Fındık üreticilerinin feryadını duymayan kalmadı. Bu köşede de birkaç defa vermiştik. Son protesto yürüyüşü ile işin ciddiyeti daha da iyi anlatılmış oldu. Fiyatların iyice düşmesi ile, ekmeğini fındıktan kazanan birçok aile mağdur olmuş durumda. Peki bu durumun sorumlusu kim? Yıllarca, destekleme alımları adı altında siyasi icraatlarda bulunuldu. Yüksek fiyatlarla alınan çaylar, tütünler depolara sığmadı, yakıldı. Oy potansiyeli yüksek olan çiftçinin ürünlerine, hesaba-kitaba sığmayan fiyatlar verildi. Hatta "kim ne veriyorsa benden 5 fazla" denerek, açık pazarlıklar da yapıldı. Oy uğruna, görülmemiş maskaralıklara, sorumsuzluklara şahit olduk. Birileri bizim paramızla oy satın aldı. Ödenen paralar hepimizin vergileriyle toplanmıştı. Destekleme alımlarının çoğunda sadece bu mantık vardı. Birilerinden vergilerle toplanan paralar, politikacılar eliyle birilerine aktarılıyordu... Devlet hazinesi milletin malıdır, onda bütün vatandaşlar pay sahibidir. Fındıkçı, tütüncü, çaycı, pancarcı, buğdaycı gibi; domatesçi, soğancı, patatesçi, elmacı, kayısıcı, portakalcı, limoncu da pay sahibidir. Hayvancılıkla geçinen vatandaş da aynı oranda hak sahibidir. Birilerinin desteklenip, başkalarının unutulması hakka, hukuka aykırıdır. Verilecekse, bütün çiftçlere, bütün üreticilere aynı şekilde destek verilmelidir. Birileri, Avrupa'da çiftçiye yapılan destekleri sık sık dile getiriyorlar; ama orada işsiz vatandaşa da geçinecek kadar para verildiği, tatminkâr miktarda çocuk yardımı yapıldığı, emekliyi geçindirecek maaş verildiği de hatırlatılmalı. Yani, bütçe kaynaklarını ilgili herkese destek için kullanıyorlar, bir kesimi kollayıp, diğerlerini unutmuyorlar. Bizim de kaynaklarımız yeterliyse, bütün vatandaşlara, bütçenin imkânları doğrultusunda yardım yapılmalıdır. Evine ekmek götüremeyen işsiz vatandaştan daha mağdur kim olabilir ki; en büyük yardım bu kesime yapılmalıdır... Bütçemizin bütün bunları karşılamaya yetmediği ortadadır. O zaman daha gerçekçi olmamız gerekmez mi? Politikacılar, meslek odaları, birlikler bu konuları istismar etmemeli, üreticinin iyi niyeti suiistimal edilmemelidir. Çiftçiye destek için kurulmuş birlikler, odalar bütün enerjilerini sadece Hazine'den alacakları payları arttırmak için harcamamalılar. Alternatif ürünler, yeni pazarlar için de çaba sarf etmeliler. Üretici de temsilcilerini bu kıstasla seçmeli, ürün fiyatı için belirleyici unsurun "pazar" olduğunu unutmamalı... >>> Yurdun en ücra köşelerine gitmeye talibiz, gönderen yok! Sağlık Bakanlığı'na; Ben Diş Hekimiyim. Sağlık Bakanlığı'nın 3-4 ayda bir yapmakta olduğu doktor alımı için 3 defa müracaatta bulundum. Şırnak, Hakkari dahil, yurdun her köşesinde çalışmak için gönüllü olduğumu belirttim. Ama hiçbirinde tayinim çıkmadı. Sayın Bakan, doktor bulamadığından şikayetçi; biz doktor değil miyiz? Adım başı sahte Diş Hekimi olduğu sık sık belirtilir. Bizim gibi talepte bulunan hekimlere görev verilirse o sıkıntı biter. Ayrıca, her defasında 7-8 evrak isteniyor, götürüp Bakanlığa teslim ediyoruz. Kuradan ismimiz çıkmayınca da tekrar gidip o evraklarımızı alıyoruz. Bu da hem vakit, hem iş, hem de maddi kayıplarımıza yol açıyor. Bunun yerine, kuradan isimler çıktıktan sonra bu evraklar istense daha iyi olmaz mı? Birçok kişi gereksiz işlemler yapmamış olur... > İsmi mahfuz bir Diş Hekimi ------ Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00