Uymayacaklarsa neden yemin ediyorlar?

Televizyonlarda ilaç yazma rezaletlerini seyredince hem utandım, hem de iş meydana çıktı diye sevindim. Ben yıllardır Bursa SSK'da çalışıyorum, size konumumun ne olduğunu yazmayacağım. Burada olanlardan hep nefret ettim, kime ne dediysem fayda etmedi. Televizyonda çıkanların eksiği var fazlası yok. Sadece nataşalar değil, evler, arabalar, Amerika gezileri, bilgisayarlar, daha neler neler... Sadece doktorlar mı, ya personel; evleri eczane gibi. Serumlardan, şırıngaya, haplara kadar, ne ararsan var. Buralara baskın düzenlense sanırım SSK'nın ihtiyacı olan bir yıllık ilaç ortaya çıkar... Hısım akrabalarını bedavaya, çeşitli numaralarla, değişik kağıtlarla ameliyat etmeler; Ali'nin kartıyla Veli'yi, Veli'nin kartıyla başkasını... Bunlar batmamızın nedenleridir. Allahtan korkmuyor, kuldan utanmıyorlar, birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Bu ne biçim yemin... Muayenehanesine gidip 30-40 milyon vermezsen, doğru-dürüst bakılmıyor... Sayın Yaşar Okuyan'dan rica ediyorum, peşini bırakmasın. Yalancılara ve sahtekarlara fırsat vermeyelim, lütfen, lütfen... ¥ İsmi Mahfuz - BURSA Böyle tedavi mi olunur? 4.12.2001 günü sabah oturdum telefonun başına, başladım tuşlara basmağa. Aradığım telefon 0224 234 91 91 numaralı Bursa SSK Hastanesi'nin randevu servisi. 3-4 saatlik bir mücadeleden sonra randevu almayı başardım. Ertesi gün randevu saatinde polikliniğin kapısındaydım, saatler önce gelmiş bir yığın insan ile birlikte... Saat 13.30 oldu, doktor yok, 13.45'te yine doktor yok. Saat 14.00 doktor hâlâ yok. Soruyoruz, doktor 11.30'da gitmiş, gidiş o gidiş... Hemşire hanıma soruyoruz, onun da bizden farkı yok. Sinirlendik tabii. Yanımda bir anne 8 yaşındaki kızıyla oturuyor. Kız eve gitmek için annesine yalvarıyor. O kadar yorgun düşmüş ki, küçücük haliyle o bile burada iyileşemeyeceğini anlamış. Birkaç kişi Başhekim Yardımcısına gittik. Durumu anlattık, o da telefona sarıldı, doktoru aramaya başladı (bu ilgi için teşekkür ederiz). Bize "siz gidin, müfettiş varmış, o yüzden gelememiş, hemen gönderiyorum" dedi. Aşağıya indik, doktor da geliyor. Muayene başladı, bir ara doktorun yükselen sesi duyuldu, bir vatandaşa bağırıyordu. Sıra bana geldi, girdim içeri; 2 adet asık surat. Doktor "otur!" dedi, oturdum. Şikayetimi anlatma gereğini duymadım. Detaya girmeden, sadece bademciklerimden şikayetimin olduğunu söyledim. Boğazıma baktı, reçete yazdı ve hemşirenin önüne fırlattı. Hiçbir yorum, açıklama yok! Büyük bir üzüntüyle çıktım. Doktorluk bu olmamalıydı... ¥ Sevim Akyıl Şahin - BURSA Duyuracağız sesimizi Umut dünyasında, DMS'yi kazandık. Büyüklerimizin ağzından çıkan güven dolu sözlere inandık, bekledik. Beklerken kriz çıktı, onun da faturasını ödemeye başladık, bekleyerek. Sanki krizi biz çıkarmışız gibi, faturası da bize ödetiliyor. Ama şunu bilsinler ki; bu kazanılmış haklarımızı savunmasını da biliriz. Hayatımızdan çaldıkları zamanın hesabını sorarız, Ta ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar giderek. Maddi ve manevi olarak yıpratıldık, zamanımız çalındı, biz gençlerden ne kasıtları vardı ki... Zaman zaman çevremizden de dalga geçenler oluyor; "devletin paraya ihtiyacı varmış, yeni bir sınav yapacakmış" diye... Yetkililer sesimizi, tepkilerimizi duymuyor. Varsa yoksa IMF. Bakalım IMF sandıkta sizi kurtaracak mı? Adam kayırmacılığın önüne geçmek için bu sınavı tertiplediklerini söylemişlerdi. Binlerce gencin iki yıldır neler çektiklerinden, yaşadıkları bunalımdan haberleri yok. AİHM'ye kadar yolu var... ¥ Erol Duman, Ümit Sevinç, Sevda Akdağ, Yıldız Vural - İSTANBUL Kütüphaneye bilgisayar Dostların sayesinde ulusal bir anlam kazanan Hacınuhlu Köyü Kütüphanesi etkinlikleri çerçevesinde, bir de bilgisayar kampanyası başlatmış bulunmaktayız. Dostların desteği bize güç katacaktır. İrtibat adresi: hacinuhlukoyu@hotmail.com, www.hacinuhlukoyu.cjb.net ¥ Mehmet Ceylan Hacynuhlu Köyü - Mut / MERSİN