Üniversiteye giremeyenler için çözüm üretilemez mi?

A -
A +

1 .5 milyon genç bir üniversiteye girmek için imtihana girdi. Fakat bunların az bir kısmı bir okula yerleştirilebilecek, kalanı ise sokakta kalacak. Önceki yıllarda boşta kalanlar da hesaba katılınca durumun vahameti iyice ortaya çıkıyor. Bu işin sorumluları problemi çözmek için ne yapıyor? Gençlerimizin kılık-kıyafetleri ile uğraşmak yerine bir çözüm üzerinde çalışılamaz mı? En azından okuyucumuz Necdet Akman gibi vatandaşları dinleyemezler mi? "Gençlerimizi en tehlikeli dönemlerde sokaklarla başbaşa, nahoş olayların kucağına mı terk edelim? Gelin, puanlarına bakılmadan, üniversiteye giremeyen gençlerimizin tamamı için, tüm üniversitelerin bünyelerinde Açık Öğretim Fakülteleri kuralım ve kayıt imkanı tanıyalım. Kitap ve diğer kitle iletişim araçlarından yararlanarak da bu eğitimi vermek mümkün. Üstelik masraflar da minimum düzeyde olacak. Ayrıca, bu gençlerin meslek edinmeleri için beceri kursları açılsın, hayata kısa sürede adapte olmaları sağlansın." Buna benzer başka çözümler de düşünülebilir. Ama bunca genci sokaklarla başbaşa bırakmanın ne büyük bir cinayet olduğunu düşünmenin zamanı geldi sanırım... Bu ne biçim anlayış? Bir Pazar günü sabahı, çoluk çocuk arabamızın arkasına koyduğumuz portatif masa ve sandalyelerimizle Maltepe Sahili'ne piknik yapmaya gittik. Sahilde güzelce düzgün bir şekilde masamızı kurup, kahvaltı ediyorduk. Diğer taraftan, klasik piknik kültürü ile, yani battaniye, gaz ocakları, mangallarla gelen bir sürü insan vardı. Bizden başka bir aile daha bizim gibi portatif masası ile gelmişti. Daha sonra üniformalı 2 görevli, Büyük Şehir Belediyesi'nin talimatı gereği, bu şekilde piknik yapmanın yasak olduğunu, sandalye ve masa koyamayacağımızı söyleyerek, toplanmamızı tebliğ ettiler. Ben de diğer şekilde battaniye, pijama altı piknik yapanları gösterdiğimde, onun için bir talimat olmadığını söylediler. Demek klasik piknik yapmak serbest, biraz daha düzenli ve göze hoş gelir şekilde piknik yapmak mahzurlu. Hem de AB'ye aday adayı olmaya kalktığımız şu günlerde. Buna anlam vermek gerçekten çok zor. Nasıl bir anlayıştır bu. Güzelliğe yasak, alaturkalığa serbest. > Sermet Gezgin - İSTANBUL Durumumuz hiç mi düşünülmüyor? Ben, İsteğe Bağlı SSK Primi ödeyen bir vatandaşım. Nisan 2003'te 66 000 000 TL, Mayıs'ta 79 500 000 TL, Haziran 2003'te 117 000 000 TL,Temmuz 2003'te ise 137 500 000 TL prim ödememiz gerekiyor. Yeni yapılan düzenlemenin, vatandaşın adalete olan güveninin tazelenmesi ve adaletsizliklerin, yolsuzlukların ortadan kalkması için yapıldığını savunan Sayın Bakanların, herhalde Türkiye'de olumsuzlukların tek sebebi olarak keşfettikleri kesim, İsteğe Bağlı SSK'lılar... Sağlık kurumlarındaki yolsuzluklar, bunca yıl yapılan şaibeli alımlar herhalde sağlıktan bile yararlanamayan insanların üstüne kaldı gibi... > Yusuf Ertan-Çarşamba/SAMSUN İsteğe Bağlı Sigortalıların mağduriyeti giderilsin Önceki hükümetler döneminde SSK ve Bağ-Kur'lular için kolaylıklar getirildi. Biz "İsteğe Bağlı Sigortalılar" ise unutulduk. Bu mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz... > Rüştü Conkara - ADANA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.