“TÜRK malı bir yarış otomobili istedim. Tamamen kendim patron olabileceğim, düzenin eksikliklerinin beni etkilemediği, hayallerimi yapabileceğim bir organizasyon yapmak istedim. Volkicar böyle doğdu.”
“VOLKİCAR ile evlerin içine girmek istiyoruz. Çocuklara dokunmak için çalışıyoruz. Uzaktan bakılan bir spor olmasın istiyoruz. Çünkü, çizgi filmi, oyunu, çikolataları ve yarışlarıyla bir bütün Volkicar.”
Bu haftaki röportajım Türkiye’nin en hızlı adamıyla. Dünya Ralli Şampiyonası’nda 1999 yılında Çin Rallisi’nde 6. olarak puan alan ilk ve tek Türk pilot. 2 kez Türkiye Ralli Şampiyonu. Volkan Işık Ralliye İlk Adım Eğitim Seminerleri ile yarışmak isteyen pilotlara yol gösterdi.Yarış takımı yönetti, yarış takımı kurdu, güvenli sürüş eğitimleri verdi ve bütün bunlara ek olarak şimdi en büyük gündemi kendi geliştirdiği Türk yarış otomobili Volkicar. Benim ise ralli macerama başladığım adres, yarış otomobili hatta doğru otomobil kullanmayı bana baştan öğreten isim. Volkan Işık ile evladı gibi gördüğü yarış otomobilinden, hedeflerine, geçmişten, geleceğe bir çok konuyu konuştuk. Özellikle nasıl yarışmaya başlarım diye merak edenlerin çok ilgisini çekeceğine inanıyorum.
- Ralli senin için ne ifade ediyor ve ne zaman bir şey ifade etmeye başladı?
Ralli benim için bir öğreti, bir heyecan, bir tutku, bir yaşam tarzı. Heyecan ve tutku biraz daha geri planda. Hayat tarzı olarak, disiplin olarak, hedeflere ulaşmak olarak ralli bana çok şey öğretti. Yarışabilme cesaretini gösterebilmek, kaybetmeyi hazmedebilmek, kazanmayı başarabilmek gibi içinde otomobil kullanmak haricinde bize ayna olacak çok fazla unsurlar yakaladım. Ralliyi bir hayat okulu gibi görüyorum.
- Bu macera ne zaman başladı?
Aslında 22 yaşında sadece denemek için başlamıştım, fakat yapmaya başladıktan sonra başarabileceğimi hissedince, çok üstüne eğilmeye başladım. Ve içindeki sevgi de daha büyümeye başladı. Daha sonra da şekil değiştirdi.
- Hem yarıştığın hem yarıştırdığın dönemler oldu ve bunlar bazen çakıştı. Bu zor oldu mu?
Tabii ki. Herşeyi bir anda yapmak zorunda olmak, karmaşık bir duygu. Varolan eksiklikleri fark edip bunların olması gerektiğini fark ederek, sporun yanında eğitmenliği ve sonradan organizatörlüğü de ekleyerek çok bölündüm. Hepsinin olması gerektiğine inanarak yaptım. Türkiye’de motorsporlarındaki durum itibariyle bazı şeyler eksikti ve ben de bir çok şeyi bir arada yapma ihtiyacı duydum.
- Volkicar ilk ne zaman kafanda şekillenmeye başladı?
Uzaktan otomobil tasarlayacak bir tip gibi gözükebilirim ama aslında hiç böyle bir niyetim yoktu. Zaman içerisinde Türkiye’de sporumuzun gelişimini hızlandıracak bir projeye ihtiyacım oldu. Volkicar projesine kadar da bir çok farklı projenin içerisinde bulundum. Lastik geliştirme projeleri, ralliye ilk adım seminerleri gibi. Tamamen benim kontrolümde olan, başkasının müdahale edemediği ve tamamen kendi inandıklarımla yürüyebileceğim bir düzene ihtiyaç duydum. Çünkü sistemin içerisinde bazen siz ne kadar iyi düşünürseniz düşünün, düzendeki eksiklikler sizin önünüzü tıkayabiliyor. İlk önce otomobili değil, bir düzeni hayal ettim. O tarz bir motorsporları aktivitesi için, o tip bir organizasyon için de bir otomobile ihtiyaç vardı ve o da Türk malı bir otomobil olmalıydı. Yurtdışından bağımsız olmalıydı. Kendi ayakları üzerinde durmalıydı.
- Şu an tamamen yurtdışından bağımsız ilerleyebiliyor musunuz?
Motorun dışında. Motora da kendi çözümlerimizi üretmeye başladık ama ana motora müdahale edemiyoruz. Onun dışındaki bütün parçaları Türkiye’den tedarik ediyoruz. Otomobilin ilk üretiminden itibaren şu anda 5. yıl bitti.
