2008’de başlayan çözüm süreci 2011’de ete kemiğe bürünmüştü. O süreçte daha önce böyle bir şey denenmediği için toplum buna hazırdı. Kamuoyu çözüm sürecine destek verdi. Erdoğan toplumu iyi okuduğu için “baldıran zehri içtim” dedi ve sonuna kadar gitti...
2011 seçimlerinde AK Parti yüzde 50 oy aldı. Çözüm süreci milliyetçi dalgayı da güçlendirdi. MHP de o dönem güçlendi. Aynı seçimlerde yüzde 13 oy aldı. Yani toplumda çözüm sürecine karşı olanlar MHP’de birleşmişti. Nitekim 7 Haziran 2015’te MHP yüzde 16 oy aldı.
Devlet Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla milliyetçi dalga yeniden yükseliyor. Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün 25 Ekim 2024’te yaptığı Toplum ve Açılım anketinde sonuçlar rahatlıkla görülüyor. Bu pazar seçim olsa MHP yüzde 7,5, İyi Parti yüzde 6,3, Zafer Partisi yüzde 8 civarında oy alıyor. Elbette çok şey değişir ama bu sonuçlar bize çok şey söylüyor.
Bir kere toplum böyle bir sürece hazır değil. İçeride terör bitmiş, sınır güvenliği iyi. PKK hayatımızda sadece Kuzey Irak’ta ve Suriye’de var. Kuzey Irak’ta Bafel Talabani, Suriye’de ABD destekliyor. Yani bugünkü PKK Amerika’yla konuşulmalıdır.
Yani 2008-2014 arasındaki hava şu an yok. Öcalan İmralı’dan çağrı yapsın. Ama gündemin birinci konusu olmasın. Barış diye PKK başını kaldırmasın. Habur gibi görüntüler ortaya çıkmasın.
Öcalan, PKK, terör gibi konular geçti mi milliyetçi partiler öne çıkar. Gerçi böyle konular hükûmetin de oyunu pek fazla düşürmez. Nitekim anketlerde AK Parti birinci parti çıkıyor. Güvenlikçi politikalar her zaman hükûmete yarar.
Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz. Her dönem yeni bir dönemdir. O bakımdan kullanılan dile dikkat etmek lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız "terörle mücadele sonuna kadar sürecek" dedi. Taviz verilmeyeceğini deklare etti. Bu önemli.
Bu sürecin tek zararı Ümit Özdağ gibi faşistler az da olsa ilgi görür. Gerçi seçimlere giderken o etki azalır ama bu tür adamların gündemde olması sadece iç barışa zarar verir. Türk halkı faşistlere asla geçit vermemiştir.
Milliyetçi dalga Türkiye’de hep yüksekti. Seçim sonuçlarına bakınca bunlar görülüyor. Türk halkı için muhafazakârlık ve milliyetçilik iç içe geçmiştir. Özellikle Anadolu’da ikisi de aynı şeydir.
Tabii bunları anlamanın en iyi yolu ilk yapılacak genel seçimlerdir. Cumhur İttifakı büyük risk aldı. Halkın olumlu ya da olumsuz tepkisine şahitlik edeceğiz.
Yahudi medyası ve itibarsızlaştırma
İsrail’i eleştiren ve "Netanyahu tutuklansın" diyen Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Khan hakkında hemen olumsuz haberler çıkmaya başladı. The Guardian gazetesi Karim Khan’ın, yanında çalışan bir kadını taciz ettiğini yazdı. Böyle bir iddianın Netanyahu’nun tutuklanmasını istemesinin hemen ardından gelmesi manidar!..
The Guardian olayı devam ettiriyor... The Guardian’ın ulaştığı dört kaynak, Khan’ın kadını caydırma girişimlerinin telefon görüşmelerinde ve yüz yüze olarak gerçekleştiğini söyledi. Kaynaklara göre, mahkeme yetkilileri, Khan hakkında çıkan iddialardan haberdar edildi. Daha sonra Başsavcı Khan, mahkeme yetkililerinin, kendisi hakkında çıkan iddialardan haberdar olduğunu öğrenmesinin ardından mağdur olduğu iddia edilen kadını iddialarından caydırma girişimlerine başladı. O dönemde Başsavcıya, iddia sahibi mağdurla bire bir temastan kaçınması gerektiği tavsiye edildiği de ileri sürüldü.
Bu haberlerin Yahudi medyası tarafından yapıldığı biliniyor. Kendilerine karşı olan herkesi hemen böyle suçlamalarla susturmaya çalışıyorlar. İstemedikleri kişiyi itibarsız hâle getirmek Yahudilerin karakteridir!.. Ellerinden gelse Karim Khan’ı öldürürler ama o kadarına şimdilik cesaret edemiyorlar.