Bu akşam ve yarın, Türkiye için çok önemli bir karar verilecek. 40 yıllık Avrupa Birliği maceramızın şekli belli olacak. Ya üyeliğimiz tescillenecek, ya da o maceraya son verilecek. Muhtemelen üyeliğimiz için karar alınacak. Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre halkımızın çoğunun da istediği bu. Asıl çalışmalar da 18 Aralık'tan sonra başlayacak... Bugüne kadar Avrupa'nın dayatmasıyla çok şeyler yapıldı. Bu yapılanlar milletimizin daha insanca yaşaması için elzem olan şeylerdi. İşkenceye maruz kalmayı, çeşitli keyfi yasaklar altında inim inim inlemeyi, en tabii bazı insan haklarından mahrum kalmayı hangimiz ister?.. Ülkemiz bir türlü istikrarlı bir gün geçirmedi; ihtilallar, sıkıyönetimler, olağanüstü durumlar... Kalan yıllar da ekonomik krizlerle geçti. Başka günleri hatırlayan varsa çıkıp anlatsın. Ülkemiz, gelişmişlikte alt sıralarda; neden? Bulunduğumuz topraklar mı verimsiz, insanlarımız mı beceriksiz? Yoksa başka sebepler mi var? Bunların cevapları açıkça tartışılmalı... Bu sayede ekonomik olarak da hak ettiğimiz gelişmeler sağlanacak, yabancı sermaye gelecek, güven ortamı sağlanacağı için faiz-döviz sarmalından kurtulacağız. İşsiz insanımız da daha kolay iş bulacak... Bizim insanlarımız da insanca yaşayacak bir refah seviyesini hak ediyor. Türkler de en az İngilizler, Fransızlar, Almanlar kadar insan haklarını, özgürlüğü, iyi muameleyi hak ediyor. Milleti buna layık görmeyenler, bu hakları insanımıza çok görenler bu görüşlerini açıkça söylemeli... AB olmadan da bunlar yapılabiliyor ise, bunca yıldır neden yapılmıyor? Eksileri, artılarıyla Avrupa Birliği üyeliğinin ülkemiz, insanımız için iyi olacağına inanıyor, bunu temenni ediyorum. Dış dinamikler olmadan bazı değişimleri yaşayamadığımız, kabuğumuzu kırmakta güçlük çektiğimiz anlaşılmıştır. İnançlarımız, geleneklerimiz, kültürümüz için hiç endişe duymuyorum. Bu değerlerimizin alt edilemeyecek kadar kaliteli olduğuna inanıyorum... AB'nin kararı olumsuz ise; o da dünyanın sonu değil. Kervan yola çıktı bir kerre; kalkınma, ilerleme yolundan artık geri dönemeyiz... Aman dikkat! Yarın 17 Aralık, çok önemli bir karar verilecek. Yetkililer ve medya bu 17 Aralık kararını o kadar önemsedi ki; sanki herşey buna bağlı! Aman dikkat, bu sendroma kendimizi kaptırmayalım... 17 Aralık 70 milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyeti'nin var olma, ya da yok olma mücadelesi değildir. Lehimize verilecek bir kararla bütün problemlerimizden kurtulamayacağımız gibi, aksi bir kararla da batmayız. Soğukkanlılığımızı, sağduyumuzu muhafaza etmeliyiz. Ortamın bulanıklığından istifade etmek isteyenler her zamankinden daha çok pusudalar. Böyle bir bulanıklığa, dumanlı havaya fırsat vermeyelim. Avrupa Birliği'nin vereceği karar her şeyin sonu değil. AB, amaç değil araç olmalı. Dolar, Euro bizi korkutmasın, nereye çıkarlarsa çıksınlar. Para-pul bulunur, ama ülkenin istikrarı bozulursa bir daha zor sağlanır... Bulunduğumuz bu problemli coğrafyada çok dikkatli olmalıyız. Aman dikkat, sağduyumuzu kaybetmeyelim, kimse ham hayallere kapılmasın!... Ekrem Hortu-KONYA