Dev olmayın, cesur olun
Hangimiz unutabilir ki, 2001 yılında yaşadığımız mutluluğu? Hangimiz inkar edebilir ki, basketbolun Türkiye gündemine Avrupa ikincisi olduğunda oturduğunu? 12 Dev Adam marşıyla coşup kendimizi sokaklara attığımız günlerin hatırası ne kadar da taze hafızalarımızda. "Uh-ah Dev Adam, 12 Dev Adaaaam!" Bu şarkıyla beraber Türk Basketbol Milli Takımı'nın adı, olup çıkmıştı 12 Dev Adam. Sonrasında da nerede Milli Takım'dan bahsedilse "Devler" denilir olmuştu. Hatta bu marş, sadece basketbolun değil, Türkiye'nin milli marşı haline gelmişti. Hatırlasanıza; Japonya'dan dünya üçüncüsü olarak dönen A Milli Futbol Takımı, Taksim'de hangi marşla coşmuştu? Bildiniz evet; 12 Dev Adam Marşı'yla... Sonra biz, dev olduğumuzu unutunca, herkes kendisini dev aynasında görmeye başlayınca da üst üste hayal kırıklıkları, gönül kırıklıkları başlamıştı. Kendi kendimize nazar değdirmiştik. Taa ki, aradan geçen 5 yılın ardından bir de NBA'li, NBA'siz ayrımı çıkınca yepyeni bir jenerasyonun temelleri atılmıştı 2006 Japonya öncesinde... İşte o çocuklar 12 Dev Adam olmayı reddedip, "Bize 12 Cesur Yürek deyin" demişlerdi. Ve ardından gelen dünya altıncılığı... Şimdi eskilerle, yenilerin harman olduğu, küskünlüklerin, dargınlıkların bir kenara atıldığı yepyeni bir takım var elimizde. İşte bu takım İspanya'da neler yapacak bakacağız... İlle de kürsüye çıkınca başarılıyız saymayacağız kendimizi. Kürsüye çıkamasak bile ilk 12 Dev Adam ruhunu ve son 12 Cesur Yürek ruhunu arayacağız parkelerde. Bu varsa kaçıncı olursak olalım başarılı, bu yoksa derece alsak da başarısız diyeceğiz... Yolun açık olsun 12 Cesur Yürek... > Unutulmaz anılar Önceki hafta İngiliz futbolunun unutulmaz yıldızı Gary Lineker'ın, "Futbol basit bir oyundur. Top bir oraya bir buraya gider gelir ve sonunda Almanlar kazanır" sözünü yazmıştık tahtaya... Bu cümleye hem Türkiye'nin hem de Almanya'nın futbol tarihinde önemli bir yer tutan ünlü futbol adamı Jupp Derwall kitabında cevap vermiş... Kitabın ilerleyen sayfalarında "Futbol basit ancak acımasız bir oyun" cümlesi de var. Derwall'i böyle düşünmeye iten 1984 Avrupa Şampiyonası'nda Almanların İspanyollara son 20 saniyede elenmesi... İşte onun kaleminden o an ve hissettikleri... "Maçın bitmesine sadece 20 saniye var ve skor bizim lehimize. Gözler hakemde, bitiş düdüğü çaldı çalacak, bu arada İspanya orta sahaya yakın noktadan faul kazanıyor. Bizim oyunculardan hiçbirinin bu serbest vuruşun getireceği tehlikeyi görmediğini hissediyorum. Onlara bağırmayı deniyorum, kimse üzerine alınmıyor. Top uzun bir kavis çizerek Alman ceza sahasının sağ tarafından arka direğe doğru uçuyor. Kaleci Schumacher için herhangi bir reaksiyon verilmeyecek kadar uzakta. Tam anlamıyla soluğum kesildi, kötü bir şey olacağını sezinliyorum. Ve oluyor da. Maceda, topa kafayı vuruyor ve gol. İçimizde kimse olup biteni kavrayamıyor. Eksiksiz bir sansasyon yaşandı ve bitti. Avrupa şampiyonluğu unvanının eski sahibi Almanya, Paris'te grup üçüncüsü olarak elendi..." > ah basına gelenler Karanlık muhabirler! Beşiktaş muhabirlerinden bizim Cemil Sağlam, Erdal Cömert, Halid Kayacan, Hüseyin Çağlar bir yurt dışı gezisinden dönerken Freeshop'tan ucuza telsiz almışlar... Maçta saha içinde birbirlerinden uzaklaşıp çalıp çalışmadığını deniyorlar: - Yavru Kartal'dan Baba Kartal'a, Yavru Kartal'dan Baba Kartal'a... - Dinlemedeyim... - Malları malum yere teslim ettiniz mi? - Emanet hazır, içerdeki adamımızdan işaret geldiğinde yola çıkaracağız. - Anlaşıldı tamam. Çocuklara söyleyin dikkatli olsunlar... - Baskın ihtimali var teyakkuz halindeyiz. Bi terslik olursa B planını devreye sokacağız... Bütün bu konuşmalara stat özel güvenlik elemanlarından biri dikkat kesiliyor. Kendi telsizine de sızan konuşmaları "şüpheci" bulan görevli, durumu gidip maçta görevli polis şefine bildiriyor. Elinde telsiz olan bizimkileri toplayan ekip amiri, kısa bir sorgudan sonra olayın "gırgır" olduğunu anlayınca asıl gırgır o zaman başlıyor... > Unutulmaz sözler... "Futbol hayat memat meselesi değildir, ondan çok daha önemli bir şeydir." (Billy Shankly)