Dünyanın en kaliteli 500 Üniversitesi ile "World's Top Universites" adlı çalışma sunuldu. Listede Türkiye'den İstanbul, Sabancı, İTÜ, Bilkent ve Çukurova Üniversiteleri var. Dünya sıralamasında 500 içinde 5 Türk üniversitesi bulunması anlamlı, kendilerini kutluyorum, ancak neye göre ve hangi kriterlere göre bu sıralamayı yaptığının belirtilmemesi beraberinde şüpheleri de getirmiştir. Amerikan Newsweek dergisinin gündeme getirdiği yüksek öğretimdeki global yarış başlıklı yazıda "sıralamanın ABD'den THES (Times Higher Education Supplement) ve Çin'den Shanghai Jiao Tony University'nin yaptığı sıralamalara uzmanlardan alınan görüşlerin eklenmesiyle dünyanın en prestijli ve kaliteli 500 üniversitesi belirlendi" denilmektedir. İspanya'nın Milli Araştırma Konseyi'nin (CSIC) üniversiteler üzerinde yaptığı "Webometrics Dünya Üniversiteler Sıralaması" sonuçlarına göre ise, Bilkent ve ODTÜ kıl payı sıralamanın sonlarında ilk 500'de yer alabilmişlerdir. ABD'de öğrenci değişim ticareti yapan bir sitenin ötesinde, kendi gerçeklerimiz ile yüzleşerek gerçekten bilim yapan bir üniversite olarak yerimizi kendimizin belirlemesi gerektiğini düşünüyorum. Başkasının beni nasıl gördüğü önemli, ancak benim gerçekten kendimi nasıl gördüğüm daha önemli. Herkesten önce aynanın karşısına geçip kendim ile yüzleşmem gerekiyor. Ciddiyeti ne olursa olsun, sonuçta 5 üniversitenin dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında adının geçmesi sevindirici. Kurumsal destekten çok, üniversitelerde çok sayıda bilim adamının yoksulluk sınırında maaş almalarına rağmen, bilim yapma konusundaki çabalarının yansımaları sonucu ülkemiz üniversiteleri kendilerini uluslararası alanda kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. Türkiye Dünyanın en büyük 21. ekonomisi ve 17. büyük nüfusa sahip belirli konularda ağırlığı olan bir ülkedir. Geçmişinde önemli bir imparatorluk bulunuyor, büyük orduya ve askeri tecrübeye sahip, dünyanın önemli bir coğrafyasında bulunuyor. Ancak eğitim kalitesi, ürettiği değerler yönünden az gelişmiş ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Bilimsel makale üretme sayısı bakımından ilk 20 sırada yer almamıza rağmen (son üç yılda da geriliyoruz) dünya bilim makalelerine katkımız %1'in altında. Ülkemiz adresli makalelere yapılan atıf sayısı ise daha da düşük düzeydedir. Bugün ilk 500 sırlamasına girip de yarın oradan çıkarılmak zor ve kötü bir imaj oluşturur. Bundan sonra Anadolu tabiri ile "attan inmek" daha da zor olacaktır. Kendimizi daha iyi yerlere ve ileriye taşımak için daha çok nitelikli ölçütleri olan, bilime ve liyakate dayalı ciddi bir çalışmaya girmemiz gerekir. Türkiye'nin yeri ilk 100 üniversite arası olmalı. Dünyadaki en iyi üniversitelerinin ilk 500 üniversite sıralamasında zar zor giriyor olması açıkçası üzücü. En azından ilk 100 sıralamasında bir veya iki üniversitesinin bulunması beklenir. Türkiye'deki bir üniversitenin ilk 100 sıralamasında olması da doğal karşılanır. Ancak bugünkü üniversite profili, şartlar ve alt yapı imkanları buna elvermiyor. Üniversite öğretim üyesi (özellikle Ar-Gör ve Yarımcı Doçentler) ve çalışanı bugün açlık sınırında maaşla yaşamak zorunda bulunmaktadır. Ülke olarak bu konuyu siyaset üstü bir anlayışla ele alıp, kendimize yakışır yere gelmek için ne yapacağımızı ve ne tür tedbirler almamız gerektiğini belirlememiz gerekir. Ülkemizde halen uluslararası nitelikte bilim insanı bulunmaktadır, çok sayıda bilim insanı da Türkiye'deki yetersiz ortamdan dolayı beyin göçü ile yurtdışına çıkmıştır. Konunun yeniden ele alınması ve ülkemize yakışır bir durum ile dünyadaki yerimizi almamız sağlanmalıdır. > Prof. Dr. İbrahim Ortaş Metrobüs için bir öneri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na; Topkapı istikametine gitmek için Metrobüs'ün Avcılar'daki ilk durağına gittim. Sabah 8 civarında, ortalık miting alanı gibi idi. Gelen araç anında tıklım tıklım