Yatırımcı Hakkari'ye gider mi?

A -
A +

Güneydoğu'da huzurun yeniden bozulması, özellikle Hakkari'de görülen bazı provokatif eylemler ve sonrasındaki olaylar bütün Türkiye'yi tedirgin etti. Neden bu hale gelindiği, bu kötü gidişin önüne geçilmesi için nelerin yapılması gerektiği yazıldı-çizildi. Bu tür arayışlar önceki yıllarda da vardı, ama sonra unutuldu, işler oluruna bırakıldı. Unutmakla problemlerin bitmediği, gittikçe büyüdüğü görüldü. Hükümetin, özellikle Başbakan'ın bu işle bizzat ilgilenmesi, ülkemizin bekası için hayati önem taşımaktadır. Önceki yıllarda yapıldığı gibi, bu iş tekrar bürokratlara bırakılırsa hiçbir sonuca varılamaz. Hele uygulanmakta olan teşvik sistemiyle, oralara hiçbir yatırımın gitmeyeceği artık anlaşılmalı. Düzce ile Hakkari için aynı teşvikler uygulanıyor. Siz olsanız Hakkari'ye yatırım yapar mısınız? Zaten kimse gitmemiş ve hiçbir yatırım yapılmamış. Yapılacak ilk iş, bu kandırmacaya bir an önce son vermek; sonra da, çok acı olan şu gerçekleri öğrenip ona göre yeni adımlar atmak. Hakkari'de, bugüne kadar devlet eliyle yapılmış süt ve et ürünleri tesisleri dışında (SEK'e ait süt fabrikası 1995'te özelleştirildi, EBK'ya ait Et Kombinası ise kapatılarak askeriyeye verilmiş) üretime yönelik hiçbir tesis bulunmamaktadır. İl merkezinde l983 yılında kurulmuş, yörenin renk ve motiflerini dile getiren, kültür dokusu olan kilimlerinin üretildiği HİSAŞ Kilim ve İplik Fabrikası ise, adeta karın tokluğuna çalıştırılan 200 kişiye istihdam oluşturmaktadır. (İşçilere kilim m2 başına 30 YTL verilmektedir. Bir işçi 1 ayda ancak 1 m2 kilim dokuyabilmekte) Terör gerekçesiyle, Hakkari ve ilçelerine bağlı 70'i aşan köyün boşaltılması sonucu, halkın en önemli geçim kaynağı olan hayvancılık yok olma sürecine girmiş (1980 yıllarda 2.5 milyon olan küçükbaş hayvan sayısı 500 bine inmiş, 500 bin olan büyükbaş hayvan sayısı da 70 bine inmiş durumda), halk fakirleşmiş ve işsizlik % 70'ler gibi rekor bir seviyeye ulaşmıştır. Sınır ticareti gittikçe kısıtlanarak yok olma noktasına getirilmiştir (mesela 2004 yılında İran'dan 500 ton karpuz ithalat kotası belirlenmiş iken, bu rakam 2005 yılında 190 ton gibi komik bir seviyeye düşürülmüştür), uygulamaların keyfi olarak yapıldığı izlenimi verilmiştir. Çukurca Üzümlü Sınır Kapısı ise bir türlü faaliyete geçirilememiştir. Bu ve benzeri ekonomik gerçekler iyi tespit edilmeli, bölge şartlarına ve konumuna uygun yeni ekonomik-sosyal adımlar atılmalıdır. > Lisans mezunu sağlık memurlarının mağduriyetini bitirin Sağlık Bakanlığı'na; Ben 2002 yılında lisans mezunu olarak, Kafkas Üniversitesi'nin Sağlık Memurluğu Bölümü'nü bitirdim. Fakat yetkililer, memur alımında bize yardımcı olmuyor. KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) ile memur alımı yapılıyor, fakat lise mezunu olanlar tercih ediliyor. Bunca açık bulunan sağlık personelinde, üniversite mezunu varken, neden lise mezunları tercih ediliyor? Bakanlık'tan hiçbir yetkili bize yardımcı olmuyor. Özellikle, Sağlık Liselerine öğrenci alınmayacağı açıklaması yapıldığı halde, bize de kadroda yer vermeleri gerekmez mi? Ne olacak bizim durumumuz? En azından bilgi sahibi olma hakkımız da yok mu? > Erdoğan Düzgün > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.