Futbolun tarifini yapmak

A -
A +

Alınlarından öpmemiz lazım, başımızın üstünde taşımamız lazım. Milli Takım kimsenin beklemediği, ummadığı, hayal bile etmediği bir başarıya imza attı. Turnuvadan önce "Yarı finale ne dersiniz?" diye sorsalar, göbek atarak, takla atarak, hava atarak kabul ederdik. Şimdi finali kaçırdığımız için, hatta o kupayı kaldıramadığımız için üzülüyoruz. Nerelerden nerelere geldik. Biz oynadık, Almanlar seyretti. O maçta futbolun tarifini yaptık, uygulamalı olarak gösterdik. Ama futbolun tarifini yapan biri var ki, bu kadar mı 'cuk' oturtulur. Ne demişti İngilizlerin efsane oyuncusu Gary Lineker; "Futbol basit bir oyundur. Maç 22 kişiyle oynanır, top bir o yana, bir bu yana gider ve sonunda Almanlar kazanır!" İki buçuk pozisyondan 3 gol çıkarmayı başardılar! Rüştü'ye kızmanın, darılmanın bir alemi yok. Unutmamak lazım ki, Cech topu Nihat'ın ayağına bıraktığı için biz çeyrek finale çıktık. Direklere kızmanın alemi yok. Hırvatların şutu direkten döndüğü için biz yarı finale çıktık. Milli Takım'ın Almanya'ya karşı ortaya koyduğu müthiş oyuna rağmen elenmesini futbolla izah etmek mümkün olmadığı gibi, takımımızın bu noktaya kadar gelmesini de sadece futbolla izah etmek küfran-ı nimet olur. Bize bu gurur tablosunu yaşatanlara binlerce teşekkürler... > Kriz yönetmenin mahareti Kriz yönetimini seviyor Fatih Hoca. Hatta o kadar seviyor ki, kriz yoksa önce çıkarıyor, sonra yönetiyor. Sakatlıktan yeni çıkmış oyuncularla yola çıkmak kriz yönetiminin bir parçasıydı. Her maç sonrası azala azala çoğalmak da krizi yönetmenin bir mahareti! Birkaç amacını aşmış eleştiri yazısı yüzünden bütün medyaya savaş açması, parmağını sallayarak, "Dönünce hesaplaşacağız" kabadayılığı, herkesi arkasında değil, karşısında bilmek ya da öyle kabullenmek de yine 'kriz çıkarıp, yönetme'nin bir parçası... 70 milyonun büyük bir coşkuyla takımını bağrına basmaya hazırlandığı dakikalarda "Bundan sonra ben yokum" demek, şovu çalmaktan başka bir şey değil. Şimdi de karşımıza hoca kriziyle çıkma hocam! Bu kadar krize kalp dayanmaz!.. > Şu transfer işleri Beşiktaş'ın aldıkları; Zapotocny, Sivok (Çek), Seric (Hırvat)... 3 oyuncu da Türkiye'nin biri grupta, biri çeyrek finalde oynayıp elediği takımların kadrosunda yoktu!.. Fener'in aldıkları (alacakları); Emre Belözoğlu, Aragones, Güiza (İspanyol)... Bir yarı finalist, iki finalist!.. > Unutulmaz sözler... "Hem kaliteleri var, hem de başka bir şey daha var. O yalnızca Türklerde var. Ama ne olduğunu ben de çözebilmiş değilim" (Slaven Bilic - Hırvatların hocası)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.