Maliye Bakanı'nın dikkatine; İki arkadaş düşünün ki, emekli olmuşlar, emekli ikramiyeleriyle birisi daire, diğeri arsa almış olsun. Bunu da 2002 yılı içinde gerçekleştirdiklerini varsayalım. Şimdi, 2003 yılına geldiğimizde ne görüyoruz: Parasını daireye yatıran şahıs, tek meskeni/dairesi bulunduğu için Emlak Vergisi'nden muaf, yani böyle bir vergiyi ödemekten paçayı kurtarmış. Aynı şartlarda emekli olmuş, aynı emekli maaşını veya ikramiyesini alan diğer vatandaş ise parasını "arsa"ya bağladığı için, 2003 yılında arkadaşı gibi emlak vergisinden muaf olmadığı gibi, üstüne üstlük bir de normalin iki katını, yetkililerin bir lütfu(!) olarak defaatle ödemeye mecbur tutulmaktadır. Verginin, elde edilen gelirden alınan bir kamu payı olduğu ve arsanın herhangi bir geliri bulunmadığı meselesinden ve seçim öncesi verilen "yeni vergi getirilmeyeceği" sözlerinden de geçiyoruz; ama, "aynı kurbandan iki defa post çıkartma" zihniyeti ve anlayışından maalesef geçemiyoruz. Çünkü bu durum, "vergide adaletsizlik"ten de öte, "vergide zulüm"dür. Bu zulüm kimseye hayır getirmez ve bedeli ağır olur. Bir an önce bundan vazgeçin... > Ali Kayıkçı (Serbest Muhasebeci) - SAMSUN Acil çözüm istiyoruz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na; Benim gibi, birçok Bağ-Kur'lu mağdur insan adına sesleniyorum; hastam var, her ay Bağ-Kur'a fatura veriyorum. Masraflarımı peşin ödediğim halde, Bağ-Kur'dan paramı 3 ay sonra ancak alabiliyorum. Önceleri rahattık. Sonradan "cebinden öde, faturanı getir, ödeyelim" denildi. Bir müddet limit kondu, öyle ödendi. Sonra 1 ay, şimdi de 3 ay sonra ödeme yapılıyor. Bu masrafları karşılayamıyoruz. Eczacılar Bağ-Kur karnelerimizi elimizde görünce yüzlerini çeviriyor, ilaç vermek istemiyorlar, çünkü paraları zamanında ödenmiyor. Sizden ricamız, Bağ-Kur'lunun hastane masrafına limit koymayın ve 3 ay bekletmeden, hemen ödemelerde bulunun. > Bir Bağ-Kur'lu - KAYSERİ Adil olmayan bu durumları düzeltin Milli Eğitim Bakanlığı'na; Ben, yüksekokul mezunu atama bekleyen bir öğretmen adayı annesiyim. Bu çocuğumu babasız okutabilmek için çok zorluklar çektim. Kızım, El Sanatları Öğretmeni olarak hangi bölümde olsa ders verebilecek kapasitede. Bu gibi nitelikli elemanlara görev verileceğine, bunların yerine, bir yıl Halk Eğitim Merkezlerinde kurs gördükten sonra sertifika almış torpilli insanlara öğretmen sıfatıyla görev yaptırılmaktadır. Halbuki o insanlara tekstil fabrikalarında kalfalık görevi bile verilmiyor. Bunda bir çarpıklık, haksızlık yok mu? Halk Eğitim Merkezleri El Sanatları bu kadar ucuz olmamalı. Devletimize, milletimize haksızlık ve boşa giden bir külfet olur. Yüksekokulu bitirmiş uzman öğretmenler görev beklerken, onların yerine bir yıllık kursla sertifika almış kişileri tayin etmek büyük bir haksızlıktır. Bu durumları görmezden gelen yetkilileri lütfen uyarınız. Yetkililerden; gariban, yoksulların haklarını gözetmelerini, adaletle bağdaşmayan davranışlara set çekmelerini, mağduriyetleri gidermelerini bekliyoruz... > Umutla bekleyen Kırşehirli