Enver Abi'nin vefatı, hepimizin yüreğini yaktı. Onları 36 yıl önce tanımış; her kritik mevzuyu sorar, tavsiyelerine tereddütsüz uyar, gönül rahatlığıyla yaşardım. Tanıdığım ilk gün gördüğüm tebessüm, sıcaklık, enerji vefatlarına kadar eksilmedi. Hayat kaynağımız, hocamız, her şeyimizdi. Üniversiteyi bitirdiğimde de danışmıştım, gazetemize yönlendirmişti. Mekan ve iş olarak onlara yakın olmak beni ziyadesiyle mutlu etmişti. Sohbetlerine gider, dünyanın kasvetinden sıyrılır, birçok hatalardan korunurduk. Kalbi insan sevgisiyle doluydu. Kalp kırmamayı, kimseyi üzmemeyi, kimsenin arkasında konuşmamayı her defasında tembih ederdi. "Ya hayır söyle, ya da sus" şiarını beyinlerimize kazımıştı. Bir defasında bir kişi kafa bulanıklığı oluşturacak bazı dedikodularda bulunmuştu. Sonraki gün Enver Abim beni çağırdılar, hayatım boyunca unutamayacağım şu muhteşem izahatta bulundular: "Başkasının kusurunu arkasından söylemek gıybettir. Gıybet büyük günahtır, bunu yapan fasıktır. Dinimizde fasıkın sözüne inanılmaz, şahitliği kabul edilmez..." Yazarlarla yapılan bir yemekli toplantıda her zamanki gibi çok güzel bir sohbet etmişlerdi. 90'lı yılların başı, o zamanlar terör sebebiyle çok kan akıyordu. Bir yazar arkadaşımız, "Enver Abi'nin bu konuşmasını doğu ve güneydoğuda naklen vereceksin, mesele çözülür" tespitinde bulunmuş, benim de inandığım bir gerçeğe parmak basmıştı. Enver Abi bir okuldu, her konuşması bir ders idi. Katıldığı bir haber toplantımızda anlattıkları da evrensel gazetecilik kurallarının temel taşıydı: "Osmanlı; Türk ve Müslüman olmayan tebasını gücendirmemek, kırmamak için müesseselerine Türk ve İslam ismini vermedi. İmparatorluk coğrafyasında yaşayan her ırktan, her dinden insanlar bu çatı altında kendilerini rahat hissederdi, devleti kendi devletleri olarak bilirlerdi. İslamiyyette 'kul hakkı, insan hakkı' var. Müslüman olmayanların da hakkı..." Her türlü ayırımcılığa karşı çıkardı. Bir görev değişikliği sonunda hafif bir burukluk yaşamıştım. Bir yemekte gelip sırtımı sıvazladılar, "seni seviyorum" dediler; dünyalar benim oldu, yeisten eser kalmadı. Her insan onlar için çok değerliydi ve bunu hissettirirlerdi. Enver Abi'yi anlatmak kolay değil; O bir baba, bir rehber, bir bilge, bir yıldızdı. Ülkemiz neyi kaybettiğini bir bilse... >> Samatya saldırganları huzur ortamını bozamayacaklar Son zamanlarda medyada yer alan, yaşlı ve yalnız Ermeni kadınlarına saldırı haberleri beni ve Samatya sakinlerini üzmektedir. Bu ülkede, bu semtlerde yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz. Kimisi çocukluk arkadaşımız, kimisi sıra arkadaşımız, bazıları kapı komşumuz olan bu insanlarla hep barış içinde yaşadık, bir ayırım yapmadık. Onlardan kötülük görmedik, semtimizin bir rengi olarak gördük, dostlukla yaklaştık. Her şeyden önce komşuluk hakkı bulunan bu insanlarla kimse aramıza nifak sokamaz. Hele bunlardan yaşlı ve savunmasız olanlara yapılan saldırılar, örf ve âdetlerimizle de bağdaşmamakta, insanlığa sığmamaktadır. Bu tür insanlık düşmanı, huzur bozucu davranış ve fiiller kabul görmeyecektir, hepsini telin ediyoruz. Semt sakinleri olarak, hepimizi üzen ve utandıran bu olayların faillerinin bir an önce yakalanıp, hak ettikleri cezaya çarptırılmalarını istiyoruz. Bu olayları da, vatanımız ve halkımız üzerinde oynanan bir oyun olarak görüyor, barış ortamını dinamitlemek isteyen bu şer odaklarının etkisiz hale getirilmesini bekliyoruz. Bu saldırılara maruz kalıp mağdur olanların ve yakınlarının üzüntülerini paylaşıyor, yüzyıllardır sürmekte olan barış ortamının bu insanlık dışı saldırılarla zedelenmeyeceğini, kimsenin buna gücünün yetmeyeceğini söylemek istiyoruz. Ayla Öztürk-Samatya/İSTANBUL >> "Polisin sıkıntıları"na Emniyet'ten açıklama 13.02.2013 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Polisin Sıkıntıları" başlıklı okuyucu mektubunda, Polis Memurlarının üniversiteyi bitirseler bile, emekli olduklarında diğer memurlar gibi 1/4 dereceden değil 3/1 dereceden emekli maaşı aldıkları ve ek göstergelerinin 3200 olduğu ifade edilmiştir. Konu ile ilgili olarak, Emniyet Genel Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nden gelen açıklama şöyle: "Polis Memurlarının ek göstergeleri 657 sayılı Devlet Memurları kanununda yer alan 'Hizmet Sınıfları İtibarıyla Unvan veya Aylık Alınan Derecelere Göre Ek Göstergeler' başlıklı Cetvel'de hüküm alınmıştır. 1984 tarihli 243 sayılı K.H.K. ile Devlet Memurları Kanununda yapılan değişiklik ile kadro derecesinin maaş derecesi üzerindeki etkisi kaldırılmıştır. Buna göre Polis Memurlarının 1/4 derecedeki ek göstergeleri 2200'dür. Diğer taraftan Polis Memurları da diğer hizmet sınıflarındaki memurlar gibi yüksekokul veya üniversite bitirdikleri takdirde, 1/4 dereceden emekli olabilmektedirler." >> Kıyafet serbestliği büyük zarar verebilir Kıyafet serbestliği bir felaketin başlangıcı olabilir. Bu, çocukların sorumsuzluğa, kural tanımazlığa itilmesidir. Adapsız, edepsiz, laubali bir hal almalarına vesiledir. Eğitimde disiplinsizlik, başıboşluk olamaz. Her ortamın düzeni kuralla başlar. Ağaç yaş iken eğilir. Çocukların eğitilmesini kurallar sağlar. Bu yanlıştan en kısa zamanda dönülmeli. Zaten kuralsız, eğitimsiz bir topluma dönüştük. Çocuklara bundan büyük kötülük yapılmaz. Bu olay; hastanelerde doktorların, hemşirelerin, hasta bakıcıların istedikleri kıyafeti giymelerine; askerlerin sivil kıyafetle görev yapmalarına; trafikte bütün araçların yolun her tarafından gidebilmelerine, kırmızı ışıkta durmamalarına benzer. Böyle bir durum düzenin, nizamın bozulması, kısaca felakettir. Bir vatandaş >> Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00