Beş yaşındaki çocuğun gözüyle ihtilal

A -
A +

Bölgedeki mevcut ihtilallerle ilgili birçok toplantı ve müzakerelere katıldım. Yüksek stratejik politikalar, iktisat teorileri, askerî taktikler ve karmaşık siyaset bilimi çokça konuşulan konular arasındaydı. Toplantıların bazıları bu ihtilallerin neden olduğuyla ilgili rakamlar ve grafiklerle doluydu, bazıları sonuçları üzerineydi, bazıları ise bütün bunların neticesinin ne olacağıyla ilgiliydi. İçinde haritaların, fotoğrafların ve videoların olduğu bol muhtevalı sunumlar vardı. Bunların birçoğu oldukça iyiydi ve bu sunumlardan çok şey öğrendim. Ancak, hemen hemen hepsinde eksik olan şey, olayların insan boyutuydu.

Son dönemde Suriye'de 5 yaşında bir çocuk olmak nasıl bir şeydir?
Bu beş yaşındaki çocuk yatağından kalkıp elini yüzünü yıkamak veya dişini fırçalamak istediğinde muhtemelen su akmayacaktır. Annesinin ya da ablasının uzun ve tehlikeli bir yürüyüşle bir gün önce doldurduğu plastik kaptaki suyu kullanabilir. Kirli plastik bir örtüyle örtülmüş küçük yemek masasına süt, ekmek ve eğer şanslılarsa pişmiş bazı başka şeyleri yiyebilmek için gider. Taşradaki akrabaları zaman zaman yiyecek getirmektedir. Çoğu zaman açtır. Çoğu zaman susuzdur. Yazları iyice sıcak olan ufak apartman dairesinde uykuya dalar. Bu açlığı ve susuzluğu bir süreliğine geçirir, ama kısa sürer. Silah sesleri, savaş uçaklarının korkunç sesi, bomba sesleri ve sokaklardaki şiddetli tartışma sesleriyle sık sık uyanır...
Bazen anne ve babası başka bir ülkeye kaçmayı denemeli mi diye konuşur. Ancak büyükanne ve büyükbabaları hastadır ve kimse onları böylesi bir katliamın ortasında yalnız bırakmak istemez. Ayrıca açılan ateş sonucu teyzesinin kocası hayatını kaybetmiştir. Başka bir akrabası ise baskıya dayanamayarak aklını yitirmiştir. Kuzenleri fırsat bulabildiğinde ziyarete gelir ve o zaman oynayacak çok sayıda çocuk olması biraz ferahlatır. Kuzenlerini görmek ve savaşı bir süreliğine unutmak ne keyiftir.
Onlar gittiğindeyse ne seyredecek televizyon, ne bilgisayar oyunu, ne de başka bir oyun vardır. Zaten çoğu zaman elektrik te yoktur...
Bazen bütün bunlardan o kadar yorgun düşer ki, sürekli uyur. Ama geceleri genelde uyanıktır, çünkü hava geceleri serindir. Eskiden geceler amcalarının ziyarete gelip balkonda oturduğu zamanlardı. O da küçük ayısıyla yerde oturup oynarken öğrenirdi. Artık böyle bir şey yok.
Bir harabe haline gelmiş okulunu ise bantla yapıştırılmış kırık camların ardından görebilmektedir. Devlete ait savaş uçağı bombaladığından beri okula gidememektedir. Babasının savaştan önce zorla bulduğu yıpranmış okul kitapları ve Kuran-ı kerim ailenin sahip olduğu birkaç kitaptır. Bunlar da üzerini toz kaplamış vitrinde durmaktadır...
Bazı arkadaşlarının mağaralarda ve yer altındaki tünellerde yaşamaya başladığını duymuştur. Bazıları ise Türkiye ve Ürdün'e kaçmıştır. Tepedeki mahallede yaşayan zengin çocuklar Londra'ya kaçmıştır. Londra'nın ne olduğunu bilmez, ama kulağına iyi gelir...
Onun yaşındaki çocuklar oynamalı, öğrenmeli, büyümeli ve okul tatil olduğunda ailesiyle tatile gitmeli. Onun hayatında ise eski bir oyuncak ayı ve savaşın karanlığı, sesi ve kokusu var.
25, 35 veya 55 yaşında nasıl bir insan olacak? Hayatının kalanında nasıl bir dünya görüşü olacak? Bu stratejik olduğu kadar insani bir konudur. Bu ikisi gerçekten tamamen aynıdır.
İhtilaller en çok en zayıfı, en savunmasızı ve ihtilali hiç duymayanları etkiler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.