Birkaç gün önce Şanlıurfa'da elegeçirildiği bildirilen "uranyum" olayıyla ilgili iki kişinin isimlerinin açıklanmadığı haberleri yer aldı. Bu haberin, İngiltere Başbakanı Tony Blair'in Avam Kamarası'nda açıkladığı, Irak ile ilgili "Kitle İmha Silahları Raporu"nu açıkladığı günlere denk gelmesi düşündürücüdür. Hatırlanacağı gibi, o raporda, Saddam Yönetimi'nin nükleer silah yapımı için karaborsadan radyoaktif madde temin etme çabası içinde olduğu belirtiliyordu. Şanlıurfa'daki olay, sanki muhtemel Irak operasyonunun haklılığını ispatlama çabasına yeni bir örnek gibi idi. İlgili devletlerin istihbarat teşkilatlarının maharetlerini düşününce, bu olayın da bir provokasyon olabileceğini düşünmeden edemedim... Düşünebiliyor musunuz, böyle şüpheli bir madde tam da Irak sınırına yakın bölgede ele geçiriliyor... Peki, Irakta bulunduğu iddia edilen kitle imha silahları İsrail'de yok mu? İsmail Kapan'ın da belirttiği gibi, "uygar ve demokrat Batı" neden İsrail'in elindeki kitle imha silahları için sesini çıkarmaz? Bu çifte standardı dünya ülkelerine ve Birleşmiş Milletler'de anlatmak benim görevim mi? Türk Bürokrasisi ve Dışişleri Bakanı ne güne duruyor? >İsmi Mahfuz - İZMİR Bakanlarımıza teşekkürler... Milli Eğitim Bakanımız'a ve Maliye Bakanı'na bize verdikleri 5 bin kişilik öğretmen kardosu için teşekkürler... Ama bizi şimdi de başka bir düşünce aldı; acaba yeni başvuru yaptırılacak mı? Bakanlık, bekleyenlere öncelik tanınacağını belirtmişti. Ama gözardı edilen başka bir gerçek de var: 1999, ya da 2000 yılında başvuruda bulunanlardan, hayatını kaybedenler, kadrolu başka işlere yerleşenler, özel sektörde iş bulanlar, yurtdışına çıkanlar, iş kuranlar var mı? Bunun tespiti uzun zaman alır. Yanlışlıklar yapılabilir... En mantıklısı, yeni başvuruların alınması ve ardından da puanlara ve mezuniyet tarihlerine bakılarak, önceki mezunlara öncelik verilmesi... Umarız Bakanımız Sayın Necdet Tekin doğru bir karar verir ve bizler için de gerekli açıklamalarda bulunur. Sayın Bakanımız'ın Fen-Edebiyatlılar için verdiği sözlerin de takipçisi olacağız... > Murat Gedik Fransızca ve Almanca mezunları uygulamayı bekliyor Milli Eğitim Bakanlığı'na; Sayın Bakanımız TGRT'deki bir programda, Fransızca ve Almanca bölümlerinden mezun olmuş öğretmen adaylarının 40 kredi karşılığı, İngilizce öğretmeni olabileceklerini söylemişti. Bu doğrultuda, YÖK'e yazı gönderildiği de açıklanmıştı. Fakat bu sözler sanırım yerine getirilmedi. Çünkü böyle bir uygulama Atatürk Üniversitesi'nde yok. Fransızca ve Almanca bölümlerinin bulunduğu üniversitemizde, Milli Eğitim Bakanı'nın açıkladığı uygulamanın olmasını istiyoruz. > Erdal Akkoyun (K. Karabekir Eğ. Fak.) - ERZURUM Bize kim destek olacak? Bugünlerde sıkça rastladığım yazılardan birinde yine Fen-Edebiyat Fakültesi mezunu bir kardeşimin yazısıyla karşılaştım. Sizlere de teşekkür ediyordu, Fen-Edebiyat Fak. mezunlarına verdiğiniz destekten ötürü. Ben de bir Eğitim Fak. öğrencisiyim ve soruyorum size, peki bize kim destek olacak? Kimsenin ekmek parasında gözümüz yok, ama bizim hakkımız ne olacak? Arkadaşlar KPSS puanlarının yüksek olduğunu kendi ağızlarıyla söylüyorlar. Ama biliyoruz ki biz okullarımızda iyi bir eğtimci olmak için uğraş veriyorken, bu arkadaşlar o sınava birkaç senedir hazırlanıyorlar ve bizlerle dalga geçercesine, "biz bekledik siz de bekleyin" diyorlar. Böyle bir şey yok ki. Sizler bölümlerinize 160-170 ÖSS puanlarla girerken, bizler 180-210 ÖSS puanlarıyla bu bölmlere girdik. Biz eğitimci olarak, 4-5 sene bu işin formasyon ve stajını gördük. Bu kadar kolay değil, siz de bekleyin. Çünkü, gerçek hak sahibi işsiz kalırken, bir başkasınınn bu görevi yapması, bundan önce olduğu gibi, eğitim sistemimizi geriye götürür. > Murat Çakır