75 yıl evvelki çocukluğumdaki olayları yorumluyorum. O zamanlar vilayetimizde motorlu araç yoktu. Tek katlı binalarımızın arasında, daracık sokaklarda mahallenin çocukları oynardı. Gülüşleri, kahkahaları, kavga ve gürültüleri evlerimizden duyulurdu. Bizler bu kavgalardan hoşlanmaz, bir kere bile imrenip katılmazdık. Zira yuvamızda değişik bir manevi hava vardı. Anne-babam daima sevgi-saygı ile birbirlerine yaklaşırlardı. Değil öfkelendiklerini, birbirlerine kaş çattıklarını görmemiştik. Ağızlarında şükür-dua eksik olmaz, namazlarını huşu ile kılarlardı. Onun içindir ki, 81 yıllık yaşantımda, ağzımdan bir kere bile haşa küfür çıkmadı, kavgadan da nefret ettim. Bugün TV'de bile kavga sahnelerini seyretmeyi hiç sevmem. Demek ki, aile içinde çocuğun ruhuna ekilip işlenen güzellik veya çirkinlik tohumları, güçlü olarak yeşeriyor, dış etkenlerden kolayca etkilenmiyor. 50-60 yıl evvel Doğu-Güneydoğu Anadolu'da çalıştım. O insanların; komşuluk, dostluk ilişkileri; misafirperverlikleri, yardımseverlikleri, devlete bağlılıkları benim asil milletimin üstün karakterlerinin hiç bozulmamış tertemiz yapısını aksettiriyordu. Bugün oralardan şehit haberleri geldikçe kan ağlıyorum. Bu yurtta yaşayan öyle asil-üstün insanların, kendi vatandaşlarına silah çeker hale nasıl getirildiklerine şaşıyorum. 40 yıl evvel o ortamdan tahsil için buralara gelmiş bazı gençlerin; milli-ma-nevi değerlerimize, birlik harcımıza yabancılaşmış solcu gençlerimizle birlikte, devletimizin temel kavramları aleyhinde kol kola mücadele verdiklerini görüyorduk. Bilmem bunlar, 75 yıl evvel çocukluğumdaki sokakta küfürleşen çocuklardan mı? Şimdi muhtelif vesilelerle gösteri yaparken, resmî-gayriresmî binaların camlarını, çerçevesini kıranlar, arabaları yakanlar, emniyet kuvvetlerine taşla-sopayla-molotofkokteyli ile hücum edenler, maçlarda kavga-küfürle koltukları söküp fırlatanlar, yer kavgası ile birbirlerini bıçaklayanlar, öldürenler vs. gibi çirkinlikler asla ve asla benim milli kültürümle bağdaşamaz. Yukarıda açıkladığım gibi, esas rol aile içindedir. Ne yazık ki, muhtelif şekilde şöhret olmuş ve gençlerimizin imrendiği kişilerin, aile yuvasını hafife alan durumları, ahlaki zaafları, benim 70-80 yıl evvel bildiğim aile kavramına tamamen ters düşmekte, benim o manevi heyecan yüklü ortamımdan uzak, materyalist ve her türlü anarşiye yatkın nesiller türetilmekte. Binlerce yıl da geçse; insan olarak yaratılmış olmanın hakkını verdiği için, kıyamete kadar en üstün kültürü aksettiren Yıldırımlar, Yavuzlar, Fatihler; Anadolumuzun evliyalarının rehberliğine sarılmış, İslam ahlakı ile mest olmuş, maddeden uzak, kâinatı kucaklayan bir mana âleminin peşinde, hocalarının önünde diz çöküyorlardı. Böyle iman yüklü karakterlerin yön verdiği, en yüce dava peşinde bir olmuş, kardeşçe sevgi, saygı ile bir ulu davada kenetlenmiş o atalarımızın önünde de bütün dünya diz çöküyordu. Onların hayat hikâyelerini sık sık okumalıyız. Gemicisinin iki bacağının, koca geminin ağırlığı binmiş maçulaya sıkıştığını Yavuz görerek, "açsanıza maçulayı" diye gürlediğinde, zavallı adamın, "maçula açılırsa gemi kızaktan devrilir, mahvolur, benim canım için gemi mahvolmamalı" inleyişi, devlet malını hiçe sayan şu göstericilere ders olmalı. Tarihimizin şahlanış devirlerini iyi niyetle tahlil edelim. Yıllardır "kendimizi" arıyorum... Opr. Dr. Ethem İlhan Olgay >> Öğretmenler ek iş yapmak mecburiyetinde bırakılmamalı Öğretmenlere verilen ücret, gündelik hayatlarındaki mecburi harcamaları karşılamaktan uzaktır. Bugün öğretmenler kamudaki birçok çalışandan daha düşük ücret alıyor. Hükümet, öğretmenlerin geçim sıkıntısını gerçek anlamda telafi edebilecek, onları ek iş yapmaktan kurtaracak bir maaş politikası belirlemelidir, dedi. Farklı kamu kurumlarında, aynı işi yapan memurlar arasındaki ücret farklılıkları ve ücretleri arasında seyreden adaletsizlikleri ortadan kaldıracak İntibak düzenlemesinin yapılmasını istiyoruz. Memurlar arasındaki ücret uçurumunun devam etmemesi için zamların yüzdelik oranlarla değil, net ücret dilimleriyle yapılmasını istiyoruz. Yüzde 4'lük zam bin 700 TL maaş alan öğretmene 68 TL olarak yansırken, 5 bin TL ücret alan memura 200 TL olarak yansımakta ve memurlar arasındaki ücret uçurumu her geçen gün artmaktadır. Çocuklarını okutmakta zorlanan, tatile gidemeyen, ailesinin mecburi ihtiyaçlarını karşılayamayan bir öğretmen sağlıklı, verimli ve nitelikli bir eğitim hizmeti veremez. Milli Eğitim Bakanlığı'nın gerçekleştirdiği reformların verimli bir şekilde hayata geçmesi için, GSMH'dan eğitime ayrılan payla birlikte, eğitimcilere verilen maaşların artması gerekir. En düşük memur maaşı standart alınarak, memur taban maaşlarından vergi alınmasına son verilmeli, hakkaniyetli bir eşit işe eşit ücret sistemi tesis edilmeli, eğitim çalışanlarına yüzde 4'lük zammın yanında birinci ve ikinci altıncı ayda olmak üzere 150 TL ek zam yapılmalı, ilaç ve sağlık giderlerinden alınan KDV sıfırlanmalıdır. Gürkan Avcı (Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı) >> Sigara içenlerin sokağa taşması, yeni problemler getirdi Sayın Başbakanım, Sağlık Bakanım ve ilgili Belediye Başkanlarımız; Sigara yasağı hakkında aşağıdaki mağduriyetimizi giderirseniz binlerce kişinin duasını alırsınız. Sigara yasağı uygulaması güzel, ancak; - Sigara yasağıyla birlikte, sigara içenler sokaklara taşındı. - Sigara içenler sokağa taşınca, kahvehanelerin üstündeki apartmanlarda oturan vatandaşları, hem ses hem de pasif içici olarak rahatsız etmeye başladı. - Ayrıca, apartman sakinleriyle çeşitli problem ve tartışmalar başladı. Sizlere soruyorum; - Neden daha modern bir kahvehane modeli uygulanamaz? - Neden kahvehanelerin kapanma saatleri 24 iken, gece 02-03'e kadar uzatılıyor? R. Aksoy >> TEBRİK Bayramınızı tebrik eder, sıhhat ve afiyet dilerim. Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00