Halkın yüzde 45'i televizyonu salona koyuyor, yüzde 30'u da mutfakta bulunduruyor. Son birkaç yılda, iki ya da üç televizyonu olan büyük şehirli Türk ailelerinin sayısı arttı. Herkesin aynı kanalı veya programı İzlememesi, evde iletişim kopukluğu oluşturmaya başladı. 5 yaşındaki bir çocuk, bir üniversite öğrencisinin okulda geçirdiği zamanı televizyon karşısında geçiriyor. Neden boş zamanımızın yarısını televizyon karşısında geçiriyoruz? Hemen herkes televizyon izlediğini kabul etmek istemese bile, bebeklerin dahi başlarını beyaz cama çevirmesi meselenin çok daha köklü olduğunu gösteriyor. 40 yıl önce yapılan araştırmalar, televizyonu arızalanan ailelerin, tamir edilene kadar histerik tepkiler gösterdiğini ortaya koymuştu. Kaçımız futbol maçını, bir diziyi izlerken elektrik kesildiğinde ya da ekrandaki görüntü bozulduğunda sinirlenmiyoruz? İnsanlar aksiliklere sıkılır, ama bu sanki, uyuşturucu alamayan madde bağımlılarını hatırlatıyor. Belirtileri neler? Eve gelir gelmez yaptığınız ilk iş televizyonu açmaksa, yemeklerinizi sürekli televizyon karşısında yiyorsanız, bir televizyon programını kaçırmamak için arkadaşlarınızla ya da ailenizle buluşmayı reddediyorsanız, TV rehberlerine bakmadan pek çok dizi ya da programın kanalını ve başlama saatini söyleyebiliyorsanız, televizyon seyrederken yüksek sesle konuşan ya da size bir şeyler anlatmaya çalışan insanlara sinir oluyorsanız, ya da bir yıl boyunca televizyonsuz kalmanız için birilerinin size milyarlar vermesi gerektiğini düşünüyorsanız, adına ister bağlılık deyin ister bağımlılık, bu parlayan kutucuk sizi ağına düşürmüş demektir. Kişiyi şartlandırıyor Televizyon karşısında rahatlama duygusu çok çabuk geliştiğinden, insanlar televizyon izlemeyi rahatlamakla, dinlenmekle bir tutmaya şartlanmış durumdalar. Bu ilişki, izleme süresi boyunca kendini gösterdiğinden zamanla kuvvetleniyor. Televizyon bozulduğunda ya da elektrik kesildiğinde oluşan stres de, bu ilişkiyi destekleyen başka bir etken. Bireylerin, televizyon izlemeyi bırakırlarsa kendilerini daha az rahatlamış hissedeceklerini bilmeleri, televizyonu kapatmamalarında önemli bir etken olabiliyor. Böylece izleme, sürekli daha fazla izlemeye neden oluyor. Acaba çok fazla televizyon seyrederek vakit geçirenler diğer insanlara göre hayatı daha farklı mı yaşıyorlar? İnsanlarla beraber olmaktan hoşlanmıyorlar mı? Bu tür sorulara cevap aramak için yapılan araştırmaların verdiği sonuç şu: Aşırı derecede televizyon seyredenler az televizyon seyredenlere göre kendilerini belirgin bir şekilde daha huzursuz, sinirli, sabırsız ve daha az hoşgörülü hissediyorlar. Alışkanlıklar değişiyor Özellikle de, hiçbir şey yapmadan durduklarında. İzleyici tek başına olduğunda fark daha da büyüyor. Kendilerini televizyon bağımlısı olarak tanımlayan kişilerle yapılan çalışmada, bu kişilerin çok daha kolay sıkıldıkları, kendilerini kontrol etme yeteneklerinin az olduğu ve dikkatlerinin çok kolay dağıldığı da gözlenmiş. Yıllardır yapılan çalışmaların gösterdiği diğer sonuçlarsa, televizyonla çok fazla zaman geçirenlerin, hiç seyretmeyen ya da az