ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MENDERES TÜREL:OSCAR'ın yolu Antalya'dan geçer 2 yıl önce festivalimize katılan Helen Miller, 2 ay sonra Oscar aldı. Festivalimiz Avrupa'da konuşulmaya başlandı. Marka olmak için büyük gayret gösteriyoruz.
Sunuş
Şehrine âşık bir insan. Doğduğu büyüdüğü toprakları anlatırken gözlerinin içi gülüyor. Belli ki, yaptığı her işi en iyi şekilde yapmak için büyük bir gayret içerisinde. Genç yaşlarda yakaladığı birçok başarı da bunun sonucu olsa gerek. Gazeteci, yazar, sporcu, sanatla kültürle iç içe ve gözlemlediğim ve görüştüğüm kadarı ile de hemşehrileri onu çok seviyor. Bu haftaki konuğum Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı Menderes Türel. Kendisi ile Antalya'dan, çalışmalarından, spordan, yemekten birçok konuda konuştuk. Tatil tadında, Antalya kokan bu sohbeti sizin için yaptık.
Antalya doğumluyum. Antalya'da ilk orta eğitimimi gördükten sonra İngiltere'de gazetecilik konusunda eğitim aldım. Ardından Antalya'nın ilk yerel ofset gazetesini kurdum. 1991'de Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nın meclis üyeliğine seçildim. 13 sene camianın hemen her kademesinde görev aldım ve en son olarak da Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlık görevimi 2004 yılı başında istifa etmek suretiyle bırakarak siyasete girmeye karar verdim. Aday oldum ve belediye başkanı seçildim.
Böylece siyasi hayatınız da başlamış oldu sanırım. Siyasete atılmaya nasıl karar verdiniz?
Ben zaten bu göreve gelmeden önce Antalya'nın en güçlü sivil toplum örgütünün başkanıydım ve ondan Antalyalı bir gazeteci yazar olarak, Antalya'nın her sorununa duyarlı ve bu problemlerin çözülmesinde de katkı sağlamaya çalışan bir yapıya sahip ferdiydim. Antalya'da en önemli, "kanaat önderliği" görevini yapan kurum Antalya Ticaret ve Sanayi Odasıdır. Biz orada yaptığımız çalışmalarımızda dikkat çekmeyi başardık sanırım. Daha sonrasında daha icraatın içinde, yaptırım gücü daha fazla olan bir makamda Antalya'ya hizmet etmeyi gönülden arzu ettiğim için ve bunun da ancak siyaset kurumunu aracını kullanmak suretiyle yapmanın mümkün olduğunu bildiğim için siyasete atılmaya karar verdim. Bu vesile ile de Antalya Büyükşehir belediyesinde başkanlık görevine talip oldum.
Hep aklınızdaydı o halde siyaset ve AK Parti'den aday oldunuz.
Aslında üç aşamalı bir karar verdim. Vermiş olduğum kararın birincisi siyaset yapıp yapmayacağım ile ilgiliydi. Siyaset yapmaya karar verdim. İkincisi siyasete hangi partide yapacağımla ilgili bir karardı. Eğer bir gün siyasete girersem Türkiye'nin içinde bulunduğu konjonktürde kesinlikle AK Parti dışında başka bir partide siyaset yapmayı hiçbir zaman düşünmedim.
Göreve geldiğinizde karşılaştığınız en önemli problemler nelerdi?
Biz Antalya'da göreve geldiğimizde çok ciddi bir alt yapı açığı ile karşılaştık. Çünkü Antalya'nın 3/1'i kanalizasyon ile tanışmış ama üçte ikisinde hiç yok. Sadece 250 bin kişi kapasiteli bir arıtma tesisi var; o da kapasitesini doldurduğu için ihtiyaca cevap veremez hale gelmiş. Yağmur suyu kanalı dediğinizde altı kilometrelik bir yağmur suyu kanalı vardı ve sizler İstanbul'da en ufak yağmur da, Antalya'daki sel görüntülerini üzüntü ile izliyordunuz. Şehir katlı köprülü kavşaklarla hiç tanışmamıştı. Trafik sorununun çözülmesine yönelik radikal kararların alınmadığı ortadaydı. Ve de ulaşım sistemini dünyanın en modern sistemi olan hafif raylı sistem ile donatması gereken bir Antalya vardı. Çevreye duyarlı bir anlayış içerisinde doğal gazı kullanımı da başlamamıştı. Maalesef Antalya'nın en önemli yerlerinden bence pırlanta değerinde olan "Kaleiçi"ni bir türlü yenileyememiş, oradaki problemlerini çözememiş ve kentsel dönüşüm anlamında da kent merkezinde bir cazibe alanı oluşturamamış bir Antalya vardı. Fotoğraf buydu.
