Vatandaşın uyarılarını yabana atmayın

A -
A +

Hükümetler elbette halkı memnun etmek ister, buna yönelik icraatlarda bulunur. Çünkü o makamlara halkın verdiği oylarla gelinmiş, bu gerçek gözardı edildiğinde, takip eden ilk seçimde cevabını sandıktan alır. Yakın tarihimizde bunun birçok acı örneği bulunmaktadır. Ama iktidarları zamanla bazı insanlar çevirir, izole eder. Halkın gerçek nabzı, istekleri duyulmaz, hissedilmez. Yetkililer bunu aşmak için halkın arasına karışmaya yeltenir, ancak bundan da gereken faydalar sağlanmaz... Bu bakımdan vatandaştan gelen uyarıların, isteklerin, tavsiyelerin yöneticiler için çok önemli olduğunu düşünüyor, ileriyi gören yetkililerin bunlar üzerinde durup düşüneceğini sanıyorum. İşte bu tür bir mektup da Adem Ermiş'ten: "Ekonomik alanda bir canlanma göze çarpıyor, bunu takdir ediyoruz. Ancak, bu canlanmanın, düşük düzeyde maaş alanlara yansıtıldığını söyleyemiyoruz. Bir vatandaş olarak benin ve konuştuğum birçok arkadaşımın ortak görüşlerini aşağıya çıkarıyorum, umarım dikkate alırsınız... 1. Fakir fukarayı ihmal etmeyin: Bu konuda çalışmalar bulunduğunu duymaktayız, ancak somut bir durumu göremiyoruz. Çok zor durumda olan vatandaşların onurları zedelenmeden, daha gerçekçi bir yardım projesi geliştirilmelidir. 2. Eğitimde eşitsizlik giderilmelidir: Yıllardır kangren haline gelen eğitimdeki eşitsizlik ve hukuksuzluk biran önce giderilmelidir. Üniversiteye girişlerde uygulanan katsayı ve okul puanları çok büyük bir haksızlığı getirmiş, yasalarımızdaki 'eğitimde fırsat eşitliği' ilkesi ihlal edilmiştir. Bazı tuzu kuruların sesleri fazla çıkıyor diye milyonlarca gencimizin mağdur olmasına göz yumulmamalıdır. 3. Kamuda ücret adaletsizliği: Aynı okulları bitirmiş, aynı derece ve kademede bulunan ve benzer işler yapan ayrı kurumlardaki çalışanların ücretleri arasında astronomik farklar bulunmaktadır. Çalışma barışını bozan, vicdanlara sığmayan bu adaletsiz durumun biran önce düzeltilmesi gerekmektedir. 4. Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkalım: Mevcut eğitim sistemimizle, gençlerimize milli ve manevi değerlerimiz verilmemektedir. Bunun sonucu olarak da gençlerimiz uyuşturucu, içki gibi kötü alışkanlıklara ve kötü emelli kişilere terk edilmiştir. Ülkemizin geleceği için bu sorumsuzluğa son verilmelidir..." Lütfen bu durumlara izin vermeyin İstanbul Valisi Muammer Güler'e; Merhum Recep Yazıcıoğlu derdi ki; "Türk insanı söylemez, söylenir." Ben söylüyorum, söylenmiyorum. Bir vatandaş acaba İstanbul Valisi'ne telefonla ya da bir başka vasıta ile ulaşabilir mi? Sanmıyorum, okuyucu köşelerinden belki ulaşabilirim diye düşündüm. 6 Ekim 2003 Pazartesi günü İstanbul'un kurtuluşu Vatan Caddesi'nde kutlanmıştı. İstanbul'da hayat felçti o gün. İstanbul'un en kritik hastaneleri bu güzergahtaydı. Ambulanslar yollarda kalmıştı, insanlar saatlerini trafikte tüketmişti. 3 saatte Ataköy'den Sirkeci'ye ulaşabilmiştim. Yollarda insanların feryadını bizzat yaşadım. 25 Ekim Cumartesi günü saat 11.00'de Okmeydanı SSK'ya ulaşacağız. Darülaceze'ye gelmeden yol polislerce trafiğe kapatılmıştı. Şiddetli bir yağmur yağıyordu. Arabayı bırakabilecek yer bulsak, yağmurda yürüyerek 1 km ilerideki hastaneye ulaşmayı düşündük. Ama mümkün değil. Polis memuruna sordum, "Yol neden kapalı?" Cevap aynen şöyle: "Bilmiyorum. Kapat, dendi kapattık." Kasımpaşa'ya doğru indik, oralardan da yollar kapalı. Polis memurları tatmin edici bir cevap vermediği gibi başlarından savmaya çalışıyor. 2 saat bir çok vasıta benim gibi dolaştı durdu. Ulaşmak ne mümkün? Gideceğimiz yer hastane. İnsanlar Şişli, Taksim, Okmeydanı, Mecidiyeköy dolaşıp duruyor. Lütfen bu durumlara izin vermeyin. Belki bakarsınız, cep telefonum çalar: "Ben İstanbul Valisi Muammer Güler" der. Bu durumla alakalı beni tatmin edici ve rahatlatıcı bir cevap alırım. Bekliyorum. > Ömer Faruk Ünal - İSTANBUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.