Yönetim bunlara geçerse vay milletin haline

A -
A +

29 Mayıs günü saat 21 sularında, Ankara'da Göksu Restaurant'ta bazı politikacı dostlarım ve Hukuk Fakültesi'nde öğrenci olan kızımla yemek yiyorduk. Az ötemizde bulunan masada da CHP'nin ağır topları Ali Topuz, Kemal Anadol, Ali Kemal Kumkumoğlu, Haluk Koç ve müteahhit olduğunu sandığım bir kişi bulunuyordu. Restaurantın müşterileri de ağırlıklı olarak ailesiyle gelen kişilerden oluşuyordu. Akademisyen olduğunu belirten bir genç CHP'lilerin masasına gitti; sosyal demokrat olduğunu, ama CHP'nin antidemokratik tavrını hiç beğenmediğini söyleyerek, bu partinin politikalarını eleştirdi. Bunun üzerine, CHP'li Haluk Koç büyük tepki göstererek, meydanlardaki milyonları hatırlattı. Akademisyen olduğunu söyleyen genç, kendisinin de o mitinglerde bulunduğunu söyleyince; "sen ancak o meydanlarda ampul taşırsın" diye hakaret etti. Kendileriyle medeni ölçüler içerisinde konuşamayacağını anlayan genç gitmek istediğini söyleyince, bu defa Haluk Koç'un ağır hakaretleri bütün restaurantta yankılandı. Ağırlıklı olarak ailelerden oluşmuş bütün müşteriler bu hakaretleri duydu; hepimiz hayret ettik, utandık... Ben dahil, bazılarının ağzından şu sözler döküldü; "iyi ki ülkeyi bunlar yönetmiyor, kazara bunlar gelirse, vay milletin haline"... > İsmi mahfuz >>> Adalet çalışanları mağdur durumda Devlet kurumlarında çalışan memurların hepsinin mutlaka bir sıkıntısı vardır. Fakat emin olun içlerinde adalet çalışanları kadar mağdur olanı yoktur. Adli ve idari yargıdaki mahkemelerde, Cumhuriyet Başsavcılıklarında ya da ceza infaz kurumlarında çalışan bu memurların ömürleri, davalarla, suçla, suçluyla iç içe geçer. İş yoğunluğu o kadar fazladır ki bir çoğunun cumartesi, pazarı bile yoktur. Gecenin bir yarısı telefonları çalar, otopsi olduğunu öğrenirler. Sıcak yataklarından kalkıp belki çürümüş bir cesedin başında sabahlarlar. Bayram günleri herkes gülüp eğlenirken, onlar görevlerinin başında günlük mesailerine devam etmek zorunda kalırlar. Elbette toplumun sosyolojik yapısı gereği bu işleri de birileri yapacak. Ama emeklerinin, alın terlerinin karşılığını alamayınca, şu anda olduğu gibi bir mağduriyet tablosu çıkıyor karşımıza. Ortalama 680 YTL maaş ile görevlerine başlayan adalet çalışanları, uygun görülürse 127 YTL kadar fazla çalışma ücreti alırlar. Hemen bütün kurumların faydalandığı meşhur denge tazminatından tam anlamıyla faydalanamazlar. Yılın 8 ayı ortalama 50-100 YTL arasında değişen keşif-havuz ücreti alabilirler. Yıllık olarak değerlendirildiğinde aşağı yukarı aylık 50 YTL olur. Bu şekilde bakıldığında bir ayda en fazla ellerine geçen ücret 850 - 900 YTL civarındadır. Maaşlarına bakıp adliye ve idari yargı personelinin vasıfsız bir memur olduğunu sanmayın. Onlar olmazsa adli ve idari yargının birkaç saat dahi işlemesi mümkün değildir. Hakim ya da savcı karar mercii olsa bile onların eli, kolu, kulağı, gözü adalet çalışanlarıdır. Gayretli çalışmalarına karşı diğer tüm kurumlarda olan takdirname ile ödüllendirme, maaş ikramiyesi vb. ödüllendirmelerin hiçbiri bu personel için uygulanmaz. Kanunen verilmesi zorunlu olan haklarını bile genellikle alamazlar. İstedikleri kanunu çıkarabilen ilgililer, maddi açıdan son derece mağdur durumda olan adalet çalışanları ile ilgili birkaç maddeden ibaret bir yasal çalışmayı ne hikmetse tam 4 yıldır tamamlayamamıştır. > Bir grup Adalet çalışanı -------- Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.