seyredenlere oranla toplum içine daha az karıştıkları, sosyal etkinliklerinin daha az olduğu, fazla ya da hiç spor yapmadıkları, aşırı şişmanlığa daha yatkın oldukları. Doğal olarak ortaya çıkan soru şu: Karşılıklı ilişki hangi yönde ilerliyor? İnsanlar sıkıntı ve yalnızlıktan mı TV'ye yöneliyor, yoksa TV seyretmek mi insanları sıkıntı ve yalnızlığa itiyor? Genelde ilk görüş benimsense de, ikincisini destekleyen araştırmacılar da var. Ya da her ikisinin de, bir kısır döngü şeklinde birbirini tetiklediğini... Zararları büyük! Beyin gelişimi üzerine araştırma yapan bilim adamlarına göre aşırı televizyon izlemek, analitik düşünme, okuma ve dil gelişimi için gerekli olan beynin sol yarısının uyarılmasını azaltıyor. Bu nedenle çocuklara 2 yaşına kadar televizyon seyrettirilmemesi öneriliyor. Televizyonun çocuklar üzerinde önemli etkilerinden biri de televizyon karakterlerinin çocuğun hayal dünyasında birer kahramana dönüşmesi ve kendisini bu karakterlerle özdeşleştirerek davranmaya başlaması. Öğrenciler arasında en çok zaman kaybına neden olan eylemlerin belirlendiği araştırmalarda televizyonun ilk sırayı aldığı görülüyor. Çünkü televizyon izlemeye başlarken kişide olan kontrol, izleme sırasında televizyona geçiyor ve öğrenci bunun farkına varamadan vakit uçup gidiyor. Televizyonun sağlığa zararlı etkilerinden birisi de ışığa duyarlı epilepsiyi tetiklemesi. Televizyondan yayılan kırpışan, parlak ışınların epilepsiye hazırlayıcı faktör olarak rol oynadığı kabul ediliyor. > Nasıl vazgeçebiliriz? TV izlemeyi kontrol altına almakta başarılı olmak isteyenler bu önerilerimize kulak versin: * İzlenen tüm programları ve öğrenilenleri bir günlüğe kaydedebilirsiniz. Bu günlük, TV izleyen kişinin farklı programlarda neler öğrendiğini, boşa vakit harcayıp harcamadığını belirlemekte yararlı olacaktır. * Pek çok aile, akşam yemeğinden sonra TV başına geçiyor. Bunun yerini alabilecek, aile bireylerini bir arada tutacak eğlenceli uğraşlara yönelmek yararlı olacaktır. * TV izleme ve özellikle bilgisayar oyunlarında zaman sınırını belirlemek için bir alarm ya da zil etkili. Zil çaldığında çocuk durması gerektiğini biliyor. Bazı ebeveynler, bu metodun sözle uyarıdan daha etkili olduğunu belirtiyorlar. Çocuklar, zil sesini daha ciddiye alıyorlar. * Yeni geliştirilen elektronik cihazlar, şiddet içeren programların izlenmesini engelleyebiliyor. Yine zaman sınırlaması koyan programlar var. Zaman dolduğunda TV kendiliğinden kapanıyor. Böylece dış uyarıcı yardımıyla "zamanın nasıl geçtiğini anlamadım" savunması engelleniyor. * Kanallarda gezinmek yerine, önceden listesi yapılan programlar izlemeli. * Programlar, videoya kaydedilebilir ve pek çok kişi kaydettiği programı daha sonra izlemiyor. * TV izlerken kaydedilen beyin dalgaları ile kitap okurken kaydedilenler farklı. TV ekranında bir metin okunsa bile, beyin çok düşük etkinlik gösteriyor. Yani televizyon sinir sistemini kapatırken, kitapta bu yaşanmıyor. * Haftada bir günü televizyonsuz gün ilan edin. Gün sayısını artırdıkça, tüm ailenizin TV'ye ne kadar endekslenmiş bir hayatı olduğunu anlayacaksınız.