ÖSS yapıldı, sonuçlar açıklandı, tercihler yapıldı, yerleştirme sonuçları açıklandı, kayıtlar yapıldı; yerleşemeyenler de büyük bir umutla gelecek seneyi bekleyecekler. Ya üniversiteyi bitirenler? Eğitim ve Tıp Fakültelerini bitirenler şanslıdır. Bu durum puanlara da yansıdı, yükseldi. Her yıl binlerce öğretmen alımı yapılmakta, doktorlar için de iş bulmada fazla bir zorluk yok... Peki siz hiç Kaymakamın, Diplomatın, Müfettişin, Ziraatçının, Uzmanın, Araştırmacının, Denetmenin, Kotrolörün atamasının yapıldığını duydunuz mu? Hayır! Ama tercih klavuzuna bakarsanız, aşağı yukarı her üniversitede Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi, Maliye, İşletme, İktisat, Çalışma Ekonomisi, Ziraat Fakültesi, Coğrafya, Tarih, Kimya, Fizik, Biyoloji, Veterinerlik, Tarım Teknolojileri ve daha sayamadığımız ve belki adını ilk defa duyduğunuz yüzlerce bölüm var... Efendim, diyeceksiniz ki, "devlet herkesi istihdam edemez ki", haklısınız. Ama, bunca bölümü açıp, milyonlarca gencin geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yoktur. Özel sektörde çalışsalar, iyi ama kriz özel sektör mü bıraktı? İlk sorulan soru, "bir yerde daha önce çalıştınız mı?" Hiç kimse ilk kendilerinin olmasını beklemiyor her nedense. Üniversiteler için bu bölümler öğrenci demek, para demek, bazı kişilere kariyer demek, istihdam demek, bulunduğu ilin ekonomisine katkı demek... Bölümler açılırken hiçbir planlama yapılmıyor. Ne Başbakanlık, ne YÖK, ne üniversiteler, ne ÖSYM, ne DPT, ne DİE, ne DPB, ne de konuyla ilgili diğer kuruluşların bu konuda bir çalışma, planlama yaptıklarını sanmıyorum. "Hangi fakülteden, ne kadar mezuna ihtiyaç var?", düşünen, bilen yok. "Saldım çayıra, Mevlam kayıra..." Bizim suçumuz Eğitim Fakültesini, Tıp Fakültesini bitirmemek, idealist olmak herhalde. Milyonlarca üniversite mezunu genç işsizdir. Evet, üniversite mezunuyuz, genciz, Türkiye'nin umuduyuz; ama işsiziz, umutsuzuz, yıkılmışız... 20-30 yaşındayız, ama 70 yaşında gibiyiz... 1999 yılında kamu kurum ve kuruluşlarının personel ihtiyacını karşılamak icin DMS yapıldı. 400 bine yakın adayın 70 ve üzeri puan alarak sınavı kazandığı bildirildi. Cüzi miktarda atama yapıldı. Bunlarda da lise mezunlarına daha fazla kontenjan ayrıldı. 2 senelik süre de doldu... Kamu kurumlarında emekliliği gelmiş yüzbinlerce kişi mevcut. Bunlar emekliye sevkedilip, genç üniversite mezunlarına yer açılabilir, ama bu yapılmıyor... İlaveten sadece üniversite mezunlarının girdiği bir sınav daha yapıldı ( KMS), buna da 180 bin kişi katıldı... Tarlayı ekip biçmek için, dağda çoban olmak için, işçi olmak için, limon satmak için üniversiteyi bitirmeye gerek yoktur. Bunları herkes yapabilir. Üniversite sınavını kazandık, üniversiteyi bitirdik, yüzlerce kez sınava girdik; ama hayat okulunun sınavını geçemedik. Limana ulaşmak için ille öğretmenlik ve doktorluk bölümlerini mi bitirelim? İkinci bir üniversiteyi mi bitirelim? Bunca emeği, zamanı, harcanan paraları bir kenara mı atalım? Ne yapalım? Demek ki Üniversite Seçme Sınavı yapmakla, birkaç bin kişiyi üniversiteye yerleştirmekle gençlik kurtarılmıyor. Gençlik elden gidiyor!... ¥ Rumuz - Türk Gençliği İşimi gücümü bıraktım, makinamla uğraştım Haziran 2000'de Ariston Dialogic çamaşır makinası aldım. Kullanmaya başladıktan 1 ay sonra makinamda problem başladı. Hangi programda yıkarsanız yıkayın, çalışmaya başladıktan 10-15 dakika sonra yıkamayı 20 dakika - 1 saat uzatıyordu. Başvurduğum Büyükçekmece Ariston Yetkili Servisi, cihazın program kartında