Demokrasiyi hâlâ hazmedemedik. Demokrasi kültürü tam olarak yerleşmedi. İşin garibi, bunu hazmedemeyenlerin başında da kendilerine aydın diyenler, demokrasi istediklerini iddia edenler geliyor. Demokrasinin gereği olarak halk sandık başına gidiyor, kendisi adına kanunları yapacak, ülkeyi yönetecek kişileri seçiyor. Ama bu kişiler bunu da hazmedemiyor. Halk kendileri gibi düşünmüyor, onlar gibi düşünenlere oy vermiyor diye ellerinden gelen engellemeleri çıkarıyorlar. Sanki halkın yüzde 80'inin istekleri gereksizmiş gibi davranıyorlar. Halkın seçtiği çoğunluğun aldığı her karara karşı çıkıp, karalıyor, engelliyor, yargıya çıkarıyorlar. Sonra da oy için aynı işi kendileri yapıyorlar. Bunun demokrasi kültürü ve dürüstlükle bir ilgisi var mı? Halkın bu tür ikiyüzlülükleri anlamadığını mı sanıyorlar? Halka zarar verenlere, iyi işleri engelleyerek ülkenin sıkıntıya girmesine, vatandaş olarak hepimizin mağdur olmamıza sebep olanlara, neden bu zararlar ödetilmiyor, hâlâ anlamış değilim. Zamanında belediye otobüsü bir adama çarpmış, adam ölmüştü. Adamın oğlundan, bu kaza sebebiyle kırılmış farın parası istenmişti. Bunu bile isteyen devlet, neden çok daha büyük zararlar verenlere karşı kayıtsız kalıyor? Halk bu gibi kişilerin yaygaralarına prim vermiyor, gerçeği görüyor da bunların ülkeye verdiği zarar az oluyor. Yoksa bu küresel kriz bizim için de tam bir felaket olurdu, Allah korusun... Duran Özdemir-TOKAT Ecdadımız bunları görseydi ne derdi! Bir televizyon kanalındaki haber dikkatimi çekti. Kâbe-i muazzama yakınında ve bu mübarek binayı yukarıdan gören, (ecdadımızın bu konudaki hassasiyetini insafı olan herkes bilir) Zam Zam Tower isimli habere konu binanın Türk sakini ile röportaj yapılmış. Hacca gittiği vurgulanan şahsın (çok affedersiniz varlıklı olduğunu belirten yılışık bir tavırla); Kâbe-i muazzamada okunan ezanı bina içindeki ses düzeni sayesinde odalardan rahatlıkla dinlediklerini ve buradan Kâbe imamına uyarak namaz kıldıklarını gayet rahat bir şekilde söylediğini duyduğum andaki üzüntümü ifade edecek kelime bulamıyorum. O mübarek yerlere gösterilmesi gereken edeple bağdaşmayan öyle bir bozgunculuğu, normalmiş gibi gösteren TV kanalının işgüzarlığına mı yanayım, böylesi uygunsuz bir işe çanak tutan vatandaşın şuursuzluğuna mı? Ahmet Gürdağ Adrese Dayalı Sistem yetersiz Ordu 3. Noterliğinden Çubuk Noterliğine atanmam dolayısıyla, muhtarlıktan aldığım nakil ilmühaberini şu an oturduğum mahallenin muhtarlığına getirerek kayıtlarına işlettim. İlgili muhtarın vermiş olduğu ikametgah belgesi ile de resmi işlemlerimi tamamladım. Ancak, halen oturduğum dairenin site yönetimince veya maliki tarafından, sisteme işlenmemiş olması nedeniyle de adresimi Nüfus Müdürlüğü'ne geçirme imkanını bulamadım. Bu durumda, önümüzde yapılacak olan 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde ailece oy kullanamayacağız sonucu çıkmaktadır. İlçe seçim müdürlüğü ile görüştüm, bir şey yapamayacaklarını bildirdiler... Kaymakamlığa dilekçe ile durumu açıklayan bir yazı yazdım, fakat Kaymakamlığın da bu durumda yapabileceği pek bir şey yok... Oturduğum evde su, elektrik, telefon ve bu gibi tüm hizmetler sağlanmış durumdadır... Mülkiyet sahiplerince daire sisteme sokulmadığı sürece, benim gibilerin oy kullanmaları mümkün değil. Ülkemizde buna benzer ne kadar çok binalar olduğu düşünülürse, çok kimsenin bu haktan yararlanamayacağı veya yasal olmayan yollara başvuracağı düşünülmeli ve Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi yeniden gözden geçirilmelidir.. Bu sistem; henüz altyapısı hazırlanmadan uygulamaya geçilmiş olması nedeniyle, yukarıda sözünü ettiğim sakıncaları barındırmaktadır diye düşünüyorum. Ahmet Günal (Çubuk Noteri)