Ziraat Bankası'nın eski personelinin mağduriyeti giderilsin!

A -
A +

Ben, Ziraat Bankası'ndan, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği, "Muhasebeci" ünvanında, tüm haklarım dahil 1.278.167.000 TL. ücret ile 2 sayılı cetvele tabi sözleşmeli olarak görev yapmakta iken; 444603, 4684, 4743 sayılı yasalara göre, 06.08.2002 tarihinde hiçbir belge imzalamaksızın, Ziraat Bankası'nın Başbakanlık Personel Daire Başkanlığı'na bildirmesi ile Malatya Valiliği emrine atandım. Bankadaki derecem 2/1 iken, Malatya Valiliği emrinde bulunan ve bankadaki ünvanımın 2 altı, kadro derecemin bir altı olan 3. derecedeki şef kadrosuna atandım. Ağustos 2002'de 1.278.167.000 TL. sözleşme ücretinden emekli keseneği ve özel indirim düşüldükten sonra, kalan miktar gelir vergisi matrahı olduğundan; 27.12.2001 tarih 24623 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 3397-3398 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Vergi Yasa değişikliğine göre %20 diliminde gelir vergisi kesilmekte idi. Yasa gereği her yıl gelir vergisi matrahı 0'dan başladığından, Ocak 2003'ten itibaren gelir vergisi oranı%15 diliminden başlamaktadır. %5 puanlık farkın Ağustos 2002 ayındaki ele geçen maaşıma eklenmesi gerekmektedir. 4603 sayılı yasada, "hiçbir ünvan ve ücret kaybı olmadan atama işlemi yapılacaktır" denilmektedir. Ancak eş ünvan ve kadro bulunmaması durumunda, Bakanlar Kurulu'nun "kadro tahsisinden sonra atama yapılır" diye belirtmesine rağmen; kazanılmış hakkım olan yukarıda belirttiğim sözleşme ücreti ve ünvanım iptal edilerek, 657 sayılı yasaya göre şef ücreti tespit edilip, bunun yasal kesinti tutarı olan 211.650.000 TL. ele geçen 937.150.000 TL'ye ilave edilip, 1.184.800.000 TL. personel giderlerine borç yazılıp, 211.650.000 TL yasal kesintiler tekrar düşülerek 973.150.000 TL ödenmektedir. Ziraat Bankası'nın binlerce personeli bu şekilde zarara uğratıldı. Ekim 2002, Ocak 2003'te yapılan zamlardan yararlandırılmamız ve diğer zararlarımızın giderilmesini istiyoruz. > Mehmet Sayın Ne yaptık da affedilmiyoruz? Milli Eğitim Bakanı'na; Bilindiği gibi, son zamanlarda öğrenci affından bahsedilmekteydi. Yeni Hükümet tarafından düşünülen af, önceleri sadece disiplin affını kapsamasına rağmen, daha sonra gittiği alt komisyonda "genel öğrenci affı" şeklinde değiştirildi. Bu bizim için gerçekten çok iyi bir haberdi. Çünkü hep polemik konusu haline getirilen disiplin uzaklaştırmaları (türban, Kürtçe dilekçe) dışında, başka sebeplerle okuldan atılanlar da var. Ekonomik sebepler yüzünden harcını yatıramadığı, ya da okula devam edebilecek kadar ekonomik güce sahip olamadığı için çalışmak zorunda kalan ve bu nedenle derslere devam edemeyip okullarından atılan yüzlerce öğrenci var. Çok sevinmemize rağmen, ani bir manevrayla Hükümet ve Sayın Mumcu, öncelikle genel aftan, sonrasında ise disiplin affından vazgeçti ve bizleri tekrar bunalıma soktu. Hepimiz belli bir yerlere gelmiş, belli bir kültür seviyesindeki insanlarız ve acıdır ki, bazılarımızın 6 dersi olmasına rağmen (yani sadece sınavlara girerek mezun olabilmelerine rağmen) etiketi olmayan, daha ağır bir ifadeyle ne olduğu belli olmayan kişiler olarak ortalıklarda gezmekteyiz. Sadece biz değil, bu af haberi, bizleri okutmak için varlarını yoklarını ortaya koyan, buna rağmen dolaylı olarak başarılı olamayan yüzlerce anne babayı da heyecanlandırdı. Fakat şu an yine başladığımız yerdeyiz. Sayın büyüklerimize sormak istiyoruz: Adam öldürenden tutun da, halkımızın milyarlarca trilyonlarca parasını çalan hırsızlara, ya da ağır suç işleyip hapse giren, vergi kaçırıp daha sonra vergi barışı adı altında affedilen insanlara varana kadar herkes çeşitli formüllerle affediliyor da; yarınımızı kuracak olan bizler ne yapmışız ki affedilmiyoruz? > Bir öğrenci İçimizin ne kadar acıdığını biliyor musunuz? Sayın Erkan Mumcu'nun dikkatine; Sizden öncekiler birçok insanı affetti, siz de bazı kesimler için af getirdiniz. Ama bizim okuldan uzaklaştırılan çocuklarımız için getirilecek af konusunu bir kalemde silip, rafa kaldırdınız. Sayın Tayyip Erdoğan, bir konuşmasında; yapılmış bazı haksızlıkların içini acıttığını belirtiyordu. Çocuklarımız için verdiğiniz af sözü ve oluşturduğunuz umut gerçekleşmeyince, bizim içimizin ne kadar acıdığını düşünebiliyor musunuz? Bu af sadece disiplin suçları sebebiyle okulla ilişiği kesilenler için düşünülmüştü. Notları sebebiyle okulla ilişiği kesilenler neden düşünülmedi? Bizim çocuklarımız banka mı soydular, adam mı öldürdüler, devletimizi zarara mı uğrattılar? Belirttiğim suçları işleyenler affedildi, çocuklarımız neden affedilmiyor? Bu konuda daha duyarlı ve kararlı olmanızı bekliyoruz? > Bir öğrenci annesi Bu uygulama adaletli mi? Milli Eğitim Bakanlığı'na; Ben 300 milyon maaşla çalışan bir öğrenci velisiyim. Çocuklarımdan biri İlköğretim 4. sınıfta, diğeri de Burdur Karma Anadolu Öğretmen Lisesi 10. sınıfta okumaktadır. Ocak ayı içinde İlköğretim okullarının Devlet Parasız Yatılı ve Bursluluk Sınavlarına müracaatlar başladı. Bu sınavın adı, "MEB Personeli Çocukları Parasız Yatılılık Sınavı" olmalıydı! Çünkü benim çocuğum 758 puan almasına rağmen kazanamıyor, bakanlık personelinin çocuğu ise 630 puanla kazanabiliyor. Öğretmenler bizim çocuklarımızı bedava mı okutuyor? Biz 300 milyon alıyoruz, onlar 700-800 milyon. Bizim çocuk zengin onlarınki fakir... Üstelik onların kaç çocukları varsa, hepsi bu avantajdan faydalanıyor iken, biz çocuğumuzu parayla okutabiliyoruz... Sizce bu uygulama adil midir? Bunda bir çarpıklık yok mu? Lütfen ilgilenin ve haksız uygulamaya son verin!.. > Ahmet E. (Öğrenci velisi) - GÖLHİSAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.