Bizde böyle bu işler!

A -
A +

Hep mi böyleydi bu işler, bu defa mı hep gözümüze battı bilmiyorum. Ancak fena halde hayal kırıklığı içindeyim. Kendimi kandırılmış gibi hissediyorum. Uzun yıllardır zaten 3 takım arasında dönüyor şampiyonluk yarışı. Bir sene biri, öbür sene öbürü. Ama yine de paylaşamıyorlar işte. "Futbol asla sadece futbol değildir" diyen Simon Kuper ne kadar da güzel özetlemiş meğer. Güçlü kadro kurmak, transfere milyon dolarlar harcamak hiçbir zaman yetmiyor şampiyon olmak için. Herkesin açıkça dillendirdiği ancak hiçbir zaman 'samur kürk' olduğu için hiç kimsenin üstüne giymediği suçlar işleniyor gözümüzün önünde. Daha iki hafta önce Beşiktaş'a 'ucuz' penaltı verildiği, aynı gün F.Bahçe'nin 'buz gibi' penaltısı verilmediği için "Beşiktaş kollanıyor" iddiaları ayyuka çıkmadı mı? Sanki bunlar günlerdir sakız olmuş çiğnenmiyormuş gibi, lig tarihinde görülmemiş bir olaya imza attılar. Aynı gün 'edebe aykırı' davranıştan Runje'ye önce 2 maç ceza verildi, ardından birkaç saat arayla 1'e indirildi. Yani; "Runje kritik derbi maçta sahada..." Neymiş; Tahkim Kurulu zaten toplantı halindeymiş, Beşiktaş da itirazını yetiştirmiş. Yapmayın yahu! Hangi karar bu kadar "şipşak" olmuş bu ülkede? Tam da dedikoduların ayyuka çıktığı zamanda. Tam da 'kör gözüm parmağına' misali. Şimdi Runje zaten Antalya maçında yok öyle değil mi? Kupa maçı ne zaman; çarşamba. Toplanırsın pazartesi, indirirsin bir maça, Runje yine giyer eldivenleri olur biter. Böyle bir karar vererek muhtemel bir Beşiktaş şampiyonluğuna ne kadar büyük gölge düşürdüler farkında mısınız? Ya F.Bahçe şampiyon olursa ne diyecekler; "Hooijdonk'a veremedikleri cezayı Runje'ye verdiler, Beşiktaş'ı kalecisiz bıraktılar, Fener'in yolunu açtılar." Futbolun altına öyle bir dinamit koydular ki, çıkın bakalım işin içinden çıkabilirseniz... >> ah basına gelenler Anladın sen onu Gazetecilerin en komik hatıraları yurtdışı maceralarında yaşanıyor. Bunu, şahit olduğum ve dinlediğim onlarca hatıra adeta tescil ediyor. Yıl 1994... Beşiktaş'ın Almanya kampı. 3 gazeteci arkadaş, takımı takip etmek için ortaklaşa bir araba kiralıyorlar. İçlerinden biri geri geri giderken arabayı otelin bahçesindeki ağaca çarpıyor. "Eyvah n'apacaz şimdi" derken, içlerinden biri, "Götürelim bunu, kiralama şirketine anlatalım yoksa başımıza bela alırız" diyor. Kararlaştırdıkları gibi arabayı kiraladıkları şirketin havaalanındaki bürosuna gidiyorlar. Kendilerine soran gözlerle bakan bayan görevliye 'Tarzanca' dertlerini anlatmaya başlıyorlar, el kol işaretleriyle destekleyerek: - Caaar... Eeee gümmm! Kızın bir şey anlamadığını gören öbürü, "Çekil şurdan" diyor, - My caaar... tree... crashhh... Üçüncüsü daha gelişmiş İngilizce'siyle ipleri eline alıyor, - Lady... The caaar.. (kız anladım manasına kafa sallıyor), vjjjjjtt... güüümm, and the kaput! >> Unutulmaz anlar Yine 8-0'lik İngiltere maçı; yine Abdülkerim... Bu defa Abdülkerim'in anlattıkları, bu ağır hezimetin psikolojik sebepleri... "Wembley'deki maçtan önce Kraliyet ailesi de sahaya inmişti... Bunu ancak filmlerde görüyorduk biz. Herkesle tek tek tokalaştılar. Şimdi böyle bir şey yok. 'Futbol maçında böyle şey olur mu' diye düşünüyorsun. Tabii otomatikman mağlupsun 1-0. Soyunma odasına bir giriyorsun 2-0, duşlar falan. O zaman Türkiye'de öyle değildi ki. İnönü Stadı'na Beşiktaş'la maç yapmaya gidiyorduk, çoğu zaman yıkanmadan dönüyorduk. Bir bakıyorduk su soğuk veya akmıyor. Bizim şimdiki Fenerbahçe soyunma odasını görüyorum. Ne kadar değişik! O zamanki Wembley de öyle işte. Bir giriyorduk soyunma odasına, havuz var, küvet var, normal duşlar var. Ben mesela maçtan sonra üçünü de kullandım! Mutfak gibi bir bölüm vardı soyunma odasında. Eldivenli, kravatlı bir adam çay yapıyordu. O zamanlar garip şeyler bunlar. Sen bunları düşünürken 3-0 oluyor zaten. Bence bunlar çok tatlı anılar. Biz göremeyeceğiz tabii ama bundan 50-60 yıl sonrası futbolun nereye gideceğini, statların, topların nasıl olacağını bilen var mı?.. >> Yakıştır > Toure çıkıyoruz, bayrakları çıkarın... > Defoe'lu mallar bunlar... > Önüm, arkam, sağım, solum Sebo! > Meert ve delikanlı bi çocuk... > Varmaelen yan bakan! >> Unutulmaz sözler... "Ben evin büyük köpeğiyim, beni beslerlerse eve bakarım, beslemezlerse hır çıkarırım." (Shaquille O'Neal)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.