Zekânın çok çeşitli tarifleri vardır. En geniş manasıyla bir genel zihin gücü, soyut düşünme yeteneğidir. Zekâ, "edinilen bilgilerden faydalanarak meseleleri halletme kabiliyeti", "yeni karşılaşılan hallerin gereklerini, düşünme yeteneğinden faydalanarak karşılayabilme, yeni hayat şartlarına uyabilme gücü" veya "evvelce elde edilmiş tecrübe ve bilgilerden istifade ederek bugünkü hayat meselelerini çözmek ve hayat şartlarına uymak kabiliyeti" olarak da tarif edilmiştir. Zekâ, akılla karıştırılmamalıdır. Zekâ, bir meleke, bir alışkanlıktır. Bu kuvvet yardımı ile insan, bilinen şeylerden bilinmeyenleri çıkarır. Delilleri toplayarak aranılan şeyleri bulur. Zekâ, sebep ile netice arasındaki bağlılıkları bulmak, benzeyiş ve ayrılışları anlamaktır. Akıl anlayıcı bir kuvvettir. Hakkı batıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırt etmek için yaratılmıştır. Zamanla olgunlaşır Her zeki kimseyi akıllı sanmak doğru değildir. Zeki bir kimse, büyük bir kumandan olabilir. Akıllı kimselerden öğrendiği usulleri, yeni harp vaziyetlerine uydurarak, kıtaları fethedebilir. Fakat aklı az ise, bir hata ile başarıları felâkete döner. Meselâ Napolyon'un zekâ saçan askerî plânları ve zaferlerine rağmen; akılsız hareketlerinin sonu olan felâketleri de meydandadır. Üçüncü Selim Han zamanında, Napolyon'un, Suriye'de bozguna uğrayarak nasıl kaçtığı tarihlerde yazılıdır. Zekâ, yeni doğmuş bir çocukta potansiyel olarak vardır, zamanla olgunlaşır. Gelişimin en hızlı olduğu zaman onuncu yaşa kadar olan dönemdir. Zekânın gelişmesi, beynin ve sinir sisteminin olgunlaşmasına dayanır. Normal olarak, zekâ, doğuştan itibaren şahsın olgunluğa erdiği 15-25 yaşlara kadar devamlı olarak artmaktadır. Daha sonra zayıflar Fizikî ve bedenî büyüme ve gelişmede de olduğu gibi, zekâdaki gelişmenin ilk beş senesinde çok süratli olmasına mukabil, 10-16 yaşlarda git gide yavaşlamakta ve 15-20 yaşından sonra tamimiyle durmaktadır. 20 yaşına kadar gelişen zekâ, ondan sonra 7-8 senelik bir duraklamayı takiben hızla zayıflamakta ve düşmektedir. Eski anlayışta zekâ doğuştan gelir, sabittir, değiştirilemez. Sayısal olarak ölçülebilir. Tekildir, gerçek hayattan bağımsız bir unsurdur. Yeni anlayışta ise bir bireyin doğuştan getirdiği zekâsı iyileştirilebilir, geliştirilebilir ve değiştirilebilir. Yani bir birey zeki olmayı öğrenebilir. Her insan yeteneklerini tanıyarak ve bunları harekete geçirerek zekâ geliştirilebilir, iyileştirilebilir. Zekâ problem çözme, verim gösterme, ürün ortaya çıkarma sürecinde sergilenir. Sergilemenin çeşitli yolları vardır. Gerçek hayat durumları ve şartları zekâyı etkiler. --------- Zekâ Vakfı Başkanı Emrehan Halıcı, zekânın geliştirilmesinin mümkün olduğunu söyleyerek; "Zekânın geliştirilmesi açısından insanların en şanslı ve en verimli oldukları dönemler çocukluk ve gençlik dönemleridir. Zekâ belli bir yaştan sonra durur diyemeyiz. Ama öğrenmeye en yatkın yıllar çocukluk yıllarıdır. Tıpkı vücut geliştirmecilerin yaptığı gibi beynin faaliyetlerini destekleyen, beyne antrenman yaptıran, kısaca düşünen, mantık yürüten insan zekâsını geliştirebilir. Ama zekâyı geliştirmenin bir kriteri yok. Reçetesi yok. Bu insanın ilgisi ve isteği ile başlayan bir şeydir. Vücudun her organına saygı duymak lazım, ama beyne bir numarayı vermek kaydıyla. Meraklı olmak, çevreye karşı kayıtsız olmamak zekayı geliştirmenin ilk kriterleri" şeklinde konuşuyor. Sevgi dolu aile ortamı Düşünmekten kaçan insanların "Düşünen insan mutsuz insandır" önyargılarından kurtulması gerektiğini, bu yola başvuranların problemi çözmek yerine buzdolabına kaldırdığını kaydeden Halıcı, "Deniz kenarında düşünmeden yıldızları seyreden biri olmaktansa, düşünüp mutsuz olmayı tercih ederim" diyor. Zekanın gelişimi için iyi bir eğitim, çalışkanlık ve sevgi dolu bir aile ortamı da gerekli. Yapılan araştırmalar; zeka seviyesi yüksek gençlerin çoğunlukla sevgi dolu ve güven verici aile ortamlarında yetişmiş olduklarını gösteriyor. Rehberlik de önemli En zeki çocuklar arasında bireysel farklılıkların eğitim ve rehberlik gibi dış faktörlerle belirlendiği, avantajın iyi öğretmen ve çocuğa rahat veren bir ev hayatından geçtiği de ifade ediliyor. Eğitim ve sosyal rehberlik gibi dış faktörler zekânın gelişmesi kadar karakterin de gelişmesine imkan sağladığı için, çocuğun daha çalışkan olmasını, dolayısıyla da kendi yeteneklerini daha iyi öne çıkarmasını sağlıyor. Ebeveynlerin gençlere gösterdiği kişisel saygı ve güven, gençte çalışkanlık duygusunu artırıyor, bu da zekânın potansiyelini gerçekleştirmesine katkıda bulunuyor. >>> 1 haftada zekânızı artırabilirsiniz! Bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekâyı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya'daki Edinburgh Üniversitesi'nin Biyomedikal Bölümü'nden Prof. Mark Lythgoes'in 1 hafta süren programı BBC'de yayınlandı. Programa katılan 100 kişinin IQ'larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi. İşte bir haftalık program: Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığınız elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kapatarak duş alın. Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın. Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe veya okula ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin. Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın. Çarşamba: Yoga, Pilates ya da derin düşünme derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun. Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin. Cuma: Kafein içeren içecekleri tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.