Üniversitelere girişte kılık kıyafet konusu yıllardır bizi meşgul ediyor. Bu mesele yüzünden okulunu bırakanlar olduğu gibi, tasını tarağını toplayıp Türkiye dışına çıkanlar var. Anayasa değişiklikleri yapıldı. Kanuni düzenlemeler yapılıyor. Yüksek mahkemelerin aldığı kararlar var. Bir kargaşadır, bir gürültüdür gidiyor. Avrupa ve Amerika'daki üniversitelerde başörtü yasağı olmadığı söyleniyor. Bizde de olmaması gerektiği ifade ediliyor. Bütün tartışmalar "izin vermek" çerçevesinde yapılıyor. Konunun can damarı belki de bu: "İzin vermek"... Üniversite kapısı ile kışla nizamiyesi, cezaevi kapısı, nükleer enerji santrali kapısı arasında bir benzerlik olabilir mi? Dünyanın bütün gelişmiş ülke üniversitelerinin girişlerinde bekçi veya güvenlik görevlisi göremezsiniz. Merak için veya başka bir gerekçe ile kampüse herkes rahatlıkla girebilir. Derslere misafir olarak katılabilir. Üniversite kapısından girerken hiç kimse "Dur hemşerim, nereye gidiyorsun? Kimliğini göster, bu kıyafetle giremezsin, geç şu odaya başını aç, öğrenci değilsen giremezsin" demez, diyemez. Üniversite kapısında bekçi veya güvenlik görevlisi olmaz. Sadece terör korkusu varsa her kurumda olduğu gibi X-ray cihazı ile metal ve patlayıcı kontrolü yapılabilir. Üniversiteye girişlerde "Şöyle mi girilir, böyle mi girilir" tartışması üniversite ruhuna aykırıdır. Dini simge, siyasi simge tartışmaları da fuzulidir. Yapılması gereken, üniversite kapılarındaki güvenlik görevlilerinin kaldırılması veya gerekiyorsa sadece X-ray cihazı ile silah ve patlayıcı kontrolüdür. Gelişmiş ülke üniversitelerinin kapılarında "güvenlik görevlisi, bekçi" yoktur. Bizdeki uygulama derhal kaldırılmalıdır. * ÖNDER (İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği) >>Gelişmemizin anahtarı madenciliktir Yer altı zenginliklerimiz anlatılır, bunları yeterince değerlendirmediğimiz söylenir. Zaten çıkardığımız yer altı zenginliğimiz olan madenlerimizin çoğunu da işlemeden ucuz fiyata satıp, işlenmişini çok pahalıya aldığımız sır değil. Yani bulabildiğimiz, çıkarabildiğimiz madenlerimizin çoğunu da gereği gibi değerlendirmiyor, zarar ediyoruz. 33 yıllık maden mühendisi olduğunu belirten Ayhan Ak da bu önemli gerçeğe dikkat çekiyor, ülkemizin gelişmesi için en önemli sektörün madencilik olduğunu belirtiyor, bazı tespitlerde ve uyarılarda bulunuyor: "Madencilik, 19 ve 20. yüzyıl boyunca, ülkelerin ve toplumların gelişme anahtarı olmuştur. 21. yüzyılda da bu süreç teknolojik gelişmeye de bağlı olarak devam etmektedir. Konunun biraz daha iyi anlaşılması için bildiğim bazı sektörlerden örnekler vereceğim. Seramik sanayii sektördeki 20 yıldan fazla olan tecrübelerimin sonucu iddia ediyorum, seramik sanayiinin temeli ham maddeciliktir. Çimento, cam ve diğer sanayi sektörleri için de durum aynıdır. Madencilik, ülkemizin gelişmesi için en önemli sektördür. Bu kanaate varırken, bir maden mühendisi olarak meslek şovenistliği yaptığımı zannetmeyin. Fiilen çalıştığım sektörlerde, bizzat yaşayarak bu kanaate vardım. Peki, madenciliğimizin içerisinde bulunduğu durum nedir? Maden Mühendisliği eğitimi yetersizdir. Jeoloji ve Jeofizik Mühendisleri ile iletişimimiz bozuktur. Maden Kanunu ve uygulaması temelden gözden geçirilmelidir. 