Futbol taktikleri!

A -
A +

Türk futbolunu en güzel özetleyen örneklerden biriydi gördüğüm. Sayfa toplantısında Müdürüm Sadık Söztutan bilgisayarına düşen bir maili açıp gösterdi. 2002 Dünya Kupası sonrasında hazırlanmış bir power point slayt gösterisi. "Takımların taktikleri" başlığıyla vermişler... Belli başlı ülkelerin saha dizilişleri ve sonuca gitme taktikleri üzerine kurulu grafikler... Mesela İngilizler klasik bir şekilde sahaya diziliyor, direkt uzun toplarla gol arıyor, Almanlar defans ağırlıklı bir dizilişle sahaya çıkıyor. Ama golü en kestirmeden atıyor. İtalyanlar bol bol topu dolaştırdıktan sonra golü penaltıdan buluyor, Brezilya'yı anlatmaya gerek yok; sadece rakibin değil, topun da neredeyse başını döndürüyor, Fransızlar değişik varyasyonlardan sonra topu auta atıyor. Slayt gösterisinin sonuncusu bizim takıma ait. Rakip sahada korner köşesine yakın yerde kümeleniyorlar oradaki kırmızı noktaya her biri hücum ediyor. Grafiğin altında şöyle bir not var: "Ortadaki kırmızı nokta top değil, hakemdir!.." Tamamen yabancıların gözüyle hazırlanmış ve bizi en kestirmeden anlatan bir grafik. İsviçre maçında hayallerimizi çime gömerken suçlu rakip futbolcular ve hakem De Bleeckere'di. 2002'de Brezilya'ya kaybederken de suçlu hakemdi, elemelerde Bosna'ya kaybederken de... Biz maçları rakibe karşı değil, birilerine karşı oynuyoruz. O yüzden kazandığımız maçların sonunda bile hedef ya basın mensupları, ya filanca spor yazarı, ya da başka bir sebep olabiliyor. Kriz yönetimlerini iyi biliyoruz. Ama krizi hep kendimiz çıkarıyoruz. Siz bu yazıyı okurken inşallah Moldova'yı yenmiş ve kendimize Yunanistan'dan başka rakip belirlememiş oluruz... Hepinize iyi bayramlar... >> ah basına gelenler Deve kini mübarek! Bu hikaye Beşiktaş'ın hocası Ertuğrul Sağlam'dan... Kaynak sağlam yani! "Bir iki kötü sonuçta hak etmediğimiz kadar eleştiriliyoruz. Bir gazetede (ismi lazım değil) bir arkadaş sürekli aleyhimde yazılar yazıyor. Çok da yakından tanıdığım, sevdiğim biri. Bir, iki, üç derken artık dayanamayacak hale geldim. Kandil akşamı bir vesileyle telefonda görüştük. 'Yahu senin benimle ne alıp veremediğin var' dedim. 'Hocam hatırlıyor musun sen 1994'te Beşiktaş'a geldiğinde bana röportaj için söz vermiştin' dedi. - Eee nolmuş yani? - İşte sen o zaman benimle röportaj yapmadın, Ömer Güvenç'le yaptın! Adamdaki kine bak! 13 yıldır içine atmış meğer. Biraz insaf yani..." >> Unutulmaz anılar Bu bölümün bu seferki konuğu yeşil sahalardan değil, tiyatro sahnelerinden bir isim. Yılmaz Erdoğan'ın futbola olan merakını bilmeyen yok. İşte onun penceresinden değerlendirmeler: "Takım yeniliyor, teknik direktör düşünüyor '5 dakika sonra basının karşısına çıkacağım, yarın da şehirde sokağa çıkacağım. Ben şimdi ne yapsam, ne söylesem de yarın yolda rahat yürüsem.' Aslında iyi hoca şunu bilir yani. Bu 3 ihtimalli bir maçtır. Her ihtimalde önceden ne söyleyeceğini bilir aslında. Maçın sonucuna göre tavır değiştirmez, iyi hocaların hepsi böyledir. Mesela çok usta yabancı hocalarda hep gördüğüm şey, anlık coşkulara fazla kaptırmazlar kendilerini. Çünkü futbol her gün değişen bir iklim. Gerçi bu, aşırı bir ruhsuzluk da getiriyor, ondan hiç hoşlanmıyorum. Benim sevdiğim hoca maçın içinde olan, benim gibi maç seyredendir yani. Bence oyunculuk da budur. Herkes bilir, pozisyon geçer, seni çekerler. Futbolcu da bunu bilmelidir aslında. Yani şutu çektin, yakından gitti, onun arkasından burnunu temizleme kardeşim!.. Bil artık, bu kamera seni çekecek. Bunu ustası bilir. Bu iş artistik bir iştir. Bir keresinde bir yönetici bence asrın son sözünü söyledi "Galip gelen kazansın" dedi. Konuştu, konuştu, konuştu en sonunda dedi ki, "Ama" dedi, "Tek dileğimiz galip gelen kazansın." Ben de dedim ki "Epeydir öyledir, öteden beridir galip gelen kazanır." Kesin bir dilekti, gerçekleşti nitekim, o hafta hep galip gelenler kazandı..." >> Unutulmaz sözler... "Maç öncesi basın toplantısına giderken, maç benim kafamda başlar" (Jose Mourinho)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.