Antalya başta turizm olmak üzere ülke ekonomisinde katma değeri çok yüksek bir şehrimiz.
Tabiî ki. Antalya ülke ekonomisine turizmden sadece 7 milyar dolar bir katma değer sağlıyor. Antalya bir tarım şehri aynı zaman da. Meyve üretiminin altıda biri burada gerçekleşiyor. Sebze meyve ihracatının üçte ikisi bizim şehrimizden. Kesme çiçek ihracatının yüzde 90'nın üstündeki kısmı Antalya'dan yapılıyor. Dolayısı ile Türkiye'yi besleyen çok önemli bir tarım şehri. Sanayide ilk 500'de firmalarımız var. Çevreye duyarlı sanayinin gelişmesinde çok önemli bir yol kat ediyoruz. Böyle bir şehrin ihmal edilmesi mümkün mü? Başbakanımız da bunun son derece farkında ve desteğini esirgemiyor Antalya'dan.
TURİZM BU SENE NASIL?
Nazara gelir diye de sezon kapanmadan konuşmaya çekiniyorum, şu anki rakamlar itibarıyla bu yıl çok şanslı bir sene geçiriyoruz. Antalya, sezon bittiğinde 9 milyon üzerinde turisti ağırlamış olacak. Geçen yıla göre yüzde yirmi artış bekliyoruz. Bu rakamlar Mayarko'dan sonra Akdeniz çanağındaki en büyük rakam. Bugün itibarıyla 6.5 milyon turist ağırlamış durumdayız. Antalya turizmin başkenti. Antalya 500 bin yatak kapasitesine sahip bir şehir. Dünya'da bu kadar tesise sahip şehir sayısı sınırlı. Artık nicelik dışında nitelikte de öne çıkmalıyız.
Tatil köyleri turistler için çok çekici ama gözlemlediğim kadarıyla esnaf bu durumdan dertli; "turistler şehre gelmiyor, dolayısıyla da hareket yok" diyorlar.
Doğru ama bu görüşe kısmen katılıyor, kısmen de katılmıyorum. Tatil köyleri kendi içlerinde oluşturdukları alışveriş merkezleri, faaliyetleri, dünya restoranları ile bir akvaryum oluşturuyorlar ve eğlenceden, su sporlarına kadar turistler istedikleri her şeyi buluyorlar. Bunun için artık dışarının da cazibe alanı, çekim merkezi haline gelmesi lazım. ATSO'da başkanlık yaparken hep söylediğim bir şey vardı. Bizim tatil köylerimiz beş yıldız, dışarısı tek yıldız diye. İşte siz çevreyi de beş yıldızlı hale getirmezseniz turist küçük akvaryumlarının dışına çıkmaz. Biz şu anda bunun için çaba harcıyoruz. Pırlanta değerindeki Kaleiçi'nin bunun için değerini vermeye çalışıyoruz.
Biraz da Festivallerinizden bahsedelim. Antalya film festivalleri ile de adından söz ettiren bir şehir.
