Ya burada kalmak zorunda olanlar ne yapsın?

A -
A +

Yıllardır Almanya'da yaşayan Hüseyin Arifoğlu, son 4 yıldır hiç gelmediği, burnunda tüten memleketi Gaziantep'e hem tatil, hem ziyaret için gelir. Son 4 yılda çok şeyin değiştiğini görür, daha fazla vatan hasreti çekmemek için kalmayı da ciddi ciddi düşünür. Bu güzel ülkeyi tekrar gözyaşlarıyla terketmenin sebebini de şöyle anlatır: "Kız kardeşimin kızı için sağlık kurulu raporu almak üzere, Gaziantep Av Cengiz Gökçek Devlet Hastanesine gittik. Aman Allah'ım, o ne kalabalık, her taraf insan dolu, adeta izdiham. Kayıt için numara alıyoruz, dışarıya çıkıp bekliyoruz. Oturmak için bir bank bile yok, çocuklar özürlüler kimi betona oturmuş, kimileri yere yatmış, ağlayanlar, bağrınlar, inleyenler bir birine karışıyor. Güvenlikten ve doktorlardan sürekli azar işitiliyor. Tansiyonum aniden yükseldi, betona oturdum. Yarım saat geçti, ancak 2 kişi ilerlemiş, meğerse sıra tanıdığı olmayanlar içinmiş... Sonra doktorları gezdik, adeta bir insanlık dramı yaşanıyordu. Doktorlar yüzünüze bile başlarını kaldırıp bakmıyor, yalnızca ilgili bölümü imzalıyor ve sen çıkıp gidiyorsun. Böyle doktorluk ve böyle kurul başka bir ülkede var mı, bilemem. Burada en büyük sıkıntıları da özürlü çocuklar yaşamaktadır. Yıl 2006 ve memleketimin insanları hâlâ itilip kakılıyor, hâlâ yerlerde sürünüyor. Zihinsel özürlü çocuğunun, eğitim ve rehabilitasyon alabilmesi için rapor almak isteyen bir anneyle tanıştım. Nasıl rapor aldıklarını ve neler yaşadıklarını sordum. Zira ben Almanya'da zihinsel özürlülerle ilgili üniversite okudum ve halen bu mesleği Almanya'da sürdürüyorum. Türkiye'de bu iş tam bir skandallar yumağı durumunda, bir öğrencinin eğitim alıp almayacağına doktorlar karar veriyor. Almanya'da biz sadece sağlık durumunu belirtir ayrıntılı rapor isteriz ve doktorlar çocuğun genel sağlık bilgilerini gönderirler, çocuğun eğitimiyle ilgili her türlü kararı ailesiyle beraber eğitimciler alır. Annenin elinde bu hastaneden alınmış bir rapor vardı ve bunun değiştirilmesi için yalvarıyordu. Raporun bir fotokopisini de ben aldım. Elimdeki raporda doktorlar Ayhan için, '5 yıl rehabilitasyona gitmiş yarar görememiş' diyorlar ve ekliyorlardı 'rehabilitasyon ve eğitmden yararlanamayacağını bildirir ittifakla verilmiş sağlık raporudur'. Oysa beş yıl önce Ayhan'ı tanımıyorlardı bile. Ayhan hiç rehabilitasyona gitmemiş hiç bireysel eğim almamıştı, yeni kanun çıkmış, Ayhan da bireysel eğitim alarak hem konuşma bozukluğunu düzeltecek hem de 5 yıl devlet okulunda öğrenemediği okuma yazmayı öğrenmeye çalışacaktı. Fakat doktorlar aileyi bile doğru-dürüst dinlememişler, etiketi yapıştırmışlar ve Ayhan'ın geleceği için hüküm vermişlerdi. Verilen hüküm, BM İnsan Hakları Sözleşmesine, AB yasalarına, T.C. Anayasa'sına İnsan aklı ve vicdanına tamamen aykırı. Aile çocuğuna yalvararak eğitim aldırmak istiyor, doktorlar olmaz diyor, Milli Eğitim yetkileri olmaz diyor, hayvanların bile eğitim aldığı bu dünyada, bu durum insanlık dışı. Siz kimsiniz ki benim çocuğum hakkında karar veriyorsunuz? Bu çocukları koruyan bir sivil toplum örgütü de yok. Sağlık Raporunda IQ da doğru belirlenmemiş. Bu devlet hastanesi övünüyormuş, hiçbir zihinsel özürlüye eğitim için rapor vermiyormuş. Amaç Özel sektöre para kazandırmamak ve devleti kayırmakmış." Hüseyin Arifoğlu, bu manzaraları bir daha görmemek için ağlayarak Berlin'e geri döndüğünü belirtmiş... Ya burada kalmak zorunda olanlar, onlar ne yapsın? ------ Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.