Düş peşindeyiz, düşün peşimize!

A -
A +

Ziya Gökalp'in bir şiiri vardı masalsı... "Küçüktüm, ufacıktım, top oynadım, acıktım..." En tatlı hatıralarımızdandır küçükken mahalle arasında arkadaşlarımızla oynadığımız futbol maçları... "3 korner, bir penaltı" "Gol değil olum taş üstü" "Ent, ent... Penaltı olması lazım" "6'da haftayım, 12'de biter" "Top oynadığını görürse baban bacaklarını kırar" Artık babalar bacaklarını kırmıyor çocuklarının... Aksine teşvik ediyor. Çünkü çocuğunun şöhretli bir futbolcu olması demek nerdeyse bütün sülalesinin maddi anlamda kurtulması demek. Sadece çocuklar değil, aileler de düş peşinde koşuyor artık... Şimdi bu düşleri gerçekleştirmek eskisinden daha da kolay... Futbol Federasyonu, toplumun her kesiminin futbol sevgisini yaşamasını, gençlerin sporu bir yaşam biçimi olarak algılamasını amaçlayan Grassroots projesini bu yıl uygulamaya koydu. Bu projeye en büyük destek de Ülker'den geldi. Basketboldan sonra futbola da ciddi yatırımlar yapan, son olarak Milli Takım'ın da ana sponsorlarından olan Ülker, altyapıya da kendine yakışan desteği sunuyor. Geçtiğimiz günlerde başlayan 1. İstanbul Riva Düş Köyü Uluslararası Festivali yarın sona eriyor. Festivale Almanya, Ukrayna, Makedonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rusya ve Türkiye'nin karma takımları katılıyor. Çocuklar festival kapsamında futbol etkinliklerinin yanı sıra, satranç, yüzme, ilk yardım gibi eğitimlere ve çeşitli kültürel aktivitelere katılarak unutulmaz dostluklar kuruyor, düşlerini gerçekleştiriyor. Tribün terörünün başını alıp gittiği günümüzde, sportmenlik ruhunu yaşayarak öğrenen binlerce çocuk sadece futbol sahalarının değil, tribünlerin de umudu olacak... Altyapıya böylesine önem veren Federasyon'a da, projeyi destekleyen Ülker'e de teşekkür borçluyuz. Eee ne de olsa; eğitim şart!.. >>> ah basına gelenler Gizli muhabir! Olay daha yeni. Beşiktaş'ın devam eden Avusturya kampından... Vatan muhabiri Kartal Yiğit, geçtiğimiz günlerde yasak olmasına rağmen futbolcuları havuz başında gizlice görüntüler. Bunun üzerine Başkan Yıldırım Demirören de Kartal'a takımın idmanlarına girme yasağı koyar. Ancak elbette ki böyle bir yasak Türk gazetecisini durdurmaya yetmez. Beşiktaş'ın kamp yaptığı otele arka kapıdan giriş yapan Kartal, otel yetkililerinin kendisinden şüphelenmesi üzerine otelin bahçesindeki trafo merkezine saklanır. Ancak her nasılsa trafonun kapısı üstüne kapanıverir. Yaklaşık 45 dakika bulunduğu yerde kilitli kalan Kartal, son çare olarak telefonla meslektaşlarını arayarak yardım ister. Gazetecilerin otel yetkililerini uyarmasıyla trafodan çıkarılan Kartal, şaşkın bakışlar altında yüksek gerilim hattında gerilim dolu dakikalara veda eder... >>> Unutulmaz anılar Geçen hafta eski milli hakem ve spor tarihçisi Veli Necret Arığ'ın hatıralarını vermiştik... Eski hakem olur da hatıra bol olmaz mı? Buyurun devamı burada... "Orta hakem benim. Maçta ilgi çekici bir durum da yok. Bir baktım, Vefa kaptanı Nejat'la Altay'ın santrforu Bayram yere diz çökmüşler. Gidip sakatlık olup olmadığını soracağım. Bir de baktım yerde 50'lik, 100'lük banknotlar var. İkisinin de çoraplarının içinden paralar sarkıyor. Neler olduğunu sordum, Nejat şu yanıtı verdi: 'Hocam, soyunma odasında hırsız var. Paralar çalınmasın diye bunları çorabımın içinde taşıyorum. Bu arkadaşıma da sert bir tekme falan gelir diye emaneten yarısını da ona verdim!' Türk insanı gerçekten çok zeki..." "Bu hikâyeyi de birinci ağızlardan dinledim. Hem Orhan Şeref Apak federasyonunun genel sekreterlerinden birinden, hem de olayın kahramanı olan Atıfbeyli Kadir'den... Atıfbey Kulübü çok parasızdır, sıfırı tüketmiştir ve ligden düşmüştür. Gaziantepspor ise maçı 6-0 kazanırsa, averajla İkinci Lig'e çıkacaktır. Atıfbey'in yöneticisi Kadir, uçak paraları olmadığı için maça gitmeyeceklerini çünkü hiçbir iddialarının olmadığını söyler. Atıfbey'in maça çıkmaması, Gaziantep'in işine gelmemektedir. Çünkü o taktirde maç hükmen ve 3-0 tescil edilecektir ve onlara 6 gol gerekmektedir. O nedenle de Gaziantep'in bir yöneticisi devreye girer ve uçak paralarını kendilerinin ödeyeceğini söyler. Ancak Atıfbeyli Kadir'in bir isteği daha vardır: 'Yiyeceğimiz her gol için, takımım adına 10 TL alırım' der. O da kabul edilir. Maç 7-0 olduktan sonra para sözü veren Gaziantepsporlu yönetici kale arkasına gelir ve 'Artık atmayın, iflas edeceğim' diye bağırır. Ancak öyle bir pozisyon gelir ki, atmamak olmaz. Maç 9-0 biter ve son golü atan saha içinde o yönetici tarafından tartaklanır..." >>> Unutulmaz sözler... "Sezon başlarında futbolculara sağlık muayenesi yaptırıyoruz. Aslında bu oyunculara zekâ testi de yaptırmak gerekiyormuş. (Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Otyakmaz)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.