1 Eylül tarihli gazetemizin bu köşesinde "Artık bazı şeylere yeter demenin vakti geldi" başlığı altında bir okuyucu mektubuna yer vermiştim. Konuyla ilgili olarak Türk Telekom'dan gelen açıklama şöyle: "Şirketimiz internet hizmetinin verildiği 1996 yılından itibaren telefon üzerinden internete erişim ücretlerini (145, 822 ve 200'lü numaralardan telefon görüşmelerine nazaran %84 daha ucuz tutarak, internet kullanıcısını %84 oranında desteklemiştir. Bunun şirketimize 2001 yılındaki maliyeti yaklaşık 1 katrilyon 93 trilyon TL olmasına rağmen, şirketimiz bu desteğini sürdürmektedir. İnternet'i teşvik adına şirketimiz internete erişim numaralarına yönelik aramaları maliyetin çok altında sunmaktadır. Ayrıca, Türk Telekom, bu ucuz ücretleri %34 oranındaki vergi ve fonlara (%18 KDV, %15 Hazine Fono, %1 Haberleşme Vergisi) rağmen uygulamaktadır. İnternetin yayılması için hizmetin ucuz tutulmasının devlet politikası olması gerektiği kuşkusuz. Ancak, şirketimiz 31.12.2003 tarihi itibariyle rekabete açılacağından bu ucuzluğun sadece Türk Telekom'un katkılarıyla sağlanmaya devam edilmesi mümkün bulunmamaktadır. İnternet hizmetlerinin ucuz tutulması nedeniyle Türk Telekom'un uğrayacağı zararın telekom pazarında diğer işletmelerin de iştirak edeceği bir fon aracılığı ile paylaşılması gerekmektedir. Şirketimiz, üzerindeki katkı yükünün peyderpey hafifletilmesini teminen, internet erişimindeki telefon ücretleri destekleme payını %84'ten yaklaşık %80'e çekmek suretiyle, kontör atış periyotlarını 360 sn'den 288 sn'ye düşürmüştür. Buna rağmen, çok daha az vergi ödeyen Avrupa ülkelerinden çok ucuza hizmet vermektedir." Bu yaptıkları müttefikliğe sığar mı? Ben, yaklaşık 10 yıldan beri ticaretle uğraşan, yanında 4 kişi çalıştıran, bulunduğum şehrin en büyük ayakkabı mağazası sahibiyim. Geçenlerde tarafıma Turkcell'den ücretsiz Amerika seyahati çıktı. Ben de, vize için gerekli bütün evraklarımla, turizm şirketi öncülüğünde Ankara'daki Amerika Büyükelçiliği'ne müracaat ettim. Sabah saat 7.30'da orada bulundum. Uzun süren bir kuyruktan sonra, evraklarımı saat 11.00'de teslim edebildim. Bize saat 14.30 için randevu verildi. Bu arada Musevi vatandaşlarımızın işleri hemen görülüp gönderiliyordu. 14.30'da bizi çağırdılar. İlgili bayan Türkçe'yi iyi bilmiyordu, biz de İngilizce'yi. İşyerimin bana ait olup olmadığı ve kaç kişiyi çalıştırdığım soruldu. İsteğimin reddedildiği söylendi. Herhangi bir açıklama yapılmadığı gibi, sorularıma da cevap verilmedi. Bu ülke milletimize 3. sınıf ülke vatandaşı muamelesini yapıyor. Acaba şimdiye kadar kaç Türk o ülkede terörist saldırılarda bulundu? Bir esnafın birkaç günlüğüne ülkelerine gitmesinde ne gibi sakınca gödüler, anlayamadım? Bizi müttefik ilan eden Amerika, vatandaşlarımıza neden terörist muamelesi yapıyor? Bizler terörist bir milletin değil, şerefli ve onurlu bir milletin torunlarıyız. > İbrahim Kaplan - KÜTAHYA İşte insanlık, işte vefa... Geçenlerde Beyazıt'taki Elektrik Kurumu'na (BEDAŞ) gittim. Elektrik faturamı yatırmak için kuyrukta beklerken hemen arkamda duran bir yaşlı teyzenin konuşmasını duydum. Tahmin edemeyeceğiniz kadar duygulandım. Yaşlı teyze, "bu fatura benim değil, komşumuz olan bir polisin" diyordu. Kendi faturası için değil, bir polisin faturasını yatırmak için gelmişti. "Allah razı olsun, özellikle kışın beni sokağa bile çıkarmaz, bütün faturalarımı yatırır evladım" diyordu, gözleri sevgi, vefa ve minnet duygularıyla parlıyordu. Teyze öyle içten anlatıyordu ki... Komşusu olan polisi öve öve bitiremiyordu. Demek ki polisim bu, sevdiğim kadar var. Öylesi zor, kutsal, gecesi-gündüzü olmayan görevinden, belki de hasret kaldığı yuvasını göremeden, uykusunu alamadan komşusunun faturasını yatırarak; polis-vatandaş arasında böylesi dostluk köprüsü, sevgi zinciri kurabiliyor. Boş anını bile vatandaşa hizmet ve iyilik için harcıyor. Nasıl sevmem? > Ayla Öztürk - İSTANBUL Korsancıları önleyin Küçük Çekmece Belediyesi'ne; Bizler Sefaköy ve civar mahallelerde çeşitli firmalara bayilik yapan tüpçüleriz. Bizler bayilik sözleşmesinin tüm risklerini kabullenip, altına imza atttık. Birkaç tane araç aldık, personel yetiştirdik çalıştırıyoruz. Tüpünü sağlıklı bir şekilde ve eğitimli personelle vatandaşın ocağına kadar götürüp takıyoruz. Bizler bunu yaparken, bazı sorumsuz kişiler sokak, bucak, bakkal, manav her tarafa tüp bırakıp sattırıyorlar. Vatandaş 2 kerre kandırılıyor; hem karaborsa fiyatından tüp alıyor, hem de ehil olmayan kimselerden tüp alarak tehlikeye giriyor. Yatırımını yapmış olan bizler haksız rekabete uğratılıyoruz, zarara uğruyoruz. Yaptığımız başvurular hep sonuçsuz kalıyor. Ya da kısa süreli denetimler yapılıyor, sonra yine başa dönülüyor. Bu probleme kalıcı çözüm bulunmasını istiyoruz. > AYGAZ, ERGAZ, BİZİMGAZ, TOTALGAZ, LİKİDGAZ Bayileri - Sefaköy