- İlk kez Volkicar’ın direksiyonuna nerede geçtin ve ne hissettin?
İlk kez otomobil biter bitmez, motoru daha üstüne koymadan önce, şase yapılmıştı, yürüyen aksam vardı ve merak ediyordum. Denemek ve dönüş kabiliyetlerini görebilmek için iterek bir prova yaptık. İlk kez direksiyonuna orada geçtim ve motorsuz da olsa hayal ettiğim gibi olduğunu gördüm. Aracı iterek bana daireler çizdirdiler. Test bittikten sonra, vedalaşmakta zorlandım, “biraz daha itsenize” dedim arkadaşlara.
- İlk ne zaman gazladın?
2009 nisan gibiydi. Üzerinde kıyafeti, dış tasarımı yoktu. Ama motoru ve iskeleti vardı. O zaman bir karting pistinde bir deneme yaptık, ve herkes hayalimizin olduğuna ikna oldu.
- Volkicar İtalya’nın Mirabilandia ismindeki eğlence merkezinde otomobil dublörlerinin gösterisinde adı “ölüm halkası” verilen bir yuvarlak üzerinde yerçekimine karşı bir akrobasi gösterisinde de yer alıyor. Bu fikir nasıl doğdu? Ve sen yaptın mı?
Uzun bir hikayesi var aslında. Ben henüz direksiyona geçmedim. Zor bir şov ve uzun bir çalışma lazım. Ama merak ediyorum. Denemek istiyorum. İtalyan ünlü otomobil dublörü Marco Giony kullanıyor. Volkicar’ı tasarlarken sadece yarışan değil, şov da yapabilen bir otomobil olsun istedik. Otomobili İtalya’ya önce normal şovlarına katılması için gönderdik. Sonra Marco araçta çok ufak değişiklikler yaparak bu özel şova başladı. İtalya’da olmayı önemsiyoruz çünkü bu şovu senede yaklaşık 800 bin kişi seyrediyor.
- İnstagram hesabınız babavolki, Volkicar sanki çocuğunuz gibi olmuş. Öyle mi?
Zaman içerisinde daha fazla anlam ifade etmeye başladı. Ortaya çıkışı, emeklerimiz ve yarışlar. Farkında olmadan kaptırarak yaptığınız herşeyde, kendinize daha da büyük anlamlar ifade ettiğini fark ediyorsunuz.
- Eşin ne hissediyor bu durumla ilgili?
En yakın şahidi zorlukların, çabanın, yılmadan mücadelemizin. O da bir şekilde içine girmiş oldu. Etrafımdaki yakınımdaki herkes ister istemez, bunun içine dahil olmuş oldu.
- Hiç ara vermeden ralli işleriyle ilgilendin, hiç ara verip biraz kaçmak istiyor musun?
Hayatı kaçırıyoruz bazen bunları yaparken. Zaman zaman vakit oluşturmaya çalışıyorum. Yakın zamanda motosikletle AVrupa’yı dolaşmak istiyorum mesela. Volkicar’ın çizgifilmi, oyunu, çikolatası, yarışı, tasarımı derken çok şeyle ilgilendik.
- Oyun nasıl? Oyuna başarılı olanlar yarış hakkı elde ediyor mu?
Evet amacımız o zaten. Her sene en hızlı zamanı yapan 1 kişiyi yarıştırıyoruz. İmkanları zor olanlar için az kişiye şans verme ihtimalimiz olsa da bir fırsat vermek amacımız.
- Bayan pilotları artık V1 ve V2’de çok az görüyoruz?
V1 iyi bir alternatif şampiyona oldu. Para kazandıran bir şampiyona. Ama burada rekabette gelinen noktada kadın pilotlar zorlanmaya başladı. Biz de yeni bir sadece kadın pilotları hedefleyen bir lig de yapmak istiyoruz. Otomobil sporuna yeni kadın pilotlar katmak istiyoruz. Bu sene başlatmayı istiyoruz.
- Seni daha yakından tanımak isteyenler için nelerden keyif alırsın, yarış işleri dışında neler yaparsın?
Boş zamanlarımda en sevdiğim şeylerden birisi de bateri çalmak. Çocukluğumdan beri bateri çalmayı çok seviyorum. 2 gitar, 1 bas gitari, bir solist ve bateriden oluşan bir grup kurduk, motorsporları camiasından. Ayrıca motosikletle uzun seyehatlar yapmayı seviyorum. Denizi çok seviyorum, ama onun için de çok vakit lazım. Şu anda tempo çok yoğun.
- En son hangi kitabı okudun?
Kitap okumayı eskiye nazaran daha çok seviyorum. Şu an Başarıya Götüren Aile ve 2050 kitaplarını beraber okuyorum. Kemal Sunal’ın eşinin yazdığı kitabı bitirdim ondan önce.