Ülkemizde fitne hiç eksik olmuyor, biraz uyur gibi yapsa da, fitne hep baş belası. 'Fitne'yi uyandırana lânet olsun. Bu fitne içinde kafalar karışık... Esasında, "Ya İkinci Ergenekon, ya İkinci Endülüs"ün farkında olanlar için kafa karışıklığı sözkonusu değil. İkinci Endülüs ne mi? Türk'ün Anadolu'dan çıkartılması hesaplarının genel adı. Türkiye, bir büyük kıskaç içinde. Ne zaman ki, İsrail kuruldu, Türkiye için zor dönem başladı. Türkiye ya İkinci Endülüs olacak ya İkinci Ergenekon olacak. İnşaallah Türkiye kazanır, bu da İkinci Ergenekon demektir. Fitne kazanı kaynadığı sürece, İkinci Endülüs durumuna doğru gidiliyor, fitne uzaklaştıkça İkinci Ergenekon durumuna geliniyor. Yani bizim kazanmamız için illa da fiili savaş durumuna gitmemiz gerekmiyor. Fitneye düşmedikçe, birlik-beraberliğimizi bozmadıkça İkinci Ergenekon söz konusu. Aksi halde, yani oyuna gelirsek İkinci Endülüs söz konusu. Bu nedenle Türkiye'de son dönemlerde olup bitenler ve Türkiye'nin etrafında oluşturulan kaos ortamları çok tehlikelidir. Danıştay'a yapılan silahlı saldırı ve ülkeyi bir anda huzursuzluğa sürükleme hadisesinin temelinde, Türkiye için İkinci Endülüs tezgâhı kuranlar yatmaktadır. Kafa karışıklığına lüzum yok. Peki bu İkinci Endülüs tezgahcıları başka ne gibi icraatlar yapıyor? PKK da bu odakların tezgâhıdır. Fitneye alet olanlar bilerek ya da bilmeyerek o şer güçlerinin ekmeğine yağ sürmektedirler. Tek yol; birlik ve beraberlik içinde yaşamak, yani "İkinci Ergenekon"... > Cemil Sayar-ANKARA > Tahrike gerek yok Danıştay üyelerine yapılan menfur saldırıyı bütün Türkiye kınıyor. İktidar ve muhalefet partileri olayı lânetliyor. Medya ve aydınlarımız da aynı duyarlılık içinde: Herkes, bu olayın Türkiye'nin huzurunu baltalamaya yonelik karanlık bir girişim olduğunda hemfikir. Türk milleti, karanlık eylemlerle ilk kez karşılaşmıyor. Bu tecrübe sayesinde, eylemlerin toplumu kamplaştırmaya yönelik provokasyonlar olduğunu çok iyi biliyor. Hain saldırıyı kınamak ve bu vesileyle değerlerimize sahip çıkmak elbette alkışlanacak bir tavır. Ama üzülerek belirtmek gerekiyor ki, bazı çevreler, bu vahşi saldırıyı bir rejim sorunu haline getirerek, ülkeyi kaosa sürüklemeye ya da bu gerilimden rant elde etmeye çalışıyor. Siyasi ve demokratik mücadelenin zemini bellidir ve hiç kimsenin bu meşru yolların dışına çıkma hakkı yoktur. Cumhuriyet'e sahip çıkma adına takınılan sağduyudan uzak tutumların, ülkemize en az bu saldırı kadar zarar vereceğini unutmamak gerekiyor. Bağımsız Türk yargısı ve güvenlik güçlerimizin, toplumsal barışı hedef alan provokatif eylemi bir an önce, bütün bağlantılarıyla birlikte aydınlatmasını istiyor, herkesi, milletimizin yüksek menfaatleri adına sağduyulu olmaya cağırıyoruz. > Musa Sert > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00