Şşşştt uyanın beyler!

A -
A +

Nihayet kavuştuk lige... Yeni takımlarıyla, yeni dekoruyla, yeni oyuncularıyla, yenilenen yüzüyle, yeni umutlarla bir lig daha perdelerini kaldırdı... Sahnede 18 takım, 100 teknik adam, 500'e yakın oyuncu, bir saha, bir dekor, iki kale, bir top ve hakemler ve yöneticiler ve seyirciler var... Uzun bir maraton daha başlıyor. Bu maratonun sonunda havaya kaldırılmayı bekleyen bir kupa, aralarda çokça dram, biraz komedi, biraz trajedi, biraz melodram var. Bayrakları, atkıları çıkarın sandıktan bu akşam maç var. Ekranlarda da her akşam o bir maçın atışması var, uyumayın! Takımların formundan çok, ben yöneticilerin formunu merak ediyorum. Kimin dili daha uzun, kiminki daha çetrefilli, kiminki biber gibi? Maça gülmeye gülmeye gidenler mi kazanacak, yoksa ölmeye ölmeye gidenler mi? Hangi takımın dizilişi daha ahenkli, hangisinin pötikareli? Gol silahları rakibe mi patlayacak, yoksa yönetimin elinde mi patlayacak? Uyanın beyler lig başladı. Çıkarın zuladan döner bıçaklarını, havi fişekleri, maytapları!.. Sizinle maytap geçenin kafasına geçirin patlayıcı maddeleri! Sahaya su atmanın suyunu çıkarın, rakip bu sıcakta su kaynatırsa keyfini çıkarın!... Görüntüyü ileri alın, geri alın, bir gıdımlık aklımız var, onu da başımızdan alın... Şşştt! Uyuyan taraftar istemiyoruz!.. > ah basına gelenler * Çaylar demli mi olsun? TGRT ve Telekritik'in ortalığı kasıp kavurduğu günlerdi. Müdür Ekrem Abi, kapısının önünden öylesine geçenlere bile bir şeyler ısmarlamak için çırpınırdı nerdeyse. Bir de Ekrem Abi'nin toplantıları meşhurdu; "Hadi bir beyin fırtınası oluşturalım" diyerek... Odasının camından gözüne kestirdiklerini birer birer toplantıya çağırdığı bir gündü. "Cüneyt gel, Ceyhun gel, Cahit gel, Haluk gel, Zeki gel..." "Çay içelim" dediğinde önce Cüneyt itiraz etti, "Abi sağ ol içmem ben..." Derken herkes sırayla "Sağ ol" deyip çay fikrine karşı çıktı. O sırada Ekrem Abi telefonu eline almış kantini aramak üzereydi. Bir anda tek başına kalmanın şaşkınlığıyla yine de dahili numarayı çevirdi. - Buyrun - Mustafa Bey! - Buyur abi - Biz çay may içmiyoruz kardeşim!.. > Unutulmaz anılar Yine Veli Hoca... Her hatırasını yazsak ansiklopedi olur. Bir ölüm kalım maçıdır. Yenilen düşecektir. Dönemin MHK Başkanı Halim Çorbalı, Veli Necdet Arığ'a "Zorluk derecesi yüksek bir maç. Bunun altından ancak sen kalkarsın" der. Ve Necdet Arığ sonrasını şöyle anlatıyor; "Yanıma her zaman güvendiğim Nazım Acar ve Hüseyin Karaca isimli yardımcı hakemleri aldım. İskenderun'daki Altındiş Oteli'ne yerleştik. Resepsiyon görevlisine protokol dışında kimsenin telefonunu bağlamamasına söyledim. Odamıza çıktık. Hava sıcak olduğu için iç çamaşırlarımızla oturuyorduk. Kapı çalındı. Elinde bir not defteri olan bir şahıs kendini otel müdürü olarak tanıttı. Müdür, havanın soğuyabileceğini, o nedenle de battaniye isteyip istemediğimizi sordu. İstediğimizi söyleyince de 'sarışın mı, esmer mi kızıl mı olsun?' diye sordu. Meğer battaniye 'kadın' anlamına geliyormuş. Tabii durumu anlayınca bu önde biz arkada don gömlek İskenderun sokaklarında bir kovalamaca başladı. Durum sonra anlaşıldı. Otel müdürü numarasıyla İskenderunlu yönetici Abdullah Keklik bize bu oyunu oynamış ve tavlamak istemişti..." > Unutulmaz sözler... "Süper Lig'de ilk altı takımda altı takım var..." (Rıdvan Dilmen)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.