Evet, festivalleri çok önemsiyoruz. Çünkü bir marka şehir oluşturmaya çalışıyoruz. Ürünümüzü kaliteli hale getirmek istiyoruz. Markalaşmanın, sanatsal, sportif ve kültürel faaliyetlerle desteklenirse daha sağlam olacağına inanıyoruz. O yüzden biz göreve başladığımızda 41. Altın Portakal Film Festivali zamanıydı. 40 yıl önce bu festival çok doğru bir düşünceyle Antalya'yı ülke genelinde tanıtmak için başlatılmış. Biz, mevcut geleneksel film festivalimizi de korumak şartıyla, bu faaliyetler arasına uluslar arası bir film festivali ayrıca bu ikili organizasyonu desteklemek amacıyla da bir film market festivalini, Uluslararası Avrasya Film Festivali ve Uluslararası Avrasya Film Market olarak ekledik. Hatırlarsanız, 2 yıl evvel Helen Miller Antalya'da film festivalimizdeydi. 2 ay sonra Oscar ödülünü aldı ve ben o zaman şu espriyi yaptım; "Festivalimize katılın, Oscar'ın yolu Antalya'dan geçer" diye. Artık festivalimiz Avrupa'da konuşulan, Avrupa'daki sinema dergilerinde yer alan, köşe yazarlarınca değerlendirilen, hatta "Cannes Film Festivali ile de yarışabilir" yorumlarını alan bir festival haline geldi.
Antalyaspor'un fanatik taraftarıyım
? Ben Antalyaspor'un fanatik bir taraftarıyım. Hiçbir maçını kaçırmam. Deplasmanda da her zaman yanında olurum. Onursal başkanlık gibi benim için fevkalade önemli bir görevi yönetim kurulumuz bana tevdi etti. Bu sene inşallah süper ligde büyük başarılara imza atacağız. Beşiktaş ile yaptığımız ligin ilk maçı bana büyük ümit verdi. Ben senelerce yerel kanallarda spor muhabirliği yapmış bir gazeteci olarak Antalyasporla hep iç içe yaşadım. 81'de Türkiye'nin en genç basın sözcüsü olarak süper ligde yönetim kurulu üyeliği yaptım. Kulüp başkanlığı yaptım. Şimdi Onursal başkanlığını yapıyorum. Maçları hep tribünde izlerim.. Şeref tribünündeki çok değerli misafirlerimizden de izin isteyerek 30 senedir hep aynı yerde maçları izlerim...
"YEMEKLE ARAM ÇOK İYİDİR..."
Bizim yemeklerimiz çok lezzetlidir. Tahinli piyazımız, köftemiz çok lezzetlidir. Antalya'nın kendisine özgü yemekleri vardır. Hibeşi çok meşhurdur. Tahin, sarımsak ve limon ile yapılır. Cive dediğimiz bir domatesli, pirinçli hatta acılı, sıcak yenen bir yemeğimiz vardır. Mutfağımız çok çeşitlidir. "Akdeniz Lezzetleri" diye bir yemek kitabımız var, onu size hediye edelim. Bu yemekleri evinizde pişirin, gerçekten çok lezzetlidir çünkü bizim mutfağımız.
Son orman yangınları hepimizi çok üzdü
? Canımız yanıyor. Olumsuz iklim şartları ile de çok hızlı bir şekilde geliştiği için doğal afet olarak da değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. En son Manavgat yangınında yangının çıktığı gün kuzey rüzgârı 60 ile 80 km arasında hızla esiyordu. Rutubet yüzde 10'un altına düşmüştü. Olumsuz hava şartları yangınları tetikliyor. Orman Genel Müdürlüğü ve başta valiliğin çok fedakârca yaptığı çalışmalarla çok ciddi bir tehlike önlendi. Biz de bu konuda belediye olarak çok duyarlı davrandık. 27 tonluk su arazözlerini hemen bölgeye gönderdik. Sosyal yardım merkezi oluşturduk. Yemek ve ayni yardımları iyi organize ettik. Keşke olmasaydı da bunlara ihtiyaç duyulmasaydı. Devletin bütün kamu kuruluşlarıyla, yerel yönetimleriyle , sivil organizasyonları ile çok ciddi destekler verildi bölgeye. Yanan bölgeler temizleniyor. Dikim sezonu ekim ayı ve yanan bölgeler yeniden ağaçlandırılacak.
Bu güzel sohbet için size çok teşekkür ediyorum.
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır derler. Umarım bizim de Pazar Kahvesi ile okurlarınızın gönlünde bir hatırımız olur.