Üniversitelerimiz ne kadar başarılı?

A -
A +

11 gün önce Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) yapıldı, yüzbinlerce genç bir yüksek öğrenim kurumuna girmek için ter döktü. Yine de bunların büyük bir kısmı elenecek... Gençlerimizin, uğrunda bu kadar ter döktükleri, istikballerinin kurtuluş çaresi olarak gördükleri üniversitelerimizin başarı seviyeleri ne durumda? Şanghay Jiao Tong Üniversitesi, son 4 senedir dünyanın en başarılı bulduğu üniversitelerini sıralamaya tabi tutuyor; 2006 senesine ilişkin dünyanın en başarılı beşyüz üniversitesini de bu ay içinde açıkladı. ABD'den Harvard Üniversitesi beş daldan dördünde dünya birincisi; mühendislikte ise MIT (Massachussets Institute of Technology) birinci geliyor. İlk 500'e Kuzey ve Latin Amerika'dan 196 (ABD'den 167 üniversite), Avrupa'dan 207 (İngiltere'den 43, Almanya'dan 40, İtalya'dan 23, Fransa'dan 21, İspanya'dan 9, nüfusu dört milyon olan İrlanda'dan ise 4 üniversite), Asya-Pasifik bölgesinden 92 (sadece Japonya'dan 32) ve Afrika'dan 5 (4'ü Güney Afrika, biri Mısır) üniversite giriyor. Tahmin edileceği gibi, bu seneki sıralamaya da hiçbir üniversitemiz girememiş. Zaten farklı bir durum beklemek bilime saygısızlık olur. Bilimsel çalışma yerine, tamamen rejim tartışmalarına odaklanmış, her siyasi olayda adeta bir siyasi parti edasıyla tavır belirleyen, şekilcilik, giyim-kuşam üzerinde bu kadar duran bir heyetin yönlendirdiği yüksek öğretimimizden başka ne beklenirdi? Bilimin gelişeceği özgür ortam olmazsa, bilim adamları bile sırf ideolojik sebeplerle üniversite dışına atılırsa bir yere varılabilir mi? Türk milletinin, bu fakir halkın ödediği vergilerle kurulmuş o güzide kuruluşlar bu halde mi olmalı? Kalkınmamızın, gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmamızın, çağdaş demokrasiye geçmemizin dinamizmini gösterecek, öncülüğünü yapacak bilim yuvalarımız böyle olmamalıydı. Türk milletine yapılacak en büyük iyilik, bilim yuvalarını bir an önce ideolojik saplantılarından sıyrılmamış kişilerden kurtarmak olacaktır. > Silah uzmanı 6 seçkin mühendise ne oldu? Ankara Pursaklar'da ölü bulunan Hüseyin Başbilen'in yeğeniyim. ODTÜ Petrol Mühendisliği öğrencisiyim. Hüseyin Başbilen, mezun olduğundan itibaren, yurtdışından birçok iş teklifi almıştı. O, Aselsan'ı tercih etti. En son üzerinde çalıştığı tank projesinden önce, TSK'nın hâlâ kullandığı gece görüş dürbününü geliştirmiş, kanas silahları üzerine de uzmanlaşmıştı. Singapur, Amerika, Almanya, Kanada ve daha birçok ülkeye, projelerini anlatması için davet edildi. Hüseyin abim, öldürülmeden önce Amerika'ya, üzerinde çok çalıştığı projesini sunmak için gitmiş ve apar-topar geri dönmüştü. Genelkurmay'da sunum yapacağı günden önceki gece kendisinden haber alınmamaya başlandı. Amcam eve gittiğinde, Hüseyin abimin hiçbir zaman yanından ayırmadığı telefonunu evde bıraktığını görmüş ve aramaya başlamıştı. Savcılık, ilk başlarda ölümün kesinlikle intihar olmadığını söylüyor, sonra durum değişiyor; bütün çabalarımıza rağmen, olay dosyası 6 ay içinde, "intihar" diye kapanıyor... Bir yıl içerisinde, aynı alanlarda çalışan 6 seçkin mühendis garip ölümlerle ortadan kayboluyor. Sadece "acımız büyük" denmekle yetiniliyor... Birilerinin bu esrarengiz ölümleri daha detaylı şekilde araştırması gerekmez mi? > Alev C. > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.