Emekli vatandaş, TEM Otoyolu'nda seyir halinde iken, bir araç arkadan hafifçe çarpar. Emekli vatandaş ile çarpan aracın sürücüsü iner, araçlardaki hasara bakarlar. Emekli vatandaşın aracında hafif hasar olmuş. Zaten çarpan aracın genç sürücüsü de hatasını kabul ediyor, kaskosuyla bu hasarı karşılayacağını belirtiyor. Trafik polisi geliyor, gereken incelemeleri yapıyor. Bu tatsız kazadan fazla rahatsızlık duymayan, içi rahat olan vatandaşın bütün huzuru trafik polisinin bu sözleriyle kaçıyor: "Aracınız yakalamalı hacizli, size veremeyiz, yed-i emine teslim etmemiz gerekiyor..." Emekli vatandaş şokta, kimseye bir borcu yok, bütün kanuni vecibelerini günü gününe takip ediyor, kılı kırk yararak hepsini yerine getiriyor. Haciz Maliye'den imiş, ama Maliye ile bir ilgisi, borcu yok ki... Memur beyle beraber aracını bir otoparka götürüyor, yed-i emine teslim ediyor. Arabada yalnız olduğu için seviniyor. Ya çocukları olsaydı, borç-harç, haciz işlerini nasıl izah ederdi ki? Ailece borçlarına, itibarlarına çok düşkünler. Çocukları çok üzülürdü... Arabayı bıraktıktan sonra maliyeci bir arkadaşını arayıp, durumu anlatıyor. Arkadaşı gereken araştırmaları yaptıktan sonra, hemen İstanbul'daki bir Vergi Dairesi'ne gitmesini istiyor. Emekli vatandaş söylenen yere gidince acı gerçekle yüzleşiyor, üzülüyor, hayıflanıyor, bu yapılanlara bir türlü akıl erdiremiyor... Zamanında bir ticarethane çalıştırmış. Ama 15 yıl önce bütün işlerini tasfiye etmiş, bildiği kadarıyla hiçbir alacak-verecek de bırakmamış... Fakat durum böyle değilmiş, muhasebeci bazı hatalar yapmış, vergi birkaç yıl yanlışlıkla, 6-7'şer lira eksik hesaplanmış; 28 lira 85 kuruş borç kalmış. Vatandaşın haberdar olmadığı bu vergi borcu cezalarla 354 YTL olmuş. Maliye de bu vatandaşa ulaşacağına, irtibat kuracağına, tebligat yapacağına, kestirmeden "yakalamalı haciz kararı" aldırmış. "İyi ki bu kaza oldu da borcumu öğrendim, kurtuldum. Ya olmadık yerde çocuklarım da içinde iken aracıma el konsaydı ne yapardım" diyor vatandaş ve borcunu oracıkta ödüyor. Ama iş onunla bitmiyor; Mecidiyeköy'de bulunan Trafik Tescil Bürosu'ndan bu kayıtları bilgisayardan düşmesi gerekiyor. Oranın yolunu tutuyor. Oradaki kuyruk moralini bozuyor, ama bir polis memuru imdadına yetişiyor, dosyası aranıp bulunuyor. Gerekli işlemlerin yapıldığı söyleniyor. Küçükçekmece Emniyet Müdürlüğü'nde de yapılacaklar var, oraya gidiyor. Yine binbir zahmetle dosya aranıp bulunuyor. Ama Mecidiyeköy'deki işlem eksik yapılmış, borç silinmiş, haciz kararı kaldırılmamış... İşlemler tamamlandıktan sonra aracının bulunduğu otoparka gidiyor, otopark bedelini ödeyip aracını alıyor. Emekli vatandaş haklı olarak öfkelenmiş, yetkililere sesleniyor: "Bunca yıldır neden bana tebligat yapılmadı? Adrese bağlı sayım yapıldı, e-devlet sistemi devreye girdi. Vatandaşa ulaşmak bu kadar mı zor? Vur deyince öldürmek mi lazım?..." Haberleri olmadan, haklarından basit gerekçelerle alınmış gıyabi tutuklama kararları sebebiyle havaalanlarından, otel odalarından alınıp günlerce nezarethanede bekletilen insanların hikâyelerini anlattım, kendisinin yine de şanslı olduğunu söyledim. Ama örnek ve dürüst bir vatandaş olarak bu muameleyi hazmedemiyor, yetkililer bunu bilsin... Siz de her ihtimale karşı arada bir sorun Maliye'ye, Adliye'ye, sonra bir sürprizle karşılaşmayın! Bürokrasinin ne yapacağı belli olmaz... >> Minibüs hatlarıyla ilgili kararları bir daha düşünün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na; Ben, çalışan bir vatandaş olarak, 05.02.2008 salı günü, İkitelli-Bakırköy istikametinde çalışan minibüs seferleri ile ilgili yapılan değişiklikten çok rahatsızım. Bu durumdan, benim gibi çalışmak zorunda olan binlerce