MHK filan maça filan hakemi atadı: Komplo! Fener'in penaltısı verilmedi: Komplo! Beşiktaş'a penaltı uyduruldu: Komplo! Hükümet Federasyon'u devirmeye çalışıyor: Komplo! İmzalar eksik çıktı: Komplo! Fener'e ilk penaltı çalındı: Komplo! Yıldırım maça gitmiyor: Komplo! Demirören maça geliyor: Komplo! TFF maç gününü değiştirdi: Komplo! 20.45 şampiyonuz: Komplo! Saat 20.45 hâlâ lideriz: Komplo! Runje'ye ceza verildi: Komplo! Runje'nin cezası 1 maça indi: Komplo! Demirören Paper Moon'da konuştu: Komplo! Paper Moon'un yolunu bilmem: Komplo! Beşiktaş şampiyon olacak: Komplo! Fenerbahçe şampiyon olacak: Komplo! Edu kırmızı kart gördü: Komplo! Del Bosque'den tarihi dava: Komplo! CAS konusunda uyarmıştık: Komplo! Seyrantepe onaydan geçti: Komplo! Biz de bedava arsa isteriz: Komplo! Teşvik olayına sıcak bakıyorum: Komplo! Benim olduğum yerde konusu bile olmaz: Komplo! Gündem değiştirme çabasındalar: Komplo! Bu lig kurgulanmış: Komplo! Komplo teorileri üretenler var: Komplo! Komploya kurban gittik: Komplo! Gazetecileri kullananlar var: Komplo! Biz bunları yazıyoruz: Komplo!... >> Unutulmaz anlar Hangi Beşiktaşlıya sorarsanız sorun, unutamadığı futbolcuların içinde mutlaka İngiliz Les Ferdinand'ı da sayacaktır. 21 yaşında bir 'hiç'ken Beşiktaş'a geldi, oynadığı futbolla gönüllerde taht kurdu ve sonra ülkesinde tanınan bir isim oldu... İşte Ferdinand'ın kaleminden Türkiye günleri... "Kulübümde forma şansı bulamıyordum. 21 yaşındaydım ve futbol oynamak istiyordum. Sıkıntılı günler yaşarken, teknik direktörüm Jim Smith yanıma gelip çok yakın arkadaşı Gordon Milne'in İstanbul'da Beşiktaş'ı çalıştırdığını ve bir forvet oyuncusu aradığını söyledi. Milne bana Türkiye'de iyi para kazanacağımı ve 30 bin kişi önünde futbol oynama şansı bulacağımı söyledi. Türkiye'yle ilgili tek bildiğim "Midnight Express" adlı o korkunç filmdi... Hava limanına geldiğimizde yüzlerce taraftar ve basın mensuplarını karşımda gördüm. QPR'de sadece 3 maç oynamış bir oyuncu için inanılmaz bir olaydı. Bana sanki bir kral muamelesi yapıyorlardı... Statta büyük bir gürültü vardı. Tüm futbolcular taraftara tek tek tanıtılıyordu. Kesilen bir koçun kanı futbolcuların ayakkabılarına ve alınlarına sürülmesi böylesi bir olayı görmeyen biri olarak beni çok şaşırttı. Elimize verilen güvercinleri havaya fırlatırken, tribünlerden korkunç bir uğultu yükseliyordu... Ligde üst üste 9 maç kazanmış ve 1 maçta berabere kalmıştık. Taraftarlar ertesi gün idmanı bastı. Şaşırmıştım. Bir beraberlikte dahi tartışmalar çıkıyordu. Bu da benim için çok garip bir durumdu... O yıl 33 maçta 21 gol attım ve sezonu ikinci sırada tamamladık. Türkiye'de kaldığım sürece hiç dönmeyi düşünmedim. Hayatımın en güzel yılını Beşiktaş'ta yaşadım. Eğer Beşiktaş beni almasaydı, asla ama asla iyi bir oyuncu olamayacaktım... >> ah basına gelenler Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım Bursa'da bir Beşiktaş maçı öncesi... TGRT Spor Müdürü Ekrem Abi, muhabir Erhun Ateş'e direktif veriyor, "Bak ne yapacaksın, edeceksin röportajları yayına yetiştireceksin ben anlamam..." Erhun şaşkın, "Ama abi" diyor, "Program maç bittikten yarım saat sonra başlıyor, Bursa'dan kuş olup uçsam gelemem ki..." - Uçmak mı?.. Tamam işte uçak tut kardeşim ben anlamam!.. Erhun da "emir emirdir" deyip Yeşilköy'e "pırpır" tabir edilen uçaklardan kiralamaya gidiyor ve bir firmayla anlaşıyor. Maç sonu diğer gazetecilerin de kaset ve filmlerini bir zarfa doldurup şimşek hızıyla stadı terk ediyor. Bursa İHA'nın cevval muhabiri Fehim Ferik nereden bulup nasıl ediyorsa "Abi acil iş" diyerek bir polis ekibine eskortluk yaptırıyor, havaalanı teyakkuza geçiriliyor, hatta o zamanın valisi Necdet Menzir'in uçağına bile iniş izni verdirilmiyor. 4 kişilik TGRT ekibi minik uçağın içine Zeytinburnu dolmuşu misali büzülüp oturuyor ve ekip havalandıktan 17 dakika sonra İstanbul'a iniş yapıyor, aynı hızla da soluğu TGRT'de alıyor... Ekip televizyondan içeri girdiğinde muhtemelen daha takımlar soyunma odasını terk etmiş bile değildir. Erhun büyük bir gururla röportaj dolu kasetleri Ekrem Abi'ye uzatıyor, ancak aldığı cevap büyük bir şok geçirmesine sebep oluyor; - Koçum program iptal... MHP'nin kongresi varmış, bütün yayınlar kaldırıldı... Ama yine de aferin, kasetleri yetiştirebileceğini ispat ettin!.. >> Unutulmaz sözler... 8-0'lık İngiltere maçında 5. ya da 6. golden sonra spiker: "Evet sayın seyirciler İngilizlerin bir atağını daha gol yiyerek savuşturduk...", "Vay anasını sayın seyirciler, bir gol daha yedik..." Son dakikalardaki 8. golden sonra: "Evet sayın seyirciler, maç bitti hâlâ gol yiyoruz. Olacak iş değil..." (Abidin Aydoğdu)