SSK'dan dul veya yetim aylığı alıp, sonra da primlerini ödeyerek Bağ-Kur'dan emekli olanların maaşlarının SSK tarafından kesildiğini ve ödenmiş olan miktarın da faiziyle birlikte istendiğini birkaç defa yazarak, mağdurların hislerine tercüman oldum. İlgililer bu feryadı duydu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Basın Danışmanı Kayhan Ünal arayarak müjdeyi verdi. Kayhan Beyin belirttiğine göre, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu, mağdur vatandaşların bu sıkıntısını gidermek için konuya hemen eğilmişler. SSK Yönetim Kurulu derhal toplanarak, bu konuyu çözecek tek maddelik bir kanun hazırlanmış, bekletilmeden Bakanlar Kurulu'ndan geçirilmiş, şimdi Mecliste. İlk fırsatta bu kanun Meclis Genel Kurulu'nda onaylanacak, binlerce vatandaşın mağduriyetine son verilecek. Her an çıkabiceceği belirtilen bu kanunla, maaşları kesilenler tekrar maaşlarına kavuşacak, diğer mağduriyetlerin giderilmesine de çalışılacak. Vatandaşlar, bu dertlerini dile getirirken Sayın Başbakan ile sayın Çalışma Bakanı'nın duyarlılığını biliyorlardı. Ben de bu niyetle seslendirdim. Beklediğimiz gibi oldu, ikisine de teşekkürler... Vatandaşın haklı isteklerine karşı duyarlı olan yöneticiler her zaman gönüllerde hak ettikleri yeri alacaklardır. Yarınlarımız da tehlike altında! Yerleşim birimlerimizin yüksek afet riskleri altında olduğu bir ülkeyiz. 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde yaşanan depremler, ülkemizin afet gerçekliğini, büyük bir yıkımla birlikte gösterdi. Jeolojik araştırmalar depremlerin, ülkemiz coğrafyasında yıkıcı etkiler yapabilecek önemli bir tehlike olduğunu, bu derece yüksek tehlike karşısında giderek artan korumasızlığa karşı yerleşim birimlerinde afet güvenliğinin yükseltilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremleri gibi felaketler, gelecekte, binlerce insanın hayatını kurtaracak, ekonomik kayıpları azaltacak dersleri çıkartmayı zorunlu kılmıştır. 1999 depremlerinden sonra mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının yaptıkları uyarılarla, zamana karşı bir yarış olarak ele alınması gereken çalışmalar ne yazık ki kaplumbağa hızında ilerlemiş, kimi zaman da tam tersi yönde gelişmeler yaşanmıştır. Bugün hâlâ hiçbir maddesinde afet güvenliğinden ve afetlerle başa çıkmanın en önemli araçlarından biri olan yerleşim alanlarının ve yapının üzerine oturacağı zeminin özelliklerini ortaya koyan jeolojik-jeoteknik etütlerden bahsedilmeyen 3194 sayılı imar yasası yürürlüktedir. 7269 sayılı afetler yasası ve ülkemizde afet yönetim sistemi, "yara sarma" odaklı olarak kalmıştır. Tabii afetlere yönelik çalışmalar, Sosyal Devlet anlayışının bir parçası olarak Kamu görevleri arasında kalmalıdır. Afetlere karşı tam güvenlikli yerleşimler için ulusal afet sistemimiz; (1) zarar azaltma, (2) önceden hazırlık, (3) olaya müdahale, (4) iyileştirme ve (5) yeniden inşa olmak üzere beş ana aşamayı da kapsayacak şekilde yeniden oluşturulmalıdır. 7269 Sayılı Afetler Yasası, 3194 sayılı İmar Yasası başta olmak üzere yerleşimleri doğal afetlere karşı güvenli kılacak mevzuat çalışmaları bir an önce sonuçlandırılmalıdır. Bu yasalar, bilim, mühendislik normlarını temel olmak üzere ve ilgili meslek odalarının görüşleri alınarak düzenlenmelidir. Mevcut yerleşim alanlarındaki karşılaşılacak afet zararlarını azaltmak için; yapı stoku, yanlış arazi kullanım kararları, zemin özellikleri vb risk faktörlerine karşı mücadeleye öncelik verilmelidir. Afet tehlike haritaları, mikro bölgeleme, jeolojik-jeoteknik etütler, her tür ve ölçekteki planlama kararlarının temel girdisi olması sağlanmalıdır. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de lise düzeyinde; alınacak tedbirleri ve korunma yöntemlerini de ihtiva edecek şekilde jeoloji dersinin mecburi olması ile; afetlere, sebeplerine ve önlemlerine duyarlı, konuyu bilimsel değerlendirme gerekliliğinin kültürünü almış kuşakların yetişmesi yarınlarımız için güvence olacaktır. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası