Reshad Strik, Hollywood'a resti çekti Türkiye'yi tercih etti

A -
A +

Bu haftaki konuğum hem kariyeriyle hem de Hollywood'dan Türkiye'ye uzanan hikâyesiyle oldukça ilginç bir isim. Avustralya doğumlu Boşnak oyuncu Reshad Strik liseden sonra Mel Gibson, Hugh Jackman, Cate Blanchett ve Geoffrey Rush gibi önemli oyuncuların hocalarından ders almış ve The Australian Academy of Dramatic Art'tan mezun.  Kariyerinin ilk dönemlerinde Avustralya'nın önemli dizilerinden "Blue Heelers" ve "Headland"da ana karakterlerden birisini oynar. Daha sonra Tom Cruise ve Brad Pitt'in da bağlı olduğu CAA adlı ajanstan gelen teklif üzerine Hollywood'a gider. Amerika'da, ilk olarak "Tepenin Gözleri 2"de Mickey adlı bir Amerikan askeri rolü ve ünlü şarkıcı Jessica Simpson'ın "A Public Affair" klibiyle dikkatleri çeker. Spartacus için deneme çekimleri yapar ve çıplaklık içeren bu rolde oynamak istemediği için ücreti de çok iyi olan bu rolü reddeder. 

2010'da Bosna-Hersek'te "Üç Yol" (Crossroads) ve "I'm From Krajine" filmlerinde rol alır, 2013'te Türkiye'ye gelir ve Filinta dizisindeki küçük rolünden sonra, TRT1'de yayınlanan "Diriliş Ertuğrul" dizisinde  Claudies rolünü üstlenir. Şu anda da Kervan 1915 filmi için sette...
Reshad Strik, eşi ve iki çocuğuyla İstanbul'da yaşıyor.
Türkiye'ye gelme fikri nereden aklınıza geldi?
Helal oyunculuk için en uygun ülkenin Türkiye olduğunu söyledi birçok insan. O zaman çok gerçekçi gelmedi, hem Türkçe de bilmiyordum. 2009 yılında Bosna'daydım ve günde 5 vakit namaz kılmaya başlamıştım. Hollywood kariyeri ile beş vakit namaz kılmanın bir arada gitmeyeceğini görmüştüm. Eşyalarımı toplamış gelmiştim ama kariyer için ne yapacağımı da tam bilemiyordum. Her filmde öpüşme veya dokunma sahnesi vardı. Oyunculuk imkânsız gibi gözüküyordu. Bu işi bırakmaya karar verdim. 
Sonra neler yaşadınız?
Bosna'da eşimle tanıştım. İslami belgesellerde rol almaya başladım. Çoğu zaman neredeyse ücretsiz rollerdi. Bosna'da para kazanmak zordu. O sırada herkes Türkiye'ye gelmemi ısrarla tavsiye etti.
Buraya gelmeden önce Türkiye hakkındaki düşünceleriniz nasıldı?
Her şeyden önce Türkiye ekonomik olarak çok iyi durumdaydı, bütün dünyanın gözleri Türkiye'nin üzerindeydi. Turizm çiçek açmıştı. AK Parti çok başarılıydı. Herkes Recep Tayyip Erdoğan'ı çok seviyordu. Benim de Türkiye'ye gelmemdeki büyük sebeplerden birisi kendisiydi. Kim ne söylerse söylesin umurumda değil, bence inanılmaz birisi ve dünyadaki en iyi lider. Avustralya'ya annemi, babamı, kardeşlerimi görmeye giderken Türkiye'de 4 gün kaldık. Bir yönetmenle toplantım oldu. Burada kalmamı söyledi. Türkçe bilmiyordum, inanılmaz gelmişti. "Dublaj yaparız, öğrenirsin" dedi. Dönüşümü önce erteledim, bir toplantıdan diğerine gittim ve sonunda dönmedik, burada kaldık.
Eşiniz yanınızda mıydı hep, o nasıl yaklaştı bir anda dönmeyip burada kalmanıza?
Hep yanımdaydı. İlk tepkisi "Bütün kıyafetlerim Avustralya'da, kıyafetlerimi orada bırakamam" oldu. Ve bir yolunu bulduk, hallettik. 
İlk rol aldığınız Türk filmi neydi?
Türkiye ve Bosna ortak yapımı olan Üç Yol filmiydi. Bosna ve Batman'da geçen, Faysal Soysal'ın filmiydi. Bu arada ücret almadan oynadığım ufak bir roldü. Sonrasında Türkiye'de bir prodüksiyon şirketi Türkiye'de kalıp bir sene Türkçe öğrenmem için maaş teklif etti. (Artık Türkçesi rahat rahat sohbet edecek kadar, oldukça iyi)
Anne, babanız neredeler? İslam ile nerede tanıştınız ilk kez?
Annem Avustralyalı bir Müslüman, babam ise Bosnalı ve Avustralya'da yaşıyorlar. Hayatım boyunca cuma namazlarını hiç kaçırmadım. Zaten annem hep namaz kıl derdi. Oyunculuğa bile İslami bir kariyer çizmek arzusuyla başladım. Ama yolunuz Hollywood'a düşünce orada öyle bir kariyer imkânsızdı. 
Peki Hollywood ile İslami anlamda da çok daha fazla insana ulaşamaz mıydınız?
Kumar oynayamazdım. Bu bir çelişkiydi, bir arada olmazdı. Kumar parasıyla cami yapamazsınız. Allah yolu açmaz.
Hollywood'da İslami bir kariyeri denemediniz mi, neden imkânsız?
Başkalarının denediğini gördüm. Hatta sadece müslümanların da değil, ünlü, hristiyan ve mesela öpüşme sahnesi istemeyen bir oyuncunun da deneyip başaramadığını gördüm. Mesela "Passion of the Christ" filminin ünlü aktörü kara listeye girdi öpüşme sahnesi istemediği için. 
Bir gün Hollywood'a İslami bir rolle dönme hayaliniz var mı?
Bence tek yolu kendi filmimi yapmak. Bunu hayal ediyorum.
Türk sinemasını nasıl buluyorsunuz?
Hâlâ çok ham olduğunu düşünüyorum. Çok iyi senaryolar ve fikirler var ama sonraki safhalar hâlâ çok ham. Potansiyel çok fazla, imkânlar çok, bütçeler yeterli ama sinema eğitiminde ve filmlerin çekilmesi aşamasında gelişmesi gerekenler var. Mesela şu anda 6 milyon dolar bütçelik bir film çekimindeyiz. Bütçeler iyi. 
Şu an çekimlerinde çalıştığınız Kervan 1915 filminden biraz bahsedebilir misiniz?
Yönetmenimiz İsmail Güneş. Küçük bir karavan filmin konusu. Ermenilerin zorla göç ettirilmesi sırasında geçen gerçek bir hayat hikâyesinden uyarlanan bir film. Ermenilerin Giresun'dan Halep'e göçünü konu alıyor.
Adıyaman'da çekimdesiniz,  hep uzaklarda çekimleriniz var,  eşiniz, aileniz etkileniyor mu?
Birbirimizi çok özlüyoruz. Eşimi ve 1,5 yaşındaki Ömer ile 3 yaşındaki kızım Meryem'i özlüyorum.
İşiniz sizin için ne ifade ediyor?
İşimi çok seviyorum. Müslüman film sektörü yok gibi neredeyse. Olanlar da çok başarısız yansıtılıyor. O yüzden işimi yapabilmeyi çok seviyorum.
Hollywood'da sorun yaşadınız, peki Türkiye'de aynı sorunları hiç yaşadınız mı?
Gezi Parkı olaylarından önce Müslüman olmak sorun değildi. Hayatımda stres anlamında yeterince sorun yaşadım. Sette namaz da kılıyorum. Artık kimsenin ne dediği umurumda değil. Rızkı veren Allah'tır.

En sevdiğiniz filmlere bir örnek verseniz?
Bir hikâyesi olan, bir şey anlatan filmleri seviyorum. Steve Mcqueen'in yaptığı "Hunger" yani "Açlık" filmini çok seviyorum. İrlanda'da hapisteki açlık grevini konu aldığı bir film. Filmin anlatılış şekli sinema açısından çok başarılı.
- Oyunculuğunu beğendiğiniz aktörlerden bir örnek?
Gary Oldman mesela. Bu arada Asya sinemasını da çok beğeniyorum. 
Gelecekte ne yapmak istiyorsunuz?
Dünya sineması için film üretmek istiyorum. Yapımcılığını yapmak istiyorum. 
Hobileriniz var mı ?
En büyük hobim ailem, eşim, çocuklarım. Dalga sörfü yaparak büyüdüm küçükken. Kerpe'de yapıldığını biliyorum ama Türkiye'de çok fazla dalga sörfü için yer yok. Bir de balığa gitmeyi çok seviyorum.
Bir süredir Adıyaman'da çekimdesiniz. Adıyaman hakkında düşünceleriniz?
Çok sevdim. Etli çiğ köftesi muhteşem. Yemekleri çok güzel. Çekimlere Şile'de başladık, Şebinkarahisar, Giresun, Sivas Divriği ve oradan Adıyaman'a geldik. Sırada Konya ve Urfa var. Türkiye'nin her yeri çok güzel. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.