma bilmeyenler, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitelerin Meslek Yüksek Okulları Mezunları 15 ay askerlik yapıyor. Meslek Lisesi okumuş ardından da Meslek Yüksek Okulunu bitirebilmiş, meslek edinmiş, Türk sanayiine, ekonomisine faydalı olacak kişilere, neden 15 ay gibi uzun bir süre askerlik yaptırılıyor? Türkiye'nin, Türk Sanayisinin; Meslek Yüksek Okulu Mezunlarına çok ve acil ihtiyacı var. Böyle devam ederse, Meslek Yüksek Okullarına her sene rağbet azalacak ve Düz Liselerdeki yığılma her sene artacak... Bugün maalesef Meslek Liselerinin ve Meslek Yüksek Okullarının itibarı düşüktür. Askerlik süremizin kısaltılması gerekiyor ki 2 Yıllık Meslek Yüksekokulları daha cazip hale gelsin, mezun olanlar kolayca iş bulabilsin ve Türk Sanayimize daha fazla katkı sağlansın... >> Meslek Yüksek Okulu Mezunu bir genç

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.