Arkadaşlarınızın içinde bir konuşma yapmanın düşüncesi bile midenizde kramplar oluşturuyor, ağzınızı kurutuyor, terlemenize sebep oluyor ve bacaklarınızı titretiyor mu? Eğer durum buysa, yalnız değilsiniz. Çoğu insan topluluk önünde konuşmaktan korkar. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Topluluk önünde konuşmaktan korkuyorsanız, sosyal fobili olabilirsiniz. Kendi evlerinde ve aile üyeleri arasında genellikle rahat davranan sosyal fobililer, özellikle makam sahibi kişiler karşısında zorlanırlar. Karşı cinsle konuşmak, sosyal fobili bazı insanlar için başlı başına bir problemdir. Kimi sosyal fobisi olanlar ise, topluluk önünde mesela yemek yemek gibi bazı davranışları yapmaktan sıkıntı duyar. Sonunda bu kişilerin hayatı bir ıstıraba döner" diyor. Hayatınızın fırsatı Prof. Dr. Tarhan, problemi şöyle örneklendiriyor: "Öğrenci ise, okulda öğretmen kendisine soru sorduğunda kalkıp cevap vermek, öğretmen ise, ders anlatmak sosyal fobisi olanlar için büyük bir işkencedir. Birçoğu, devlet dairesine, bankaya gidip işini yaptıramaz. Bazıları telefonla bile konuşamaz. Ağır vakaların sokağa çıkmaya, bakkala gitmeye, biletçiden otobüs bileti almaya bile tahammülü yoktur. Bunlar sonunda kendilerini eve hapseder, okulda başarısız olur ya da çalışma hayatları sona erer." Birçok insan toplum önünde konuşma yapmamak için türlü türlü bahaneler uydurur. Ancak bir kere bu korkuyu aştıktan sonra göreceksiniz ki, küçük ya da büyük gruplar önüne yapılan güçlü konuşmalar, size birçok iş fırsatı sunacak, kariyerinizde önemli bir adım atmanızı sağlayacaktır. Konuşma yaparak güvenilebilirliğinizin aniden arttığını hissedeceksiniz. Neler yapılabilir? Peki, topluluk önünde konuşma korkunuzu nasıl yenebilirsiniz?... İnsan Kaynakları Uzmanı Don Straits, pek çok insanın konuşmadan değil, kendilerini kötü bir duruma düşürmekten korktuğunu söylüyor. Bazı insanlar ise, devamlı olarak topluluk önünde konuşma yapar ancak onlar da sahnede yerlerini alırken sizin kadar heyecanlıdır. İşte size yardımcı olacak birkaç yol: >> Dinleyicilerinizin karşısına çıkmadan önce birkaç defa derin nefes alın. Oksijen gerginliğinizi azaltır ve kafanızı toparlamanızı sağlar. Televizyonda canlı yayınlanan şovlara bir göz atın. Sunucu sahne aldıktan sonra birkaç defa derin nefes alıp verir. Böylece rahatlayıp kafasını topar. >> Kurduğunuz ilk cümleler, hayati önem taşır. O an tüm gözler üzerinizdedir. Bu sebeple, ilk cümlelerinizi ezberlemek zorunda değilsiniz ancak akıcı ve kusursuz bir şekilde ağzınızdan çıkana kadar çalışmalısınız. >> Konuşmanızda kullanacağınız materyalleri iyice araştırın, analiz edin. Neden bahsettiğinize emin olun. >> Kime konuştuğunuzu bilmeniz çok önemli. "Beklentileri neler? Ne öğrenmek istiyorlar? Onları hangi konular ilgilendiriyor? Sizi dinlemekteki amaçları ne? Eğitim düzeyleri ne? Demografik ortalamaları nedir?.." Bu soruların cevaplarını bilirseniz, sunumunuzu dinleyicilerin ihtiyaçlarına göre şekillendirebilirsiniz. >> Sunumunuz sırasında kürsünün arkasından çıkın ve dinleyicilerinizle iletişim kurun. Soru sorun, yorumlarını alın, dinleyiciyle sohbet etmek için birkaç dakika ayrını. >> Mükemmel bir sonuca ulaşmayı hedefliyorsanız, bol bol prova yapmalısınız. Ancak konuşmayı ezberlemekten kaçının. Çünkü, ezberden yapılan konuşmalar sıkıcı ve inandırıcılıktan uzak olur. ------ Birkaç önemli ipucu >> Dinleyicilerin arasında gezinirken mutlaka direkt göz teması kurun. Ancak bunu yaparken belirli kişilere