Haydutların takımı!

Geçen hafta bu köşede Hırvatistan'ın Yugoslavya'dan ayrılış sürecinde baş rolü oynayan takımın; yani Dinamo Zagrebli taraftarların Kızılyıldız maçı sırasında çıkan olaylardan sonra nasıl bir bağımsızlık mücadelesine öncülük ettiğini ve savaşı başlatan taraf olduğunu anlatmıştık. Bu mücadelede, Sırp polisine uçan tekme atan Zvonomir Boban'ın ülkede siyasi simge haline geldiğinin öyküsünü yazmıştık. Bu hafta da Dinamo Zagreb'le birlikte Hırvatistan'ın diğer büyük takımı Hajduk Split'in hikayesini yazmazsak Splitliler gücenir! Beşiktaş'ın, G.Saray'ın hezimetlerinin sebeplerini ve baş sorumlularını, F.Bahçe'nin zaferinin perde arkasını nasıl olsa okursunuz!.. HNK Hajduk Split; Dinamo Zagreb'le beraber Hırvat futbolunun en başarılı ve en ünlü iki futbol kulübünden biridir. Dalmaçya bölgesinin en önemli şehri olan Split şehrinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Kulüp, 13 Şubat 1911 tarihinde Prag şehrindeki bir barda kurulmuştur. Prag'ın iki takımı Sparta Prag ve Slavia Prag arasında oynanan bir futbol maçını izledikten sonra bir barda toplanan Splitli birkaç genç, bir futbol takımı kurmaya karar verirler ve Osmanlılara karşı mücadele vermiş olan "Hırvat haydutları" demek olan "Hajduk" adını benimserler. 1970'li yıllarda altın çağını yaşayan kulüp, 1979'dan beri maçlarını Poljud Stadı'nda oynamaktadır. Torcida adında ünlü bir taraftar grubuna sahiptir. Taraftarları takımlarına "Beyazlar" anlamında "Bili" diye hitap ederler. "Denizin Efendileri" taraftarlarının kullandığı diğer bir lakaptır... > Unutulmaz anılar F.Bahçe'nin efsane oyuncusu Cemil Turan'ın transfer maceralarına devam... "Sarıyer'den İstanbul'a geçtikten sonra Fenerbahçe de Galatasaray da peşimi bırakmıyordu. O noktada Kasımpaşa'nın ünlü kabadayılarından rahmetli Sultan Demircan devreye girdi. İstanbulspor başkanını tehdit ediyordu. Fenerbahçe ile her konuda anlaşmıştık, ancak İstanbulspor bir türlü beni bırakmıyordu. Sonunda İstanbulspor başkanı kaçırıldı. O dönem ne İstanbulspor'da oynayabiliyor, ne de Fenerbahçe'ye gidebiliyordum. Silahlar konuşuyordu sadece. Ben o silahların arasında kalan biri olarak futbolu bırakma noktasına geldim. Ama neticede Fenerbahçe'de kiralık olarak oynamaya başladım. Bu transferde başta Sultan Demircan olmak üzere birçok ismin önemli payları oldu. İkinci başkan Emin Cankurtaran, Reşat Baba da bu isimlerin arasındaydı. Bir de tabii Hava Kuvvetleri Komutanı rahmetli Muhsin Batur, Galip Albay ve İbrahim Yarbay da iyi birer Fenerbahçeliydiler. Onlar da İstanbulspor'a bir takım telkinlerde bulundular. Daha sonra kiralık oynadığım dönemde de sivil polis ve askerler tarafından diğer kulüpler tarafından sürekli gözetim altında tutuldum..." > ah basına gelenler Fetih Terim'in G.Saray'ın başında olduğu 1998 yılının devre arası kampı... Takım, Kanarya Adaları'nda kamp yapıyor. Gazetelerde çıkan abartılı haberlere sinirlenen Terim, bir sabah idmanı öncesinde gazetecileri topluyor, onlara bu konuda dert yanıyor. Antrenmana gitmek için takım otobüsünün önünde kendisini bekleyen yardımcısı Müfit Erkasap ve kafileye de, "Siz gidin, ben gelirim" talimatını veriyor. Yaklaşık yarım saat gazetecilerle, "Abartılı, yalan haber yapmayın, bu çocukları da bizi de zor durumda bırakıyorsunuz" mealinde konuşma yapan Terim, daha sonra gazetecilerden birinin kiraladığı arabayla idman sahasına gecikmeli olarak gidiyor. Ertesi gün gazeteleri açtığında, bir gün önce can kulağıyla kendisini dinleyen muhabirlerden birinin gazetesinde şöyle bir başlık vardır; "Terim İspanya'da kayboldu, idman sahasına yarım saat geç gidebildi..." Fatih Hoca'nın bu haber üzerine o gazeteci arkadaşa dediklerini ve idmanları iki gün boyunca basına kapattığını tahmin edersiniz artık... > Unutulmaz sözler... "Futbolun centilmenlikle hiçbir ilgisi yoktur. Olan bitenden sadistçe bir zevk alan seyircilerin tanıklığında bütün kurallar çiğnenir. Başka bir deyişle, bu savaştır, sadece ateş edilmez" (George Orwell)