15 Temmuz’dan hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklamasında, “FETÖ’yle mücadelede halkım dışında yanımda çok az kişi vardı” demişti. Hatta “kimseyi bulamadım” ifadesini de kullanmıştı.
Gerçekten de olağanüstü durumlarda AK Partili bazı milletvekili, belediye başkanı ve diğer her kademedeki yöneticileri bulmak imkânsız. 17/25 Aralık’ta elini taşın altına çok az kişi koydu. En zor zamanlardan biriydi. Çok az kişi konuştu. Ekranlarda benim de aralarında olduğum bazı gazeteciler daha fazla görüş bildiriyordu. Son 12 sene aslında hep aynıydı. Ne zaman zorluk olsa çok az kişi risk alıyordu...
Son İBB rüşvet, yolsuzluk ve terör operasyonlarında da aynı şey oldu. Son bir haftadır Türkiye, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve tutuklanmasını konuşuyor. Bu arada yolsuzluk, terör, rüşvet ve irtikap iddiaları var. Ülke yıkılıyor neredeyse. Herkes konuşuyor. Biz gazeteciler konuşuyoruz. CHP’liler konuşuyor. Halk bunu konuşuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan iftar sonrası yaptığı konuşmalarda bu konuya değiniyor. Ama bir iki isim dışında AK Parti’den çıt yok.
Osman Gökçek, Mustafa Varank, Alpay Özalan dışında konuşan kimseyi görmedim. Ne zaman, iki gece evvel Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın rahmetli annesine Saraçhane’de küfürler edildi, AK Parti şöyle bir silkindi. Bütün vekiller, belediye başkanları, parti yetkileri hep birlikte CHP’ye yüklendiler.
Cumhurbaşkanımızın merhume annesine edilen alçakça, adice, haysiyetsizce küfürlere zincirleme tepki gösterdiler... Tamam, duyarlılığınız için tebrik ediyorum.
Ancak milyarlarca liralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna, “Bir bakalım” diye bekleyip çok cılız sesler çıkarmanız oldukça tuhaf. Ortada terör örgütleriyle irtibat ve iltisak hâlinde işlenen organize suç iddiaları mevcut. Şimdi bunu son ana kadar görmezden gelip, duygusal tepkilerde izdiham oluşturmak kendi içinde çok çelişkili. Çünkü unutmayın Cumhurbaşkanımız bu kirli düzene çomak sokan iradeyi temsil ettiği için o haysiyetsizce küfür ve hakaretlerin hedefi hâlinde. Birini diğerinden ayırmak, etliye karışıp sütlüye karışmamak olmaz.
Ortada MASAK raporları var, vergi incelemeleri var, açık ve gizli tanıklar var. Neden CHP’ye, İBB’ye yüklenmiyorsunuz? Bu iddiaları CHP’li vekil ve belediye Başkanlarına sormuyorsunuz? Tepki vermeniz için illa Cumhurbaşkanımıza küfür mü edilmesi lazım?!.
Biraz daha hızlı olmanız gerektiğini düşünüyorum. Muhalifler en küçük bir detay yakalasa tam güç saldırıyorlar. Ama aynısını AK Parti yapmıyor. Benim bildiğim “konuşmayın” diye bir yasak yok. Bu kadar sessizlik gerçekten anlaşılmaz.
Aynı şey diploma meselesinde de oldu. Usulsüz geçiş konusunda çok net deliller vardı. YÖK raporu ortada. Tüm bunlara rağmen AK Parti’den çıt çıkmadı. Üstelik diploma geçersiz sayıldıktan sonra bile fazla yorum gelmedi. Ama onlar Cumhurbaşkanımızın diploması gerçek olduğu hâlde ne tezviratlar yaptılar. Hâlâ da yapıyorlar...
Bir grup sözde sanatçı aralarında toplanarak Ekrem İmamoğlu'na destek bildirisi imzalamışlar. Sanatçılar bu müdahalenin yalnızca seçilmiş bir yöneticiyi değil, milyonların iradesini hedef aldığını vurgulamışlar. Yapılan açıklamada, “Bu baskıları kabul etmiyoruz” demişler.
Madem öyle sanatçılar hükûmete yakın dizi ve filmlerden ayrılsınlar. Hem yandaş medya deyip hem hükûmeti tek adamlıkla suçlayıp hem de o kanallarda yayınlanan dizilerde oynayıp para kazanmasınlar!..
Mesela geçenlerde bana belaltı saldıran Şevket Çoruh, hükûmete yakın Kanal D’de yayınlanan Arka Sokaklar’da oynuyor. Şevket Çoruh bir gram onurun varsa Kanal D’den ayrılırsın. Hükûmete yakın kanaldan maaş almazsın... Hem hükûmete muhaliflik yapıp hem de hükûmete yakın kanallardan maaş almak utanmazlık değil midir!
Özgür Özel boykot çağrısı yapıyor. Önce kendisini destekleyen isimlere "hükûmete yakın kanal ve gazeteleri bırakın" desin ya!..
Cem Küçük'ün önceki yazıları...