1938 yılından kalma "zeytinciliğin ıslahı kanunu" gibi bazı mevzuat hükümleri, çapsız idari makamlarca, bazı durumlarda karşımıza çıkarılmamalıdır. Haksız mali uygulamalar önlenmelidir. Madencilik sektörünün önemi, sadece rezerv, üretim ve ihracat miktarlarına bağlı değildir. Katma değeri en yüksek sektör madenciliktir. Ülkenin bağımsızlığına ve yerli sanayinin gelişmesine en çok katkı sağlayan sektör de madenciliktir. Kimsenin gitmediği, insanların dağ başı olarak tanımladığı yerlere madenciler gidip, ciddi yatırımlar yapmaktadır. Bu sektörün mevcudiyetini koruyabilmesi, gelişmesini sağlayabilmesi ve ülkemiz için gerçekten kurtarıcı olabilmesi için, önce yetkililerin sektörümüze gölge etmemeleri şarttır. Sonra da bu sektörün öneminin bilincine varıp, önce enerji (elektrik ve motorin) kullanımında ÖTV'nin kaldırılması, hatta KDV'nin azaltılması lazım. Demir yolu ve liman problemleri çözülmeli, teşviklerle sektör desteklenmelidir. Bazı yabancıların desteğiyle madenciliğimiz aleyhine oluşturulan kamuoyu, bir şekilde önlenmelidir. Meslek örgütlerimizin daha bilinçli, daha aktif ve daha sonuç alıcı işlere soyunmaya niyetlenmeleri gerekmektedir." >>Bir telefon da mı açamayacağız? Biz emekliyiz, aldığımız cüzi maaşla zar-zor geçiniyoruz. Çocuklarımızı, ahbaplarımızı ziyarete gitmemiz biraz meşakkatli oluyor. Mecburen bu ve diğer ihtiyaçlarımız için telefonu kullanıyoruz. Geçen ay telefon faturamız 70 YTL olarak geldi. Bu meblağ bize fazla geldi ama bayram görüşmeleri diye sineye çektik, bütçemizi kıstık bunu ödedik. Bu ayki fatura da 70 YTL gelince çok üzüldük. Faturayı inceledik, bunun 30 YTL'si vergi. Çocuklarımıza eczacıya, doktora, sucuya, bakkala açtığımız telefon için bu kadar yüksek oranda vergi alınması, bizim gibi zor geçinen emeklilere haksızlık değil mi? Biz yaşlılar için zaruri ihtiyaç olan telefonu da mı kullanamayacağız? Lütfen zaruri ihtiyaçlarla ilgili maliyetleri düşürün, bunların fiyatlarını da makul bir seviyeye getirin. Bari dar gelirliler ve emekliler için ayrı uygulamaya gidin. Bu gidişle telefonumuzu da kapatmak zorunda kalacağız... * İsmi mahfuz-İSTANBUL >>TİCARİ ARAÇ SAHİPLERİ VE SÜRÜCÜLERİ DİKKAT! Psikoteknik Belgesi'ni aldınız mı? Bugünden itibaren (10.03.2008) Karayolu Taşımacılık Faaliyetleri Kapsamındaki Sürücüler; (uluslararası ve yurt içi yolcu ve yük taşımacılığı yapan; kamyon, kamyonet, otobüs ve minibüs kullanan ticari araç sürücüleri) Psikotektik Belgesi olmadan araç kullanamayacaklardır. Yapılacak uygulamalarda, Psikoteknik Belgesi bulunmaması durumunda; firma aracı ise firmaya ve sürücüye cezai işlem uygulanacaktır. İlgili sürücülerin bir an önce bu belgeyi almaları gerekmektedir, aksi halde işlerini kaybedebilirler. Psikoteknik değerlendirme, sürücülerin sahip oldukları güvenli araç kullanmalarını sağlayan zihinsel ve psikomotor yetenek ve becerilerinin düzeyini, psikometrik kriterlere uygun standart ve bilgisayar destekli test sistemlerinin kulanılmasıyla ölçülmesidir. Sistemde zihinsel ve psiko-motor becerilerin yanı sıra,"kişilik testleri" ile sürücüler araç kullanmaya ilişkin sürücü davranışları, becerileri ve kişilik özellikleri açısından da değerlendirilmektedir. Test sonuçları, testi alan kişinin özelliklerini taşıyan (yaş, cinsiyet, eğitim gibi) norm grupları ile karşılaştırılarak, sürücülük yetkinliklerinin düzeyi hakkında bir sonuca varılır. 25.02.2004 tarih ve 25384 sayılı resmi gazetede yayınlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliği 60. maddesi 'e' bendine göre, profesyonel sürücülere Psikoteknik değerlendirme yapılmaktadır. Aynı yönetmeliğin 73'üncü maddesine göre bu değerlendirmeyi yaptırmayan sürücüleri çalıştıran firmalar için 5 ihtar ve 540 YTL para cezası ve 50 ihtara ulaşırsa yetki belgesinin iptali ile ceza şartları belirtilmiştir. Ehliyet fotokopisi, kimlik fotokopisi, üç adet vesikalık resim ile ilgili yerlere müracaat edilebilir. (Daha fazla bilgi için www.kugm.gov.tr adresine bakılabilir...)