problem olduğunu ve değişmesi gerektiğini söyledi. Belirtilen kart, araya birkaç kişi sokmamıza rağmen 3 ayda ancak temin edilebildi. Kart değiştikten sonra normal çalışan cihaz, 1 ay kadar sonra tekrar aynı problemi çıkartmaya başladı. Aynı servise tekrar başvurduk. Cihazı onar gün süreyle iki defa tekrar teste tabi tuttular. Bu sürede makinayı kullanamadık. Yine işin içinden çıkamadılar, 1-2 ay cihazı problemli bir şekilde kullandım. Tekrar aynı servise başvurduk. Cihazı 1 gün sonra geri getiririz demelerine rağmen, 10 gün alıkoydular. Bu süre sonunda cihazın hatalı çalıştığını kabul ettiler, ancak hiçbir girişimde bulunmadılar. Problemi giderebilmek için Ariston Merkez Müşteri Temsilcisi Ferhat Bey'le 3 defa görüştüm. Yardımda bulunmadığı gibi, bu cihazlarda süre uzamasının normal olduğunu bildirdi. Başka Ariston yetkili servisleri ile görüştüm, bu marka için böyle aşırı bir süre uzamasının normal olmadığını onlar da doğruladılar. Ben Türkiye Hastanesi Göz Kliniği'nde uzman doktor olarak çalışmaktayım, eşim de doktor olarak görev yapmaktadır. Kısacası ikimiz de bilinçli tüketiciyiz. Bu makinayı 600 dolar ödeyerek satın aldım. 3 yıllık garantisini, üstüne ilave ücret ödeyerek 5 yıla çıkardım. 1 yıldır, cihazı toplam 1 ay bile kullanamadım. Bütün işimi gücümü bırakarak, makinanın probleminin giderilmesi için uğraştım. Buna rağmen, ilgililerden gereken yardımı ve ilgiyi göremedim. Sadece cihazdaki bu problemin giderilmesi yetmez, görevlerini tam olarak yapmayan servislerden de hesap sorulmalıdır. ¥ Op. Dr. Aydın Yıldırım - İSTANBUL Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan açıklama 21.09.2001 tarihli Türkiye Gazetesi "Okuyucu Köşesi"nde yayınlanan "Çağdışı uygulamalar ne zaman bitecek?" başlıklı okuyucu mektubu, Çorum Hastanesi Baştabipliği'ne incelettirilmiştir. Buna göre; 16.02.2001 günü, 13-336 Ek Genelge ile, kurumumuz sağlık tesislerinde, hasta ziyaretlerinde hasta sağlığı başta olmak üzere hastane hijyeni, güvenliği gibi olumsuzlukların önlenmesi; ziyaretlerde verilen galoş için alınan ücretlerde farklılığın giderilmesi, kurum genelinde birlikteliğin sağlanması amacıyla; olağan ziyaret saatleri dışındaki ziyaretlerde 500 bin TL. ücret alınması talimatlandırılmıştır. Bu ücretler hastane derneklerince alındığından ve bu dernekler de Emniyet Genel Müdürlüğü Dernekler Masası yetkililerince denetlendiğinden, makbuz karşılığı veriliyor. Sağlık Teşkilatı Yönetmeliği'nin 47. Maddesi gereği yatırılma kaydıyla hastaneye getirilen hastaların, giyecekleri ile diğer eşyalarının teslim alındığı, kendilerine hasta giysileri verildiği, ancak özel odalarda ücretli yatan hastaların, ilgili tabibin bilgisi dahilinde, kendilerine ait, hastanede kullanılması gereken giysileri getirdikleri; yazıda belirtilen konunun hastanın kendi isteği ile hastane yetkililerinin bilgisi dışında olabileceği belirlenmiştir. Hayal kırıklığına uğrattılar Ben Gazi Üniversitesi Biyoloji Öğretmenliği mezunuyum. Bölümümde açık olmadığı için, epey para ödeyerek Sınıf Öğretmenliği Sertifikası aldım. Sınıf Öğretmenliği için ayrılan 7500 kişilik kontenjanın tamamen dolduğunu ve bizlerden kimsenin atama için kuraya dahi alınmadığını Ankara'ya gidip bizzat MEB'den öğrendim. Şu anda evde oturmaktayım. Ailem benim okumam için epey para harcadı. Binbir ümitle tayinimin çıkmasını bekleyen ben, yetkililer tarafından depresyona itilmiş durumdayım. Ben ve benim durumumda olan arkadaşlarım ne olacak? Yetkililer bir açıklama yapsın!.. ¥ İsmi mahfuz - ANKARA