odaklanmayın, her seferinde farklı kişilere bakmaya dikkat edin. Göz kontağını 4-6 saniye arası korumaya özen gösterin. Böylece sunumunuza daha fazla inandırıcılık katabilir ve dinleyicileri samimiyetinize inandırabilirsiniz. >> Enerjinizi doğru kullanmalı, bunu sesinize yansıtmalısınız. Konuşma sırasında duraklar, ses iniş-çıkışları ve tonları kullanın. Böylece dinleyiciler monoton bir ses dinledikleri için dikkatlerini başka tarafa yöneltmez. >> Dikkat ederseniz birçok konuşmacının vücut dilini kullanırken zorluk çektiğini göreceksiniz. İzleyici karşısına geçtiklerinde özellikle kollarını kıpırdatmakta zorlanan ya da gelişigüzel sallayan, kürsünün arkasına saklayan konuşmacılarla karşılaşabilirsiniz. Konuşmanızı prova yaparken hareketlerinizi de işin içine katın. Hatta sadece vücut dilinizi çalıştırın. >> Bilgi vererek beyne, kişisel deneyimlerinize yer vererek insanların duygularına hitap edersiniz. Dinleyicilerinizin dikkatini komik, trajik, romantik, arkadaşlık, aileye, hayata, başarıya ve kariyere dair hikayelerle çekmeye çalışın. >> Birçok konuşmacının yaptığı hatalardan biri, konuşmaya soru-cevap bölümüyle son vermektir. Bu davranışın, temposu gittikçe düşen bir kapanışa yol açacağı garantidir. Bunun yerine kendi kapanışınızı yapmalısınız. Bu kapanış dinleyicilerinizi şaşırtmalı, motive etmeli. ------ >>> Okuyucu mektubu Umudunuzu kaybetmeyin ERZURUM'dan okuyucumuz Yusuf Köseoğlu, Atatürk Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü mezunu olduğunu, askerlikten sonra bir süre çalıştığını ancak son bir yıldır işsiz olduğunu aktarıyor. İlk günler bütün enerjisi ile iş aradığını fakat bulamadığı için yavaş yavaş umutlarının da azaldığını yazan Köseoğlu, bize tavsiyelerimizi soruyor. Sevgili Yusuf, İnsan işini kaybedince önce biraz şaşkın, biraz kızgın, biraz da endişeli oluyor. Derken bütün enerjinizle yeni girişimlere, iş bulma çabalarına girişiyorsunuz. Çevrenizdeki herkes sizin bu enerjinizi takdir ediyor ve çabalarınızı destekliyor. Ama bir bakıyorsunuz ki, 5 ay olmuş ve hâlâ bir işiniz yok. O zaman panik duygusuyla birlikte bir öfke kaplıyor içinizi... Uzmanlar, işsizliği beş evrede değerlendiriyor. Her bir evre, aylık zaman aralıklarıyla ve bazı psikolojik ve davranışsal özelliklerle belirleniyor. Birçok kişi için aynı anlama gelen ve benzer deneyimlerle yaşanan bu evrelerden geçerken en önemli şey, umudu kaybetmemek. Çünkü insan, yaşama sevincini kaybettiğinde onu geleceğe taşıyacak en önemli yakıtını kaybetmiş oluyor. Alternatifleri değerlendir İş aramayı sürdüren kişilerin birçoğu, 7 ay sınırından sonra ciddi depresyon tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Ekonomik zorlukların da iyice arttığı bu aşamada tipik davranış, artık mücadele etmeyi bırakmak oluyor. Unutmayın ki, hayat fırsatlarla dolu; sadece bunlardan bazılarına ulaşmak çok zor. Bu yüzden bir süreliğine beklerken en önemli şey olan yaşama sevincinizi kaybetmemek için, asıl ulaşmak istediğiniz noktayı unutup başka alternatifleri değerlendirmek gerekiyor. Bir senedir istediğiniz gibi bir iş bulamıyorsanız ve nitelikleriniz uygun olmayan bir iş de yapmak istemiyorsanız, gönüllü olarak çalışmayı deneyebilirsiniz. Başkalarına yardım ederken hissedeceğiniz tatmin duygusu, sizin hayatınızda pek çok şeyi değiştirebilir. Diğer bir alternatif ise, daha önce hobi olarak gördüğünüz bir uğraşınızla para kazanmanın yollarını aramak olabilir. Böylece işsiz kaldığınız geçici süre içinde, topluma da faydalı olabilirsiniz.