Özellikle mübarek Ramazan ayında, hepimizin yüreğini burkan, insanlarımızı rencide eden toplu yardım rezaletleri yaşanmaktadır. Bu tür uygulamalara son verilmelidir. İçişleri Bakanlığı'nın 3 Ocak 2002 tarihinde yayınladığı genelgede (o tarihlerde medyada 'Arjantin Genelgesi' olarak yer aldı), muhtaç kimselere yapılan yardımların dağıtımında kamu vicdanını rahatsız eden düzensizliğin önüne geçilmesi istenmişti. Bu genelgeye göre, mülki idare amirleri yapılacak yardımın planını inceleyecek, yardımın yerinde bizzat teslimi şartının yerine getirilmiş olduğu görüldükten sonra bu izin verilecekti. Bu şartlar oluşmadan, vatandaşların bir yere çağrılarak toplu halde yardım dağıtımına kesinlikle müsaade edilmemesi gerektiği belirtilmişti. İnsanların onurlarının zedelenmeden, yetkililerin denetiminde yardım yapılması gerektiği genelgeyle istenmesine rağmen, insanımızı üzen rezaletler bitmedi. Böyle bir genelge tozlu raflarda kalmamalı, gereği yapılmalıdır. Örnek alınması dileğiyle, yıllardır yaptığımız bir uygulamayı de belirtmeden geçemeyeceğim. Bakırköy Belediyesi olarak, Başkanımız Ahmet Bahadırlı'nın duyarlılığıyla yıllardır erzak paketlerini, hiçbir utanç görüntüsüne mahal vermeden ve reklam malzemesi yapmadan, muhtarlıklar kanalıyla ve yaşlıların evlerine giderek teslim ediyoruz. Sadece bu yıl 10 bine yakın erzak paketini bu şekilde dağıttık. Yardım yapalım derken, insanlarımızı utanç görüntüleriyle baş başa bırakmaya kimsenin hakkı olmamalı... > Yalçın Çetin (Bakırköy Belediyesi Basın Danışmanı) İndirim yetmez, özür gerekli Türk Telekom'un 13 Ekim 2002 tarihinden itibaren görüşme ücretlerinde % 50 oranında indirim kampanyası başlatacağı duyurusu medyada yer almış ve Türk Telekom'un tüketici odaklı bu yaklaşımını ülkemiz tüketicileri adına memnuniyetle karşılamıştık. Ancak bilâhare derneğimizin konuya ilişkin yaptığı araştırmalar sonucunda indirim kampanyasının başlatılmadığı ve konunun GSM şirketleri ve Hazine'nin baskısıyla gündemden kaldırıldığı bilgisine ulaşılmış ve kamuoyu derneğimiz aracılığıyla bilgilendirilmiştir. Türk Telekom'un tekzip etme gereğini dahi hissetmediği indirim haberleri nedeniyle tüketiciler yanıltılmış, indirim kampanyasının başladığını düşünerek görüşme yapan tüketiciler zarara uğratılmıştır. Bu defa, 20 Kasım 2002 tarihinden itibaren görüşme ücretlerinde % 50 indirim kampanyası başlatıldığı Türk Telekom tarafından duyurulmuştur. Anlaşılan o ki, Türk Telekom daha önce duyurup da yerine getiremediği indirim kampanyası ile uğramış olduğu itibar kaybını telâfi etmeye çalışmaktadır. Tüketiciyi yanıltarak zarara uğratan Türk Telekom'un (nihayet) başlattığı kampanya tüketici lehinedir. Böylelikle cep telefonları şirketlerinin de dahil olacağı bir rekabet ortamı oluşacak ve karşılıklı indirimlerle tüketicinin satın aldığı iletişim hizmeti ucuzlayacaktır. Ancak Türk Telekom bu indirim ile birlikte tüketiciye olan özür borcunu da yerine getirmelidir. Daha önce duyurup başlatmadığı ve üstelik tüketiciyi dahi bilgilendirmediği indirim kampanyası için Türkiye tüketicisinden özür dilemelidir. > Av. M. Bülent Deniz (Müstakil Tüketiciler Birliği Genel Başkanı) Gözümüz aydın!.. Esnaflar olarak son yıllarda büyük çileler çektik. Bir kısmımız battık, kalanlarımız da batma sınırına geldi. Yetkililerin yanlış politikaları ve beceriksizlikleri ülkeyi 10 yıl geriye götürürken, bizi de tüketti. Beklediğimizden kısa bir sürede halkın sillesiyle hepsi gitti. Tamamen tasfiye oldular... Gelenlere gelince; hepimiz ümitliyiz, işi düzelteceklerine inanıyoruz. Güzel mesajlar veriyorlar, temiz yüzlü, dürüst insanlar olarak görüyoruz. Umarız bu güzellikler devam eder. Milletçe çok acı çektik. Başarmaktan başka şansları yok. Allah yardımcıları olsun... Sözlerinde durmazlarsa, yanlış yola saparlarsa milletimiz onlara da aynı dersi verir... > Ahmet Avcı - EDİRNE Bizi aşağılayanları utandırın! Bize hakaret eden insanların, ne için söylediklerini kısaca izah edeyim Evet bizler bu vatanın işsiz evlatlarından biriyiz. Ne babamız zengin, ne siyasi otoritesi yüksek akrabamız ya da tanıdığımız, hiçbir şeyimiz olmayan işsiz vatan evlatlarıyız. Bu köşede defalarca yazılan, müsebbibi yetkililer olan "memur sınavı" mağdurlarıyız. "Umut fakirin ekmeği" diyerek, bu sınavlara girdik, ama sınav sonrasında açıklanan kadro sayısını görünce, sanki bizimle alay ediliyormuş gibi bir kanaate vardık. Ne yazık ki ikinci kez açıklanan kadrolar da ilkinden pek farklı değil; 3, 5, bilemediniz 10 adet kadro açılmış. Bu ne komiklik, koca devlette bu kadar mı açık var? Soruyorum bir vatandaş olarak, yetkililerden ya da ÖSYM Başkanlığı'na soruyorum; Madem bu kadar az personel alacaktınız, neden 174 bin kişiyi sınava aldınız? Neden tüm devlet kurumlarında kadro açılmıyor? Neden hiçbir belediye normal işçi almıyor? Neden, neden, neden?.. Yeni hükümetten ricamız; lütfen bize bu hakareti yapanları utandırın! > Yasin Karaman