Yavaş yavaş öldüren zehirler ne olacak?

A -
A +

Sokaklardaki dehşet görüntüleri, her gün bir yenisi çıkarılan yolsuzluk dosyaları, çocuklara yönelik organize fuhuş olayları, başka kurumlardaki çürümeler... Saymakla bitmez. Zaten her gün bu tür haberlerle içimiz dışımıza çıkıyor. Ama toplu katliamlara varacak zehirlenmeler ve yetkililerin bugüne kadar buna göz yummaları dehşet verici. Sahte içkiden kaç kişinin öldüğünü, kaç kişinin hastanelerde tedavi altında bulunduğunu belirtmeme gerek yok, her geçen dakika yeni vakalar ortaya çıkabilir. Zaten anında haberlerde veriliyor. Sahte olmayanından, adeta teşvik edilerek satılanından kaç vatandaşın öldüğü de merak konusu. Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Sayın M. Necati Özfatura, yılda 150 bin vatandaşın alkol sebebiyle öldüğünü belirtti. Dehşet verici değil mi? Biz "sahte"siyle uğraşırkan, "hakiki"siyle bunun kaç katı vatandaşın öldüğünü görüyor musunuz? Anında öldüren bir zehir dikkati çekti, peki yavaş yavaş öldüren zehirlerden haber var mı? Veteriner ilaçlarının pervasızca ve kontrolsüz olarak kullanıldığını, birçok hayvansal gıdada kanserojen etki yapan bu ilaçların kalıntısının bulunduğunu, bunun sonucu olarak kanser, böbrek yetmezliği gibi hastalıklarda son yıllarda patlama yaşandığını bizzat işin uzmanlarına dayanarak defalarca bu köşede yazmış, tedbir alınmasını talep etmiştik. Tarım ürünleri için de benzer uyarılara yer vermiştik. Hatta bu gerekçelerle Avrupa'dan geri çevrilen ballar, biberler ve diğer gıda maddelerinin iç piyasaya verildiği... Bunlardan dolayı kaç vatandaşın öldüğü, hastalandığı biliniyor mu? Kanser vakalarının kaçta kaçı bu yüzden?... Bu toplu katliamlara ne zaman el atılacak? İnsanımızın hayatı o kadar mı önemsiz? Bunu da mı illa Avrupalılar yapsın?... DİE'ye göre 700 bin bina yıkılmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından gerçekleştirilen 2000 yılı bina sayımı sonuçlarına göre, Türkiye'de belediye sınırları içinde toplam 7 milyon 838 bin 675 adet bina bulunuyor. 2000 yılında ülkedeki toplam konut sayısı da 16 milyon 235 bin 830 olarak belirlendi. Sayım sonuçlarının binaların fiziki durumuna ilişkin bölümündeki verilere göre, binaların 4 milyon 809 bin 135'inin herhangi bir tadilata ihtiyacı bulunmuyor. 2 milyon 223 bin 512'si basit tamir ve tadilat gerektirirken, 129 bin 627'si harap ve yıkılması planlananlar, 570 bin 101'i ise esaslı tamir ve tadilat gerektirenler grubuna giriyor. Böylece harap, yıkılması planlanan, esaslı tamir ve tadilat gerektiren bina sayısı 700 bine ulaşıyor. İstanbul'da 10 bin bina yıkılmayı bekliyor. Türkiye'deki mevcut yapı stokunun süratle yenilenmesi gerekmektedir. Çünkü, büyük ölçüde herhangi bir proje ve teknik kontrolü olmadan; diğer bir deyişle kaçak olarak oluşturduğumuz, mevcut yapı stoku, depreme karşı sağlıklı ve güvenli bir şekilde korunmamızı önlüyor. 700 bin bina herhangi bir depreme gerek kalmadan da normalde yağmur, kar gibi etkenlerle ya da kendiliğinden başımıza yıkılabilecek binalardır. Her nasıl bakarsak bakalım ve her nasıl düşünürsek düşünelim; sonuçta deprem ve tsunami, heyelan, yangın vb. afetlerden zarar görmemek için süratle yurdumuzu yeni baştan inşa etmek zorundayız. Depremlerle ölmemek için, geleceğe güvenle bakmak için elimizi çabuk tutmalıyız. Unutmayalım ki; her geçen saniye aleyhimize işliyor. > Remzi Kozal (Mimar-Ekonomist) Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.