Okullarımızda eskiden bizlere okutulan ve bu günlerde de evlatlarımıza okutulan tarih, gün yüzüne çıkan belgelere bakıldığında, pek de gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Birileri kafalarına göre tarih yazmış ve bu tarihler okutulmaktadır. Yakın tarihimizde karanlıkta kalmış binlerce konu olduğu anlaşılıyor. Tarihî olay başka türlü cereyan etmiş ama bizim tarihçiler tuhaf şekilde bunları başka türlü kaleme almışlar. Mesela bizim tarih kitaplarımızda da İnönü Muharebeleri'nden bahsedilir. Fakat garip olan bu ya, Yunanlarının tarih kitaplarında İnönü Muharebeleri diye bir savaş geçmemekteymiş! Gel de gülme! İnanın nice ağlayacak şeylerimiz var ki bizler kahkaha ile gülmekteyiz. Yine Menemen'de tarih kitaplarımıza girmiş olan çok elim bir olay vuku bulmuştu. Genç bir subayımız Teğmen Kubilay, nümayiş yapan bir grup tarafından şehit edilmiştir. Tarih kitaplarımızda, "bu olay bir grup şeriat isteyen mollalar tarafından çıkartılmış" diye yazılmaktadır. Bugünlerde, konuşulamayan konular konuşulmaya başlandı ya, bu konuyla ilgili olarak da, o dönemleri yaşamış üst düzey bir devlet adamının beyanatı açıklandı. Şimdi sıkı durun! Bu devlet adamımız diyor ki, "Menemen'de insanı derinden üzen bu elim olayı bizler tertiplemiştik. Fakat böyle acı neticeler verecek bir düşüncemiz yoktu. Küçük bir nümayiş çıkartıp, öylece işimizi karşıya geçirmeye çalışacaktır. Fakat olaylar öyle gelişti ki, iş bizim kontrolümüzden çıktı. Ve bu çok elim olay oldu. Çok pişmanım..." Evet okudunuz değil mi?!. AK Parti işbaşına geldikten sonra, ülkemde çok güzel gelişmeler olmakta. Darbelerle yüzleşilmekte. Yakın tarihte yapılmış veya yapma teşebbüsünde bulunulduğu iddia edilen darbe teşebbüslerine topyekûn tepki konulmaktadır. Öyle bir zamana geldik ki, darbeler artık rahatlıkla tartışılmaktadır. Daha düne kadar bu konular tabu idi. Hiçbir şey gizli kalmıyor. Vakti saati geldiğinde gün yüzüne çıkmakta. Yakın tarihimizin gün yüzüne çıkması için, devletimiz bütün arşivlerinin gün yüzüne çıkarılmasına fırsat vermelidir. Araştırmacılar, bütün arşivlere ulaşarak, gerçek yakın tarihimizi kaleme almalıdır. Yakın tarihimizden korkmayalım. İyisiyle kötüsüyle bu tarih hepimizin. Esas olan, yakın tarihimizi gerçek yönleriyle daha güzel bir şekilde bilmek ve ondan ibretler çıkartarak, geleceğimizi daha güzel kurmak olmalıdır. Yakın tarihimiz kara delik olmaktan çıkmalıdır. Bunu gerçekleştirmek için de her kesim üzerine düşen görevi güzelce yerine getirmelidir. Nizamettin Bekar-TRABZON Bu kötü çığıra karşı durunuz! Sayın Diyanet İşleri Başkanımız; Yıllardır bizar olduğumuz meseleye nihayet siz el attınız, gönlümüzü ferahlandırdınız. Küçücük cami ve mescitlerde bile hoparlörün sesi sonuna kadar açılıyor, cami ve ibadet ulviyetiyle bağdaşmayan yüksek desibelli, kulak tırmalayıcı metalik ses ibadetteki manevi havayı berhava ediyor. "Merkezî ezan ve vaaz" garabetiyle, iş iyice çığırından çıkarılmış, bazı yerlerde ezan sesi ile müzik sesi karışarak, müminlerin kalbine hançer saplanıyor. Bazı sorumsuz veya art niyetli din adamları da bunu âdeta İslamın şiarı gibi algılıyor, işi abarttıkça abartıyorlar... İlk defa siz, verdiğiniz bir beyanatta, "cemaati metalik sese mahkûm edemeyiz" diyerek, neşter attınız, gönlümüze ferahlık verdiniz. Bu kötü çığıra dur dediniz. Ama bu hastalık, her kötü âdet gibi, o kadar uç noktalara varmış ki, baş etmek kolay değil. Lütfen ısrarcı olunuz. Metalik sesin İslamın şiarı olmadığını o art niyetli veya gafil kimselere daha çok anlatınız. Camilerimizi, koydukları sıralar, sandalyeler ve abartılı ses cihazlarıyla âdeta kiliseler gibi yapma sevdasında olanların emellerine engel olunuz... 1400 yıldır asli vasfını korumuş olan camilerimize sahip çıkınız, kötü emellere set çekiniz... Muhibbul-Ulema Mustafa Oğlu Mustafa "Ek ders" Yönetmeliği düzeltilsin Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni "ek ders" yönetmeliği, maalesef hakkaniyete uymamakta, öğretmenleri mağdur etmektedir. Şöyle ki; 30 saat derse giren bir öğretmen, günde 6 saat derse girdiği için, 3 saat maaş 3 saat de ek ders alırdı. Dolayısıyla, rahatsızlandığında, resmî tatilde veya izin aldığında, o günün 3 saatlik ek dersi kesilirdi. Doğrusu da buydu. Ancak, şimdiki yönetmeliğe göre, resmî tatilde veya rahatsızlandığında okula gelemeyen bir öğretmenin, 7 saatlik ek dersi gitmesi, büyük haksızlıktır, hakkaniyete uymamaktadır. Bizler öğretmenler olarak, herhangi bir sebeple okula gelemediğimiz günün ek dersini istemiyoruz, buna da ihtiyacımız yok. Ancak, ek ders yönetmeliği, öğretmenin ücretinin, hakkaniyete yakışmayacak şekilde, 2 katı kadar kesilmesine sebep olmakta, 1 günlük yerine, 2 günlük ek ders ücretinin kesilmesine sebep olmaktadır. Hiçbir kamu kuruluşunda, alınan yan ödemelerde veya tazminatlarda, döner sermaye uygulamalarında böyle haksız bir durum yokken, öğretmenin ek ders yönetmeliği, neden öğretmenin aleyhinedir? Sayın Bakanımızın bu haksızlığı görmesini ve düzeltmesini talep ediyoruz. Muharrem Demircan (Öğretmenler adına) > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00