doluyor ve gidiyordu. Trafiğe takılmadığı için, herkes haklı olarak Metrobüsü tercih ediyor. İhtiyacı tam karşılamasa da, bunu düşünen ilgililere teşekkür borçluyuz... Binbir zorlukla gelen bir araca binebildim. Aracımız yola koyuldu. Yol boyunca, duraklarda yığılmış, gelecek Metrobüsü bekleyen yolcular vardı. Ama şoförümüz haklı olarak durmadı, içerisi tıklım tıklım doluydu çünkü. Kalabalıklara bakılırsa, önceki araçların da durmadığı anlaşılıyordu... O duraklarda bekleyenler adına üzüldüm. Acaba, arada bir bazı araçlar ilk duraktan hiç yolcu almadan yola çıksa, diğer duraklardaki vatandaşları alsa iyi olmaz mı? Hiç olmazsa sabah ve akşam saatlerinde böyle bir tedbir alınamaz mı? > Bilal Aydın Diyanet bu uyarıları dikkate almalı 15 yıl önce Hac yaptığımdan, tekrar gitmeme izin verilmiyordu. Bu yıl kadınlar için yakınına izin verildi. Ben gitmedim, küçük oğlumu annesi ve ninesiyle gönderdim. Ömrümüzce, kadının yalnız 104 km yol gidemeyeceğini dinledik, bunun dinen caiz olmadığını öğrendik. Şimdikiler bunu değiştirmenin çabasını veriyor... Her yıl zam yapılıyor. Eski ve yeni TL beğenilmiyor, dolar bile kabul edilmiyor, euro istiyorlar... Hacılara sadece 3 farz yapmada yardımcı olunuyor, diğer zamanlarda herkes kendi başına bırakılıyor. Halbuki bazı ülkeler bu işi çok iyi organize ediyor, vatandaşlarının her anını değerlendiriyor, gidilmedik mübarek mekan bırakılmıyor... Gidilen yerlerle ilgili doyurucu bilgiler bile verilmiyor... Hac zengin işidir, denerek pahalı tutuluyor, komşu ülkelerin ödediğinden çok fazla para alınıyor. Bazı gereksiz ekstralarla bu fiyatlar arttırılıyor. Seçilen oteller genellikle uzak, yürüyerek ilgili yerlere gidilemiyor. Kabe-i muazzamada Hacer-ül Esved'e yakın olmanın dokunmanın mümkün olabileceği gece yarılarında oralara ulaştırma imkanları sağlanmıyor... Perhizli hacılar çoğunlukta olmasına rağmen, aynı yemek herkese mecburi kılınıyor. Birçok hacı, yiyemediği yemek için para ödüyor... > Tahsin Koloğlu - SAMSUN Başkan adayları deprem reçetelerini açıklamalı Geo Hazards International (GHI) organizasyonunun Birleşmiş Milletler Teşkilatının (UN) desteğiyle 2001 yılında yaptığı araştırma yayınlandı ve deprem riski açısından dünya ligi açıklandı. Araştırma 6.0 Richter ölçeğinde bir deprem esas alınarak gerçekleştirildi. 20 şehri kapsayan listede Katmandu'dan sonra 2. sırayı 55.000 ölüyle İstanbul aldı. İzmir, San Salvador ve Mexico City 11.500 ölü ile 7. sırayı paylaştı. Yapılan karşılaştırmada ülke gelişmişliğinin deprem hasarını azalttığı gözlendi. Listenin hazırlanmasında 6 parametre kullanıldı: a) Bina dayanıksızlığı, b) Yer kaymaları, c) Yangınlar, d) Arama kurtarma gücü, e) Yangınla savaşım gücü, f) Can kurtarıcı tıbbi imkanlar. Korkutucu listede ilk 10 şöyle: Katmandu 69.000 ölü, İstanbul 55.000 ölü, Delhi 38.000 ölü, Quito 15.000 ölü, Manila 13.000 ölü, İslamabad 12.500 ölü, İzmir 11.500 ölü, San salvador 11.500 ölü, Mexico City 11.500 ölü, Cakarta 11.000 ölü... Deprem Riskinde bir Gümüş Madalyamız var. Netice-i kelam: İstanbul'a, İzmir'e Başkan adayı olacak zatlar deprem reçetelerini halka açıklamalı. > Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp (Mimar - Kentbilimci) Çalışma süreleri radyasyon riskine göre ayarlansın Sağlık Bakanlığı'na; Daha önce de Röntgen Teknisyenlerinin sıkıntılarının ilgililere ulaştırılmasında ve iş bulmamızda katkınız olmuştu. Bunun için teşekkür ederiz. Çok önemli bir konuyu daha sizin aracılığınızla kamuoyuna ve Sayın Bakanımıza duyurmak istiyoruz. Bizler radyasyon riski altında çalışmaktayız. Bu konu ile ilgili alınmış mahkeme kararlarına rağmen, çalışma sürelerimizin 5 saatten 9 saate çıkarılmasını anlamakta güçlük çekmekteyiz. Lütfen içinde bulunduğumuz riskler de gözönüne alınarak karar verilsin... Bu işleri çok iyi bilen Sayın Bakanımız'ın bizi iyi anladığını biliyor, bu yönde bir karar verileceğini umuyoruz... > Röntgen Tekniker ve Teknisyenleri