kişinin rahatsızlık duyduğuna da eminim. Bu değişiklik E-5 yolu üzerindeki trafiğin rahatlamasını sağlamadı. Ama binlerce çalışanı mağdur etti. Sabahın erken saatlerinde işe gitmek zorunda olan bizler çift vasıta kullanıyoruz. Bu da maddi olarak bizi çok etkiliyor. Sizden ricam; bu proje üzerinde biraz daha çalışın, biz çalışan vatandaşların da fikrini alın. Bunu yapmazsanız, hiç olmazsa otobüs seferlerini biraz daha farklı noktalara da kaydırın... > Hülya Akkaya >> Basın İlân Kurumu emekli gazetecilere de kredi veremez mi? Emekli gazeteciler, yani, basın sektöründe çalışıp SSK'dan emekli olan vatandaşlar olarak, Basın İlân Kurumu'ndan bir ricamız var. 212 sayılı kanuna tabi olarak gazeteci olarak çalıştık, emekli olduk. Çalışıyor iken, bize tanınan hakka binaen, Basın İlân Kurumu'ndan faizsiz kredi alabiliyor, bunu 1 yılda geri ödüyorduk. Bize verilen para, çalıştığımız yerlerin alacağı resmî ilân parasından kesiliyordu. SSK'dan emekli olup, işten ayrıldıktan sonra, bu imkândan mahrum kaldık. Zira, yürürlükteki yönetmeliğe göre, bu mümkün değil. Basın İlân Kurumu Genel Müdürlüğü'nden talebimiz, bize de bu kredi hakkının tanınması. Bankadan aldığımız emekli maaşımızdan bu para kesilebilir veya biz Basın İlân Kurumu'na veya ilgili hesaba borcumuzu her ay yatırırız. > Bir grup emekli gazeteci >> Bankaların keyfi tutumuna dur diyecek yok mu? Kredi kartları hakkında çok yazı yazıldı durdu; kredi kartı mağdurları, kredi kartı üyelik ücreti vs. hakkında... Bankalar hâlâ sokaklarda kredi kartı dağıtmaya devam ediyorlar. Sabit gelirliyseniz, hele memursanız zaten adresinize teslim bir sürü kredi kartı geliyor. İptal ettirmek için akla karayı seçiyorsunuz sonra. Üniversite öğretim üyesiyim, dolayısıyla bana da 8-10 tane kredi kartı geldi. Son olarak üçe düşürmeyi başardım. Üyelik ücreti konusunda birçok banka artık daha ihtiyatlı davranırken, bazıları hâlâ inat ediyorlar. Tahakkuk ettirdikleri üyelik ücretini iptal isteğini reddettikleri gibi, kartın taksitli borcunu bir defada ödeyerek kart iptalini de yapmıyorlar. Yok mu bunlara bir dur diyecek? > Prof. Dr. Muhammet Arıcı >> SRC Belgelerimiz ne zaman gelecek? Ulaştırma Bakanlığı'na; Ulaştırma Bakanlığı'na 04.04.2007 tarihinde SRC belgeleri (SRC 2 Yurtiçi Yolcu Taşımacılığı, SRC 4 Yurtiçi Eşya-Kargo Taşımacılığı) için bankaya gereken tutarı yatırdım. Fakat aradan 10 ay geçmesine rağmen, SRC belgelerimiz gelmedi. İnternette yayımlamış oldukları irtibat telefonlarında da hiçbir şekilde cevap verilmiyor. Nereden nasıl bilgi alacağız? Şimdiye kadar gelmediğine göre, SRC belgeleri bir işe yaramıyor mu? Aynı tarihlerde mürcaat eden başka arkadaşlarımız oldu, beş kişiye geldi. Acaba bizim eksiklerimiz mi var da alamıyoruz? Parayı bankaya yatırdığımıza dair elimizde dekontlarımız var fakat internet ortamında, yatırdığımız ücret hâlâ "sıfır" olarak görünüyor. Biz bu durumda ne yapacağımızı bilemiyoruz ve mağdur oluyoruz. Bize kim cevap verecek, bizim belgelerimiz ne zaman gelecek? > Abdulhakim Kökçü >> Atama için daha kaç yıl bekleyeceğiz? Sağlık Bakanlığı'na; Sağlık Meslek Lisesi Tıbbi Sekreterlik Bölümü mezunuyuz. Atamamız bir türlü yapılmıyor. Okulu bitireli yıllar oldu, hâlâ bir iş bekliyoruz. Bu beklenti çoğumuzu bunalıma sürükledi. Hastaneler, taşeron firmalar ve asgari ücretle bu işi kapatıyor. Firma elemanları olarak da düz lise mezunları çalıştırılıyor. Bu işler düz lise mezunlarına yaptırılacaksa, biz neden bu bölümde okuduk. Bu bölüm mezunlarına iş verilmeyecekse, devlete ait bu okullarda neden okutulup ortada bırakılıyoruz? Bu maili, aynı dertten mustarip 16 kişi yazıyoruz. Lütfen sesimizi duyun, bir şeyler yapın, yardımcı olun! > Tıbbi Sekreterlik Bölümü mezunları