Öğreten adam Fatih Terim
"Hâlâ cumartesi-çarşamba arası nasıl davranacağınızı öğrenemediniz" derken, basının geçmişteki gerginliklerden ders almadığını ima ediyordu Fatih Hoca... Ama her ne kadar Vanderecykentahrik etmiş olsa da "oyuna" çabuk gelerek geçmişten ders almayan isimlerden birinin kendisi olduğunu unutarak... Eleştirileri, "Basın bize karşı" şeklinde algılamak ve bunu bu şekilde kamuoyuna lanse etmek, kendisine "Türk futbolunda devrim yapan hoca" payesini veren kalem emekçilerine en azından büyük bir haksızlıktır. "Kriz yönetimini seviyor Fatih Hoca. Yoksa da önce çıkarıyor, sonra yönetiyor" demiştim bir zaman önce. Aynı şeyi yine yaptı. Emre'ye yapılan eleştirileri sanki hakaret etmiş gibi lanse etti. Sonra da gazeteci bir ağabeyimize ağız dolusu küfür etti. Yani; "Eleştiriye açığız"derken, aslında eleştiriye karşı ne kadar da alerjisi olduğunu ortaya koyuyor Fatih Hoca. Bir de Terim, hoşuna gitmeyen bir-iki eleştiriyi alıp, genelleme yapmayı çok seviyor. EURO2008'deki Portekiz maçından sonra bir televizyon kanalının futbolcuların babalarıyla yaptığı röportajı bütün medyaya mal etmesi gibi, Emrekonusunda çıkan ilk eleştiriye karşı bütün basını birden suçlayıp "Hâlâ öğrenemediniz" şeklinde, öğreten adam havasına bürünmesi onu antipatik hale getiriyor. Bu takım, hepimizin takımı. Gelin en iyisi ne biz sadece Fatih Terim'in takımıymış gibi davranalım, ne de Fatih Terim, sadece kendi takımıymış gibi davransın. > ah basına gelenler Fatih Terim'in ikinci Galatasaray dönemleri... Hoca, sezon öncesi menajeri ve eşi Fulya Terim'le birlikte Brezilya'ya futbolcu bakmaya gidecektir. Bunu haber alan Sabah'ın iki muhabiri de bu seyahati takip etmeye karar verir. Yukarıdan "okey" çıktıktan sonra Fatih Hoca'yla temasa geçilir. Aynı uçağa biletler alınır... Rio'daki temasların ardından Fatih Hocaünlü Maracana Stadı'ndaki Brezilya-Hollanda maçını seyretmek üzere Salvador'a geçeceğini söyler. Bu, bizim Süleyman Gültekin'le Vedat Danacı'nın hesabında yoktur. İstanbul'u arayıp durumu iletirler ve "Hemen Salvador'a bilet alın, ayrıca maça akreditasyon, orada bir otele de rezervasyon yaptırın"talimatını verirler. 2 saat sonra İstanbul'dan bizimkileri arayıp "Akreditasyonlar ve otel hazır. Ama biz buradan uçak bileti ayarlayamadık, siz kendiniz ayarlayın"derler... Neyse bizimkiler Fatih Hoca'nın uçağına kredi kartlarıyla biletlerini alıp yola devam eder. Seyahat sırasında Süleyman,kendileri için rezervasyon yapılan otelin isminin yazılı olduğu kağıdı çıkarıp Terim'in menajerine sorar, "Bizim otel sizinkine yakın mı"diye... Adam kahkahalar arasında cevap verir; - Yakın sayılır. Uçakla 5-6 saatte gidebilirsiniz... - Nasıl yani? - Bizim gittiğimiz yer Brezilya'nın şehri Salvador, sizinkiler ayrı bir ülke olan El Salvador'dan yer ayırmış!.. >> Futbolu bırak, baskete bak! Futbol Milli Takımı'nın etrafında dönüp duran yoğun gündem yüzünden, Basketbol Milli Takımı'nın başarısı güme gitti!.. Basketbol Milli Takımımız, 2009 Avrupa Şampiyonası elemelerinde 20 gün içinde yapacağı 6 maçın 3'ünü tamamladı ve en büyük rakibi Fransa'nın 2 galibiyet önünde "neredeyse" işi bitirdi. 2001'deki Avrupa ikinciliğinin ardından, 2006'daki dünya altıncılığına kadar olan dönemde sürekli bir düşüş içinde olan ve geçen seneki Avrupa Şampiyonası'nda da yine h üsran yaşayan 12 Dev Adam, bu defa iyi gidiyor. 2001'den sonra takımda ortaya çıkan "lider" krizi, iki NBA'li Mehmet ve Hidayet'ten birinin "sakatlığı", İbrahim'in de "emekliye" ayrılmasıyla doğal olarak çözüme kavuşmuş oldu. 2006'da Dünya Şampiyonası'nda Hidayet ve Mehmetsiz, genç bir kadroyla 6. olan Milli Takım, 2007'deki Avrupa Şampiyonası'nda Hidayet ve Mehmet'le ancak 12. olabilmişti. Tony Parker'lı Fransa'yı devirdikten sonra şimdi tek kritik maç deplasmandaki bugünkü Ukrayna karşılaşması. Oradan da galibiyetle dönmeyi başarırsak, Fransa deplasmanından alabileceğimiz bir yenilgi bile bizi koltuktan indirmeyecek. Yolun açık olsun 12 Dev Adam...